Günlük- Bilişim Şehidleri Ölümsüzdür!
Bu yazı hem bir kişisel dertlenme yazısı hem de tüm bilişimcilerin duyulmayan çığlığı-sesi niteliğinde bir yazı olsun, dedim.
Zaman zaman yanıma gelirler insanlar; şu Wi-fi nin şifresini kırar mısın? diye. Öğrencilerden de gelen olur, öğretmenlerden de, normal vatandaşlardan da. Yani aslında bu soru-istek, şu anlama geliyor: şu Wi-fi'nin şifresini çalar mısın? Hırsızlık yapar mısın? Cevabım tabii ki hayır olur. Hani, kırılmasınlar diye direkt hayır demem, bilmiyorum derim. Gizli bir hırsızlığa ortak olarak bilinmektense bilmiyor olarak bilinmek yeğdir, derim.
Böyle istekler sonrasında özellikle öğrencilere, bunun bir hırsılık olduğunu uzun uzun anlatırım. Fakat yine de başka yollar bulup amaçlarına erişenler olur.
Görünmezlik gibi algılanan bir şey Wi-fi. Yani, böyle bir ağı çalmak isteyen kişi başka zevklerini de farkında olmadan yaşar. Çalarken başkasının parasını ödediği bir hattı kullanmak fark edilmeyen bir şey olduğu için, bu bilinçaltında var olan bazı tatmin bekleyen gizli öğelere de gıda olur. Görünmezlik.
Bazen de hesap çalma istekleriyle gelenler oluyor. Face veya hotmail veya başka bir hesabı çalıp çalamayacağım da çok soruluyor. Tabii, direkt çalar mısın? diye sorulmuyor. Girebilir miyiz? Diye soruluyor. Yine, ilgilenmediğimi söylüyorum.
Her şeyin bir yolu var sonuçta fakat insanın bazı ilkeleri belirlemesi de lazım. Bu konular meslek ahlakına kadar gider. Meslek ahlakı diye bir kavram. Yine çok az kişinin anladığı bir kavram.
Tabii konum bu tür bilişim konuları değil. Bilişim henüz yeni bir saha insanlar için. Epeyice bir zaman geçti sayılsa da bilişime girmek konusunda, aslında her şey daha yeni başlıyor. Öte yandan, bilişimci olduğumdan beridir bir bilişimcinin karşılaştığı sorunları mutlaka ki yazmalıyım diyordum.
Öğretmen olmayan bir bilişimci için aslında sorunlar daha azdır çünkü bir bilişimci öğretmen değilse kendi bilişim alt sahasında bizimki kadar çok insanla yüz yüze gelmiyordur. Popüler de bir saha olduğu için, etrafımızdaki insanların sorunları(!?) soruları bir türlü bitmiyor. Mesele bu değil; mesele, bir bilişimciye soru sorulacağı zaman, bilişim sahasının nasıl bir saha olduğu konusunda az çok bilgi sahibi de olunması gerekir. İnsanların genel yaklaşımı, yani yanılgısı; bir bilişimci -öğretmenin- sihirli-insanüstü güçlere sahip olduğunu düşünmesi. Demem o ki: bir bilişimci veya bilişim öğretmeni her konuda uzman veya o an bilgi sahibi olmayabilir. Bir de düşünün ki, etrafımızdaki bu kadar insanın yanı sıra, bilişim hemen hemen her mesleki sahaya girmiştir, yüzleşebileceğiniz soru-nların sayısı misliyle artıyor. İşte bunun gibi durumlar, insanların tavır ve tutumları biz bilişimcileri psikolojikman yıpranmaya götürüyor.
Öncelikle bilinmesi gerekir ki; bilişim sahasında pek çok alt saha vardır. Hatta alt sahaların alt sahaları vardır. Bu altın altı sahaların uzmanlıkları vardır. Hatta hatta sadece bir fabrikaya özelleşmiş bir bilgisayar sisteminin programının ve donanımının bile ayrı ayrı uzmanlıkları vardır. Özellikle bilişim öğretmenlerinin karşılaştığı sorunlar-yıpranmalar burada ortaya çıkıyor: her şeyi bilmelisin!..
Bir bilişim öğretmeni temel konuları elbette bilmelidir: Meslek resmi, Temel Programlama, popüler paket programlar, temel elektronik, temel donanım konuları ve mutlaka bir programlama dilini çok iyi, vb dersleri elbette ki bilmelidir. Bir bilişim öğretmeni, eğer ki isterse başka birkaç konuda da uzmanlaşabilir.
Örneğin benim, teknik lise ve üniversite zamanlarımdan bu güne, ilgi duyduğum, birkaç konu-saha var ve o zamanlardan bugüne çalışıyorum. Nedir bu konular: Yapay Zeka'nın bir alt sahası Fuzzy Logic(Bulanık Mantık), Web programlama dillerinden PHP. Ara ara şöyle bir baktığım bir iki konu daha var. Mikroişlemciler, fabrika otomasyon sistemleri vb gibi. Fakat çok dallanıp budaklanmamakta fayda var. Çünkü çok dallanıp budaklanırsanız verimsiz olursunuz.
Şu anlattığım şeyleri etrafımdaki çoğu insana anlatmakta zorluk çekiyorum. Gerçi gidip anlatayım demek gibi bir sorunum yok da, insanların genel yaklaşımları bizi biraz zorluyor. İnsanların bu sorunları biraz da şundan kaynaklanıyor. “Sorunlu insanlar veya durumlar”, insanların ikinci bir uzmanlık-hobi sahası olmamasından kaynaklanıyor. Olmadığı için bizi anlamıyorlar. Bu sebeple, temelde hem kişisel saha nedir, sonraki aşamada uzmanlık sahaları nedir, bilmiyor olmaları.
Kişisel saha sorunları şöyle ortaya çıkıyor: Bir bilişimci de insandır. Tatil yapmak ister. Dinlenmek ister. Berbere gidersin, kafede oturursun, bir kursa gidersin yabancı dil öğrenmek için, veya sizi tanıyan insanlarla başka sohbetler için insanların içindesindir... öte yandan; herkesin bu yeni sahayla, bilişim sahasıyla mutlaka ki bir teması olduğu için sizi bir türlü boş bırakmazlar. Hatta denemeye bile kalkarlar. Bir yerden bir şey öğrenmiş olur kişi, oradan yoklar sizi. Bilgisayarında on ton virüs vardır öte yandan. Ya şifre çalmak için, ya yeni aldıkları bir ek sistemi kurdurmak için... mesela bu sorunla çok karşılaşıyorum: fiziksel olarak kurulup yazılım-donanım ayarlamasını teknik servisinin yapması gerektiği durumlara benim müdahale etmem gerekiyormuş gibi davranışlar sergileyebiliyor insanlar. Yani kısacası, nerede görülse üstüne çökülen bir nesne haline geliyor bilişim öğretmenleri.
Bazen de diyesim geliyor: yani, her şeye para harcıyorsunuz madem, gidin şöyle 3-5 ay iyi bir kursa veya başka tür bir eğitim programına, bundan sonraki hayatınızda bu bitmeyen sorunlarınızdan kurtulun. Veya gidin kitap alın, oturun bilgisayarın başına, adım adım öğrenin neyi merak ediyorsanız. Tabii, antik kuntik aşk kitaplarından zaman kalmıyor.
Sahalardan, alt sahalardan, altın altı sahalardan bahsettik. Bunu benim daha iyi anlatabilmem için, daha önce de bir örnektir diye verdiğim site adresini vereceğim: http://www.bilisimkariyer.com/
Bu adrese bir bakın. Sağ sütundaki sahalara, uzmanlık sahalarına bakın. Orada olmayan başka sahalar da var.
Yani kısacası: bir bilişimci her saha da uzman olmak zorunda değil. Hatta bırakın uzman olmayı, zerre kadar bilmek zorunda da değil.
Pekii, temel derslerin yanı sıra, ek olarak uğraştığım sahalarda neler yapıyorum? PHP ile ilgilendiğimi söylemiştim. Etkileşimli web sitelerinin yazımı-programlaması için kullanılan bir dildir PHP. 8 yıl öncesinde E-ticaret siteleri yazıp satmaya çalışıyordum. O zamanlarda pek bilinen Bir şey değildi E-Ticaret. Yaygın değildi yani. Biraz da bunaldığım için ara vermiştim bu işlere.
Şimdi ise(1 yıla yakın bir zamandır) hem bana bir uğraşı olsun diye hem de öğrecilere İş-modelleri sunabilmek için farklı tür etkileşimli siteler yazıyorum. Bunlardan biri didimhaber.net. Diğeri, bir e-ticaret sitesi modeli olan simurgkitap.com. Hem bir taslak-model, hem de gerçek bir uygulama olsun diye geride kalan kitaplarımı ekledim siteye. Özellikle E-ticaret sitelerine önem veriyorum çünkü bunlar öğrencilerin kendi işlerini kurmaları için çok faydalı olacak. Bu yıl böyle şeylerle uğraşacağız.
Yani bu işlerle uğraşırken dıttırı vıttırı işler canımı sıkıyor. Meşgul ediyor yok yere beni. Bilişim öğretmenlerini rahat bırakın. Kutsal işler yapıyoruz biz. Bilişim şehidleri ölümsüzdür. Örgüt bile kurduk. BİKKO.