Günlük – Kung Fu
Çin Shaolin Rahipleri. Kung Fu'nun kökeni bu rahiplere dayanıyormuş. Gizli tutmuşlar epeyi zaman. Sonra türlü türlü stiller ortaya çıkmış: karga, maymun, şahin, yılan... İnsan'a ait şeyler de bu stiller arasına karışmış: sarhoş, hırçın... Fakat akla bir şey geliyor: neden rahip dediğimiz insanlar dövüşme teknikleri geliştirmişler? Kendileri ile can ciğer kuzu sarması halde gibi görünmelerine rağmen, aslında her gün birbirlerini mi pataklıyorlarmış? Eğer öyleyse bizim eski imamların da gizli birtakım dövüş teknikleri var mıydı? Ve, gizli gizli birbirlerini pataklıyorlar mıydı? Aynı soruyu Hristiyan papazlar için de sorabiliriz? Hristiyan papazlar pederler de gizli gizli birbirlerini mi pataklıyorlardı?
Aslında bu Kung Fu dediğimiz şey, insanların birbirlerini pataklamaları amacıyla ortaya çıkarılmış ve geliştirilmiş bir şey değil. Her şeyden önce, denebilir ki bu bir sanattır. Sanat, içerisinde ifade etmeyi ve gözlemeyi de barındırır. Nasıl ki bir ressam ortaya bir resim koyuyorsa, Kung Fucu rahiplerin de yaptıkları şey bu: ruhiyatlarındaki savaşımı ortaya çıkarmak ve ona bakmak ve başkalarının da bakması. Ortaya çıkan şey, hareketler bütünü bir saldırı veya bir savunma veya bir yok etme nesnesi değil, bir eser. Bir sanat ederi, ürün ne olursa olsun, kendine bakıştır da.
Çinli rahiplerin yaptıkları şey; kendilerini, hayvanları, rüzgarları, güneşi yağmuru, diğer insanları seyretmek, anlamak, içselleştimek olmuş ilkin.
İşin ilk aşamasında bir taklit var gibi görünüyor. İnsan, hem kendi için hem kendi dışı için bir problemdir. Bakmak, görmek, içselleştirmek ve fakat iyi ve kötüyü de içselleştirmek, düşünüş ve duygu mekanizmalarında tartmak... Kung Fu'nun özünde bu vardır. Kunf Fu rahibinin dışarı yansıyan hareketleri kendine, toplu ve sürekli bir bakışıdır. Şeklii olarak oluşan şey bir sanat eseridir.
Kung Fu'cu rahip saldırgan değildir. Fiziksel saldırılarda saldırganı da içselleştirir ve saldırgana kendisini hatırlatır attığı sopayla. Fakat elbette ki rahibin amacı her zaman insanları sopalamak değildir. Aksine, saldırılardan kaçabilme becerisine sahip olabilmektir. Gerek sözlerindeki dinginlikle, gerek hal ve hareketleriyle. Sopa atmak küçük bir hatırlatmadır. Sopa atılan kişiyi doğayla uyumlu hale getirmektir amaç. Ki sopa yiyen kişi vücudundaki ağrılar sebebiyle kendini fark edişin ilk aşamasını yaşar. Ki zaten rahip sopa attığı kişiye sopa atmayı istemediğini anlatmak için sopa atmıştır. Olaya bir alt ediş, bir üstün-geliş olarak bakmamaktadır rahip.
Olaya topyekun baktığımızda ise; yani doğa, hayvanlar, hareketler, dinginlik ve karşıtı olan dingillik.. hep bir bütünlük içinde, rahibin hareketleri aracılığıyla bir sanat eseri haline gelmiştir.
Rahip, sistemli bir içsel bütünlük içinde bir kesit alıp sunar her hareketinde. Doğayı anlatır, insanı anlatır, düşmanı anlatır, dostu anlatır, hepsinin bir arada denetim altında olduğunu anlatır.
Kung Fu'ya bu anlamlarıyla baktığımızda,sadece bir dövüşmek işi olmadığını anlarız. Hatta dövüş kelimesi yoktur ortaya çıkan eserde. Uyum, anla-yış vardır.
İş odur ki rahip, kendi içinde kendini öyle bir dövmüştür ki olayın bir dövüş olmadığını artık bilmektedir.
Esasında, etraflarına da dinginlikleriyle bunu anlatmaya çalışırlar. Esaslı bir dinginlik kimisinde korku oluşturur da kişiyi yola getirir, kimisinde de saygı uyandırır da kendi dinginliğine getirir.
...
Çinlilerin yazıda kullandıkları semboller, her nesnenin, günlük hayattaki o nesneyi, andırır şekillerinden oluşur. Yani, onlar bize göre anlam dediğimiz şeye daha yakındırlar. Kendi dilimizde eşek kelimesine baktığımızda bu kelimeyi, eşeği andırır şekliyle anlamayız. Yani eşek kelimesi şeklen eşeğe benzemez. Bu durum, eşek kelimesine anlam büründürme aşamasında beyninin birkaç ek işlem daha yapması anlamına gelir. Çinlilerin yazı-nesne sembolleri anlam denen şeye, yani insanın çevresindeki evrene daha yakın olduğu için Kungu Fu'yu da onların bulmasına şaşırmamak gerekir. “Evet, biz çevresel nesne-anlamlarına daha yakın olduğumuz için bu nesnelerin uyumunu da düşünsek iyi olur” demişlerdir.
Bu işe, yakınlık-yatkınlık açısından bakarsak eğer, bu işi en iyi Çinliler yapıyor, desek yeridir. Rahipler. Kendilerini gizleyen rahipler. Ki zaten iş, içinde olup biteni göstermek, gösteriş yapmak değil. Topyekun bir sonucu, dinginliği hissettirmek.
Kung Fu'lu günler dilerim. Fakat kimseye söylemeyin.