Günlük Yaşamın, Siyasallaşma ile Yeniden Üretilmesi
Günlük yaşamın yeniden üretilmesi, öyle bize öğretildiği gibi değildir. Günlük yaşamın neredeyse tamamı, kapitalizmin gelişimi ve onun koyduğu kurallar çerçevesinde olduğu söylenir. Oysa günlük yaşam, kolektif teamüllerden oluşur.
Siz bu teamüllerin yerine kapitalizmin teamüllerini koyarak yol alırsanız, kapitalizmin yapıp ettikleri teamül olarak nesilden nesil-e aktarılır. Kapitalizmin yerine, başka bir ilişki manzumesi koyarsanız, günlük yaşam, bu yeni teamüle göre yeniden üretilir.
Günlük yaşam yeniden üretilirken, kendiliğinden üretim olmaz. Müdahil olanlar olur.
Günlük hayatta en önemli husus; eşitsizliklere rıza göstermenizdir. Sizden birileri, eşitsizliklere, düzen adına eşitsizliklere rıza göstermenizi ister.
Günlük yaşam, bir bakıma eşitsizliklere rıza gösterme yaşamıdır.
Toplum içinde bu “rızanın” oluşmasını sağlayan siyasal toplumdur. Siyasal toplum, sınıf farklılıklarını, güç dengelerini doğallaştırır. Siyasal İslam’ın en önemli işlevi de, işte bu rızanın oluşması sırasında iş görür. Yoksulların sınıf temelinde siyasallaşması yerine, din esaslı siyasallaşması benimsetilir.
Tasavvuf dilinin liberal dil ile özdeşleştirilmesinin nedeni budur. Ekonominin manevileştirilmesi, buradan neva bulur.
Egemen sınıflar için yoksulları, İslamileştirerek siyasallaştırma işi, bir anlamda onlar için de, tehlikedir. Tehlike olan tarafı; İslamileşerek siyasallaşmada radikalleşmeler olur.
Radikal İslam, emperyalizm ve onun işbirlikçilerinin düşünceleri ile çatışan bir düşünce kaynağıdır.
Radikal İlamın, ehlileştirilmesi, emperyalizme karşıt yönlerinin törpülenmesi gerekir.
Radikal İslam’da var olan yabancı düşmanlığı, ister istemez milliyetçilik doğurur.
İşte dini partiler içinde, emperyalizme(yabancıya karşıtlık) milliyetçilik ürettiği için istenmez.
Radikallerin düzene rıza gösterir hale getirilmesi demek, mevcut düzenle bütünleştirilmesi demektir.
Onun için ana akım İslami hareketlerde, bir “ aklileştirme operasyonu” sürdürülür.
İslami radikallerin aklileştirilmesi demek, militanların genel çıkarlar için değil de, kendi çıkarları için aklını kullanır hale getirilmesidir. Refah Partisinden bu yana, Erbakan Hareketinin, radikalleri ılımlılaştırarak, düzen içi çıkarların peşinde koşulmasını öğretmiştir. Bu bir taraftan ılımlılaştırma olarak işlerken, öte yandan “abdestli kapitalizmin” yolunda ilerlemek demektir.
İslami radikaller Saadet Partisi içinde “massedilmiş”, massedilmeyenler ayrılmıştır. Asıl aklileştirme, düzenle bütünleşme felsefesi de Amerika ile bütünleşmeye kadar varmıştır. Bunlarda, radikaller gibi Saadet Partisinden ayrılmışlardır.
Böylece “aklileştirme” işi tamamlanmıştır. Güce(Amerika) dayanarak, iktidar olma işi en akıllı iş olmuştur. Solda da aynı mekanizma işletilmiştir. Orada bu sürecin adı, rasyonelleşmektir. Aslında solcu için siyasal anlamda rasyonelleşme; bireyselleşme olurken, toplumdan kopma, örgütsüzleşme ve Amerikanvarileşme olmuştur.
Kemalizm’in köklerinden kopartılarak, rutinleştirilmesi de, aynı sürecin parçasıdır. Bu anlattıklarım, siyasal toplumun dış etkiler ile aklileştirilmesidir. Hele hele siyasi otoritenin, yani partinin aklileştirilmesi, aklileştirmeyi yapanın emrine, yani bir üst otoriteye bağlanmasıdır.
Özetin özeti; yoksulların sınıf temelinde siyasallaşması, siyasallaşmış din ile engellenmiştir.