Herşeyin Teorisi
Küresel piyasalar, Yunanistan’daki gelişmelerle birlikte zayıflayacağına inanılan euronun dolarla ne zaman eşitleneceğini tartışıyor.
Amerika’dan gelen veriler dünyada doların değerini düşürdü. Türkiye’de ise dolar alev alev. Dolar 2.500 TL psikolojik seviyeye dayandı.
Doların her artışı iğneden ipliğe zam demek.
Ama doğrusunu söylemek gerekirse, bu kez ekonomiden daha çok izlediğim bir filme takıldım. Peşimizden koşan, hayatımıza pompalanan konulara biraz müsaade...
Bir film ki, insana tepeden tırnağa sersemletircesine yeni sorular sorduruyor.
***
Bir haftada iki kez izledim sanırım yine izleyeceğim.
Abartılı tanımları sevmeyen ben, şöyle söylüyorum.
‘Herşeyin teorisi’ ni mutlaka izleyin. Dünyanın en ünlü bilim adamlarından İngiliz dahi Stephen Hawking’in hayatı.
Acı, inadına başarı, bilimin olgunluğu ve zor koşullara sığmayan insanlık.
Ünlü fizikçiyi “Sefiller” filmindeki rolüyle adını duyuran Eddie Redmayne canlandırıyor.
Mükemmel oyunculuk.
Bence Oscar ödüllerini mıknatıs gibi çekecek bu film.
***
Gelelim filmin çarpan etkilerine.
Oğlum bana güldü ama ben Hawking’in doğuştan hasta olduğunu sanıyordum. İlgisi yok. 21 yaşında hastalanıyor ve o güne kadar belirgin bir rahatsızlığı bulunmuyor.
Tedavisi olmayan Amyotrofik lateral skleroz yani ALS hastalığına yakalanıyor.
ALS’nin korkunç yüzünü görüyorsunuz.
Hani şu başlarından kovalarla buz dökülerek dikkat çekilmeye çalışılan hastalık.
İşin magazin yanına takıldık, oysa altında nasıl bir tehdit yatıyor tam anlatılamadı.
Motor nöronların zamanla yüzde 80’ini öldürerek sinir sistemini felç eden; ancak beynin faaliyetlerine dokunmayan hastalık, her yaşta ortaya çıkabiliyor. Yaş sınırı yok.
Üstelik gittikçe daha sık görülüyor. Ve vücut her gün biraz daha çürüyor. Hastalık Hawking’i tam da sevdiği kadını bulmuşken yakalayor.
***
Gelelim filmin ikinci etkisine. Bizde olsa bu kadar ağır hasta bir adam istediği kadar dahi olsun, üniversitenin kapısından giremez. Evin bir odasında ölüme mahkum edilir.
Cambridge ise onu profesörlüğe taşıyor. Kendi teorisini yine kendisi çürütürken, artık ayakta duramayan, konuşamayan bu adama üniversite sonuna kadar güveniyor. Üçüncü etki özel hayatla ilgili. Eşi ona bir bebek gibi bakıyor. Yemeğini yediriyor, elinde bez ağzını sürekli siliyor, tiksinmeden.
Aradan yıllar geçince Hawking karısının bir aile dostuna ilgisini fark ediyor ve ağırlaşan haline bakmadan gözyaşları içinde eşini o terk ediyor.
***
Yürüyemiyor, konuşamıyor, başını oynatmanın dışıda hiçbir hareketi yapamıyor, karısını kaybediyor ama yüzü hep gülüyor.
Bilimin o muhteşem olgunluğu. Haydi bir itirafta daha bulunayım. Filmi izledikten sonra benim gözüm korktu, umarım sizin de korkar.
Sigarayı neredeyse bıraktım, mümkün olduğu kadar az risk.
***
İnsanlığın başında demoklasin kılıcı gibi duruyor ALS. Biz buralarda buz dökmeyi şaka sandık, eğlendik fakat hastalığın acıması yok. Diyeceğim o ki bu filmi izlemeye çalışın.
Hayatın tüm boğuculuğu, sorunları içinde bazen bunalıyoruz ya, asıl zenginliğin ne olduğunu unutup gidiyoruz.
En değerli emtia, sağlıklı bir vücut ve keşfetmeyi seven bir beyin.
Öyle ki Allah korusun hastalık geldiğinde ne dolar, ne petrol, ne altın işe yarıyor.