Gülerek Zulmeden Ucube Tipler
ABD-İngiliz-Fransız şer üçlüsünün yetkililerine dikkat edin. Pişkinlikle
sırıtıyorlar. İnsani değerleri istismar ediyorlar. Din'le oynuyorlar.
Yolsuzluğu yoksulluğu unutturuyorlar. Demokrasi, din, özgürlük diyorlar.
Ama kirli yüzleri, döktükleri kanda, yakıp yıktıkları kentlerde görülüyor.
İktidar hırsına sahip olanları yetiştiriyorlar kardeşlerini katletmede
görevlendiriyorlar.
Irak'ta, Afganistan'da, Libya'da, Mısır'da, Yemen'de, Sudan'da* öyle
yaptılar. Muhalifleri silahlandırdılar sonra iç savaş çıkartılar,
bombaladılar, yaktılar, yıktılar. İstedikleri *kanlı ve kirli
tipleri*işbaşına getirdiler. Şimdi aynı durum Suriye için uygulanıyor.
Avrupa da halk okur, bu nedenle de bilinçlidir kültürlüdür. Yüzyıllar
boyunca *despotlar*dan çok çektiği için sorgulama kültürüne sahip. Ya doğu
toplumları? Onlarda din odaklı boyun eğme kültürü vardır.
İtalya'da kadınlarla ilişkileriyle de ün kazanmış olan *Berlusconi,
Türkiye'den birilerinin ile sarmaş dolaş dostuydu.
Berlusconi de sağcı bir partinin lideriydi, üç kez başbakan oldu, seçimde
yüzde 47yi aşan bir oy patlaması yaşadı, ekonomik ve medya patronu gibi
güçleri yanında, halkın verdiği bu olağanüstü desteğe de dayanarak yargıya
savaş açtı.
Ülkesinin yargısına ne denli güvendiğini uluslararası bağlamda ortaya
koydu ancak *suçlanan kendi olunca, aynı yargıya güvenmediğini açıkça
belirtip vurmaya başladı.
İtalyan yazar Umberto Eco; onun bu tutumunu şizofrenik bir durum olarak
gördüğünü, bir şizofren tarafından yönetilmek istemediğini ülkesine ve
dünyaya duyurdu.
Benzer durum Türkiye'de de sergileniyor. Yargıyı, yürütmenin içine
çekiyorlar, böylece erkler ayrımına dayanan *rejim*e karşı, yetiştiği
çarpık zihniyetle hareket ediyorlar.
Tarihte şizofren tiplerin iktidarı olmuştur. Ancak halklarını yıkıma
götürdükleri gerçektir.
Türkiye'yi yönetenler, ağızlarını açtıklarında, insan kendini bir
kanalizasyonda ve buranın fareleri arasındaymış gibi hissetmekten
alamıyor.
Ucube biri, pis kokulardan söz ederek başlatmıştı. Sonra diğeri
pislik(necaset, kazurat, dışkı) aşamasına getirdi. Bir diğeri
lağım'a taşıdı. Bir insanın, başka bir insan hakkında kullanamayacağı
bir biçimde dile getirdi.
**
Yazılmış kimi dinsel kitaplarda bile, cehennemde uygulanacak onca ceza
arasında, insanın ağzından lağım akan bir söyleme pek rastlanmaz.
Çünkü onlarda insan*dır, bu denli iğrençliği düşünememişler, insana
yakıştıramamışlardır.
Cumhuriyet dönemi siyasetinde, ilk Meclistekilerin kullandıkları en ağır
söz *alçaktı. Sevri imzalayan ve kabul eden İstanbul Hükümeti için
söylenmişti.
Siyaset dilinin bu denli pislikleşeceğini ya da lağımlaşacağını,
bazıları hiç düşünmemiştir, ama söyleyenlerin kişiliklerine bakıldığında
doğal karşılamak gerekir.
Kırmızı çizgileri ABD belirliyor artık. İç siyaseti bu düzeye
indirenlerin dış siyasetde de kendilerini ABDnin kullanımına sunmaları
şaşırtıcı değildir.
Kullanıcı ABD istiyor diye, kısa bir süre önce -aile boyu- sarmaş dolaş
dostu Suriye lideri Esad'ın devrilmesine çalışıyorlar. Esad'a
*muhalefet edenlere kucak açıyorlar başarıya ulaşmaları için onları
her alanda
destekliyorlar.
Suriye halkının birbirlerine -öldüresiye- düşman kesilmelerini kışkırtmış
oluyorlar. Esad'ı destekleyen Suriyeliler, teröristlere destek olanlara ABD
Taşeronu diye sesleniyorlar.
Şam sokaklarında halk Çocuk katili, Türkiye'nin Deccal'ı! sloganını
atarak haykırıyor.
Peki ya Türkiye sokakları?
* *
Onlar ki; Amerikan askerlerinin Irak işgalinde başarılı olmaları için dua
etmişlerdi.
Onlar ki; Amerikalıların demokrasi için kendilerini feda ettiklerini
pişkinlikle söylemişlerdi.
ABD-İngiltere-Fransa şer üçlüsünün katliamlarına destek olan Müslüman mıdır
yoksa nedir?
* *
Günün Sözü: Aklı olanlar, bilimsel düşünenler, insan olanlar, okur
düşünür sorgular.