Günah Keçisi Yahudiler
Yahudilerin tarihi yeniden karıştırmaları ve unutmamaları daha derin sanırım. Zira tarihin şimdilerde tekerrür etmesi, yazacağım geçmişle ilgili hikâyeyle bağlantısı olduğu muhakkak.
Ortaçağ’ın insan kıyımından yana yaşadığı bir kıyamet aslında…
Aşağı Bavyera bölgesinde bir kentte, Deggendort’ta Hıristiyanlar 1338’de bütün Yahudi komşularını katlederler.
Kıyımın gerekçesi saçma sapan bir dedikodu.
Sözüm ona Yahudiler, Hıristiyanların kutsal ekmeğine saygısızlık etmişler. Güya bir Yahudi çuvaldızla kutsal ekmeği delmiş ve o anda, açılan delikten kan fışkırmış.
Ekmeğin üstünde İsa’nın sureti de belirince, tutup ateşe atmış onu. O da yetmemiş demirci çekiciyle üstüne vurmuş…
Bu korkunç soykırımdan sonra şans eseri kurtulan Daniel isimli bir çocukla haham amcası arasındaki bir konuşma, yaşanan olayların iç yüzüne ışık tutar.
Saklandığı yerden yakınlarının, yine yakın komşuları tarafından nasıl hunharca öldürüldüğüne tanık olan “ Sizi Yahudi dölleri” diye haykıran “İsa Efendimizi çarmıha gererken aklınız nerdeydi? Artık cezanızı çekeceksiniz!” diye bağırıp çağıran sesler duyan Daniel, gece saklana gizlene yol alarak, haham amcasının yaşadığı Regsensburg’a varmayı başarır.
Orası henüz güvence altındadır. Ama amcasının söylediği gibi “Yarın ne olacağını kim bilebilir?”
İnsanlar karşılaştıkları felaketlerin nedenlerini kendi yanlışlıklarında arayacakları yerde, bütün suçu bir günah keçisi bulup ona yüklemeyi yeğlemişlerdir.
Nitekim 1338 yazında tarlaların tek tohum bırakmamasına bir çekirge istilasına uğraması sonucu, içerde kabaran öfkenin faturası yine bir günah keçisine çıkar.
Kabak Yahudilerin başına patlar.
Kurt bir kez kuzuyu yemeğe karar verirse, gerekçe bulmak zor olmaz.
Haçlı seferlerinden beri Hıristiyanlar Yahudi öldürmeyi kutsal bir görev bilmişlerdir.
Gezgin vaizler öldürdükleri her Yahudi ile birlikte günahlarının arınacaklarını vaat ederler Hıristiyanlara.
Yahudi kıyımı ile ilgili, ilginç bir o kadar da komik gerçeklerden biri de şu; Güya, Yahudiler her sene kura çekip bir Hıristiyan kentini belirliyorlarmış. Sonra bu kentten Hıristiyan kanını alıp, sünnet sırasında akan kanı takviye etmek için, hatta daha ileri, cinsel güçlerini artırmak için kullanıyorlarmış.
Haham amcasını dinleyen Daniel’in yüzü korkudan ve hayretten sapsarı kesilir.
Gerçeğin acı yüzünü ise şu sözlerle açıklar amcası; “İşin aslı, biz Yahudileri öldürmek, Hıristiyanların çok işine geliyordu oğlum. Gerçi onlar bütün bu cinayetlerin, bizim işlediğimiz günahlarla ilgili olduğunu söylüyorlar ama gerçek amaçları bize olan borçlardan kurtulmak…”
Bunun üzerine Daniel’in kafasında bir ışık yanar. Ve babasının yüzde kırk faizle çevredeki bütün köylülere borç para verdiğini hatırlar.
Üç gün sonra, Pazardan dönen amcası kötü bir haber verir. Deggendof’tan sonra Straubing’teki bütün Yahudileri de yakmışlar. Ve bir haber daha; Dük, Yahudileri katleden Hıristiyanları bağışladığını ilan eder.
Ayrıca öldürülen Yahudilerin bütün varlıklarının, evlerinin, eşyalarının da sonsuza kadar Hıristiyanlara geçtiğini buyurur!
En kutsal kurum olan din, kin ve çıkarlarla eşgüdümlü çalıştığında ne kadar çirkin!
İki yıl sonra, din adına işlenen zulümler için dinin gerçek sahibi Allah’tan bağışlamak dileyen bir Papa çıkıyorsa eğer, bir erdem olarak bu itiraf bile övgüye değer sanırım.
Tarihin terse döndürülüp tekerrür edilmesi diye düşündüğüm İsrail saldırılarının geçmişte yaşananlarla büyüyen yöneticilerinin kini olduğu düşüncesini getiriyor aklıma.
Bir sebep aradığımdan herkes gibi, tarihi karıştırdım. Bu hikâye çok açık anlatıyor aslında.
Birde gemide bulunan bir din adamı da kuşku duyulan düşüncelerin arasında gibi.
Cevaplar geçmişte yaşanan katliamda gizli sanırım. Böyle olmamasını temenni ederdim. Eğer bu kinle büyüdülerse bu kadarla yetinmeyeceklerdir bu günah keçileri.
Psikolog gibi bir Başbakana ihtiyacımız olacak başka türlü olmaz. Lafla peynir gemisi yürümez çünkü!
Siz ne dersiniz?
Gerçek sevginin içinizden eksilmemesini dileyerek…
Oldukça güzel bir yazı olmuş elinize sağlık.
Ben de bugün toplumlardaki Yahudi ve İsrail nefretini de içeren bir yazı hazırlamaktaydım. Örneklerinizi görmek çok iyi oldu. Özellikle "Nitekim 1338 yazında tarlaların tek tohum bırakmamasına bir çekirge istilasına uğraması sonucu, içerde kabaran öfkenin faturası yine bir günah keçisine çıkar." kısmı çok yararlı oldu.
Başarılar.
Haziran 5th, 2010 at 17:27Sevgili Halil Dağ
Haziran 6th, 2010 at 12:05Tarihi araştırmak çok yerinde bir çalışma.Bu gün toplumlarda yapılan ve hala düzelmeyen yanlışlıklar tarihin geçmiş derinliğinde gizli diye düşünüyorum.Onlar su yüzüne çıktığı ve kabul görüldüğü takdirde yanlışlıkları onarmak kolay olacaktır.
Sizin yazınızıda merakla bekliyorum.Teşekkür ederim.Sizede başarılar.
Maide Hanım,
Günümüzde sosyal ve siyasi olayları tarihi köklerine inmeden çalakalem açıklamaya çalışmak, gaza gelmeye hazır kitlelere sloganik ifadelerle ayar vermek moda olmuş durumda.
Bu yüzden bugünkü olayların tarihin derinliklerinde saklı olan bilinçaltı sebeplerini ele alan analiz yazıları pek ilgi görmüyor. Oysa her olayın bugün hatırlamadığımız bilmediğimiz bir hikayesi var. Özellikle deyimlerin vs. arka planına baktığımızda her biri ayrı bir hikayeyi anlatır.
Siyaset ve sosyolojide bu daha derindir. Biraz da acıklıdır. Belki de insanların daha doğrusu araştırıyorum diyenlerin buralara inmemesi bu derinlerde kendi iddiasıyla çelişen gerçekler görmesidir.
Ben yazımı yazdım, yayınlandı da. Toplumumuzun Filistin meselesine neden bu kadar sahip çıktığını izah ederken iki argümanım vardı. Birisi dindaşlık olgusu, diğeri de Yahudilerin kadim tarihe dayanan lanetliliği. Yazmıştım yazınızı görünce sizden alıntıyla genişletme ve geliştirme imkanım oldu. Teşekkür ederim.
Haziran 6th, 2010 at 13:52Ancak burada yazmayı bıraktım, diğer yerin de adresini vermek reklama girer. Arada bir siz ve diğer arkadaşların yazılarından istifade etmek için siteye uğruyorum.
İyi çalışmalar, Selamlar
Selam
Halil bey,Yazılarınızı yeniden Bilgi Ağında görmek beni ve diğer okurları memnun edecektir.Bahsettiğiniz yazıyı okumak istiyorm.Hemen aramıza dönmeniz ve görüşmek dileği ile...
Haziran 6th, 2010 at 15:11şimdiden teşekkürler.
İltifat etmişsiniz, teşekkür ederim.
Haziran 6th, 2010 at 15:46Sahibi teknik olarak biz de yazılarımızla emek ettik bir katkıyla bu siteyi bir yere getirmeye çalıştık, ancak zaman içinde bazı konularda site sahibi ile anlaşamadık, herkes kendince bir seçim yaptı yollar ayrıldı.
Yazıyı mesaj uyarını veren online@ahmetfidan.com adresine link olarak gönderiyorum. Oradan ulaşabilmeniz umarım mümkün olur.
Selam ve saygılarla,
Efendim, biz kimseyle yolları ayırmadık. Halil Bey kendi yolunu ayırdıysa bunu kendi bilir.
Ben de köşe yazısı yazdığım eski sitelerde yer yer ara verdim ara verdiğim yerlere geri döndüm, yer yer ayrıldım dedim, şartlar ve zemin değişti geri döndüm.
Bizler yayıncılar olarak yayın ortamlarını HAN İŞLETMECİLİĞİ OLARAK GÖRÜRÜZ.
Bizler buradayız. Mevlana duruşuyla. Gelen gelir gerek görür gider, tekrar gerek görür gelir.
Bizler genel hukuka aykırı, ahlaki ve dini değrelere açıktan ağır hakaret, terör ve açıktan terör destekçiliği yapmadığı sürece hiç bir yazarımızın ilişiiğini kesmeyiz. Yollarımızı ayırmayız.
Kişisel hakaret içeren hal ve durumlar olduysa eğer, bunlar da karşılıklı konuşarak çözüme kavuşturulacak teferruatlardandır.
Bizler her daim yeni hizmetlerin yeni yolların peşindeyiz. Yolumuz virajlı da olabilir düz de. Bizler aydınlığa, kalkınmaya, erdemliliğe hasılı insana hizmet etmek için böylesi bir ortamı oluşturduk, bu genel amaçlarımız da kıyamete kadar değişmeyecektir.
Bu vesile ile https://www.bilgiagi.net/authorport.com kök dizininden http://www.authorport.com adresiyle yayına hazırlamakta olduğumuz İngilizce Bağımsız Köşe Yazarı Gazetemiz için ingilizce köşe yazabileceklerin tarafımıza yönlendirilmesini arz ve rica ederim.
Haziran 6th, 2010 at 17:32Ahmet Bey,
Haziran 6th, 2010 at 17:54Öyle mevlana falan laflarını geçelim. Biz kırk kişiyiz birbirimizi biliriz...
Siz mevlanaysanız ben de herhalde o "ne olursan ol" ifadesindeki mecusi, putperest falandan biri oluyorum galiba...
Tamam siz büyüksünüz, biz değiliz.
Eski köşe arkadaşlarımın yazılarını okumaya devam ediyordum ondan da mahrum bıraktınız sağolun, siteniz sizinle baki olsun...