content Güney Marmara Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
04 Şub

Gül Ağacından Rektör Olursa!..

2006 yılında Balıkesir Üniversitesi’nde yeni rektör seçimi yapılıyordu.

Birkaç dönem üstüste rektörlük görevini sürdüren Prof. Dr. Necdet Hacıoğlu, bu görevini artık yerine geçecek olana devretmek zorundaydı.

Bu nedenle, aylar öncesinden kulis çalışmaları başladı, yeni rektör olabilmek için. Toplam 6 aday çıktı ortaya. Biri de, bizim Bandırma İktisadi ve İdari İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Adem Çabuk’tu.

Ancak, en kuvvetli adaylar arasında iki kişinin ismi geçiyordu, biri Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper, diğeri ise Prof. Dr. Şerif Saylan...

Her ikisi de Hacıoğlu’nun ekibinde görev alan üniversite hocalarıydı. Prof. Tunçsiper ise seçimlere rektör yardımcısı sıfatını da ardına alarak giriyordu.

Üniversite bünyesinde yapılan seçimlerde Prof. Tunçsiper birinci sırada yer alırken, Prof. Saylan da ikinci sırada yer aldı.

Son sözü tabii ki rektörü seçecek tek yetkili konumundaki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer söyleyecekti.

Öyle ki, Atatürkçü kimliği, çağdaş Türk kadınını yansıtması ve akademik kariyeri ile herkes Prof. Tunçsiper’e şans tanıyordu. Üstelik de, Cumhurbaşkanı Sezer’in önüne adı ilk sırada yer alarak gidecekti. Bu da şansını ikiye katlıyordu...

Üstelik, Türkiye’de kaç kadın rektör vardı ki? Balıkesir gibi bir Anadolu kentinde yer alan bir üniversitenin de kadın rektörü olması, Anadolu’daki üniversitelerin popülaritesini arttıracaktı kuşkusuz.

Bir başka konu ise ikinci sırada yer alan Prof. Dr. Şerif Saylan’ın geçmişte MHP’ye olan sempatisi de dezavantaj olarak görülüyordu.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i tanıyanlar, olaylara bakışını iyi kötü bilenler geçmişteki bu siyasi misyonu nedeniyle Şerif Hoca’ya çok da fazla şans tanımıyorlardı.

Ancak, birbiri ardına kulağımıza çeşitli duyumlar gelmeye başlıyordu bu arada.

O dönemde MHP ağır bir yenilginin ardından parlamento dışı kalması nedeniyle, tutunacak bir siyasi dal arayan Prof. Şerif Saylan’ın CHP’ye yanaştığı, CHP’nin de kendisine destek olduğu konuşuluyordu.

Sadece CHP’nin de değil... ADD ve ÇYDD gibi sivil toplum kuruluşlarının rektörlük seçimlerinde desteklerini Şerif Hoca’dan yana koydukları artık iyice su yüzüne çıkıyordu.

Hatta bu söylentiler öyle ayyuka çıkıyordu ki, Cumhurbaşkanına referans vermeye kadar da uzanıyordu.

Tabii bu arada Şerif Hoca için bu tür kulis çalışmaları yapılırken, Atatürkçü ve çağdaş Türk kadınını simgeleyen Bedriye Hoca için de, tam tersi kulis çalışmaları olduğu duyumları da geliyordu kulaklara.

Fakat, aklıselim sahipleri Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in bugüne kadarki uygulamalarını dikkate aldıklarında, yine de Prof. Bedriye Tunçsiper’e şans tanıyor ve O’nu Balıkesir Üniversitesi’nin rektörü olarak görüyorlardı. Akıllara ikinci bir alternatif asla gelmiyordu.

Bu arada Şerif Hoca da boş durmuyor, Balıkesir Çağdaş Eğitim Vakfı'nda (BAÇEV) düzenlediği basın toplantısında, laiklik ve demokratiklik yemini ederek, rektörlerin bir dönemliğine seçilmesi gerektiğini vurguluyordu. Kendisinin de 4 yılın sonunda bu görevi devretmek üzere aday olduğunu, seçildiği takdirde tüm akademik kesimleri yönetime katarak üniversiteyi bulunduğu yerden daha ileri seviyeye çıkaracağını da altını çize çize belirtiyordu. Ayrıca Şerif Hoca, üniversitelerin iki önemli misyonu bulunduğunu, bunların bilimsel çalışma ve eğitim-öğretim olduğunu bildirerek, kendisinin de ekibiyle beraber bu yönde yoğunlaşacağını ifade ediyordu.

Öte yandan Bedriye Hoca da, Atatürkçü çizgiden ödün vermeden, üniversiteyi çağdaş bir eğitim kurumu yapmak için çaba harcayacağını söylüyordu.

Derken, sayılı günler çabuk gelir hesabı, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de, Balıkesir Üniversitesi ile ilgili seçimini yapıyordu...

Ancak o da neydi öyle? Hiç kimsenin tahmin etmediği bir olay gerçekleşiyordu ve Cumhurbaşkanı Sezer, üniversite öğretim üyelerinin tercihlerini dikkate dahi almadan Prof. Şerif Saylan’ı, Balıkesir Üniversitesi’nin yeni rektörü olarak atıyordu.

Doğaldır ki, birçok kişi şoke olmuştu. Belki de Prof. Şerif Saylan dahi beklemediği bir kariyer ile ödüllendiriliyordu. Doğaldır ki, ilk tepki Prof. Tunçsiper’den geldi.

Hayal kırıklığına uğrayan bir Atatürkçü ve çağdaş Türk kadını, öte yanda ise MHP’li olduğu öne sürülen ve CHP ile birlikte ADD ve ÇYDD’den destek gören yeni bir rektör...

Her yarışmanın bir galibi ile bir mağlubu olduğu gibi, bu yarışın da galibi Şerif Hoca olurken, şehir dışında olması nedeniyle Rektör Hacıoğlu’nun devir teslim görevini, Rektör Yardımcısı Prof. Tunçsiper üstleniyordu.

Basına kapalı olarak gerçekleştirilen devir-teslim töreninin ardından yazılı bir açıklamada bulunan yeni Rektör Saylan, Atatürk ilke ve devrimlerinin savunucusu, laik, demokratik cumhuriyete gönülden bağlı ve hukukun üstünlüğüne saygılı olacağını kaydederek, ''Bu bilinçle yönetimde görev alacak akademik ve idari personelimiz de aynı ilke ve görev bilinciyle hizmet yapacaklardır'' diyordu...

Ancak ülkemizde her zaman geçerli olan bir kural bir kez daha devreye giriyor ve siyasilerin yıllardan beri uyguladıkları bu kuralı Şerif Hoca da kendine göre yorumlayıp uyguluyordu; “Söylem ve eylem çelişkisi!..”

Seçimler öncesi, bizzat her iki rektör adayıyla yaptığım görüşmede, Bandırma için en iddialı taahhütleri veren Şerif Hoca, kampus inşaatının hemen bitirileceğini ve Bandırma’ya da iki yeni fakülte daha kazandırılacağının sözünü tarafıma veriyordu.

Öte yandan da, Bedriye Hoca herhangi bir söz vermemesine karşın, duruma göre hareket edeceğini söylüyordu. Yani, Bandırma için hiç de umut vaad etmiyordu.

Bu nedenle de Şerif Hoca’nın seçilmesi, başta ben olmak üzere Bandırmalılar tarafından da son derece olumlu karşılanıyordu.

Ama yanıldığımızı da daha sonra anlıyorduk.

Rektörlük görevine gelir gelmez, yıllardan beri şikayet ettiğimiz Bandırma’daki fakülte inşaatının ödeneksizlik yüzünden bir türlü ilerleyememesine, bir darbe de Şerif Hoca’dan geliyordu.

Kendisi de, aynen Necdet Hoca’dan devraldığı gibi, Bandırma’daki fakülte inşaatının ödeneğini kesiyor, paraya pula ihtiyacı yok gösteriyordu.

Oysa ki, kendisi ile görüştüğümde söz vermişti, hem de erkek bir aday olarak!.. “Sözünü bu kadar tutabiliyordu demek ki yeni rektörümüz?” diye düşündüm.

Diğer tarafta ise kadın olmasına karşın, çok daha dürüst olan Bedriye Hoca’yı bir kez daha takdir ettim. En azından insanlara umuda yolculuk yaptırmamıştı...

İki rektör adayının dürüstlük konusundaki ortaya koydukları en somut gerçek de buydu işte...

Neyse aradan zaman geçti, günümüze geldik...

Geçtiğimiz gün, Ankara’da Üniversiteler Arası Kurul toplandı...

Konu hepimizin bildiği gibi üniversitelerde yapılmak istenen değişiklik ve turban meselesiydi... Hükümet, kendi istediği bir adayı YÖK başkanı yaparken, üniversitelerdeki akademisyenleri de bu doğrultuda ikiye bölmeye uğraşıyordu.

Ancak, üniversitelere türbanın girmemesi için yoğun çaba harcayan rektörler, Ankara’da bir araya gelerek, hükümete muhtıra niteliğinde bir bildiride bulunuyor ve şiddetle karşı çıkıyorlardı...

Ülkemizdeki hemen hemen bütün rektörlerin katıldığı ancak çoğunluk olan 100 sayısının zor bela aşıldığı Üniversiteler Arası Kurul toplantısına 27 üniversitenin rektörünün katılmadığı da anlaşılıyordu.

Ve bunlardan biri de Balıkesir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şerif Saylan’dı...

Rektör seçilmeden önce, bu görevi sadece 4 yıllığına diye kabul ettiğini açıklayan Şerif Hoca’nın, şimdilerde bu düşüncesinden vazgeçtiği ve daha uzun zaman olmasına karşın ikinci kez koltuğunu sağlama almak için iktidara yanaştığı da kulislerde konuşulan konular arasında yer alıyor.

Tanıyanların, Şerif Hoca’nın daha önce de bu tür tutum ve davranışlar içerisinde olduğu yönünde referanslar verirken, amacına ulaşabilmek için her yolu mübah olarak saydığını da altını kalın çizgilerle çizerek vurgulamaları da dikkati çekiyor.

Eh, bizzat bir sözü bana verip de, seçilir seçilmez çark ettiğini görünce, hakkında bu söylenenlere de inanmamak mümkün görünmüyor sanırım.

Bir zamanlar rahmetli Zeki Müren’in söylediği ve yanılmıyorsam bestesi de Necip Mirkelamoğlu’na ait çok güzel bir Türk Sanat Müziği parçası vardı. Yakından ilgilenenler mutlaka bilirler; “Gül ağacı değilem, her gelene eğilem...” diye.

İşte, Şerif Hoca da gül ağacını andıran bir rektör profili çiziyor, şu sıralar. Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı’nda, şu andaki profili ile kesinlikle seçilemeyeceğini bildiği için, CHP ağırlıklı bir politika izleyerek, amacına ulaşan ve rektörlük koltuğuna oturan Balıkesir Üniversitesi Rektörü Şerif Saylan, şimdi bu politikasından 180 derece çark etmiş bir görüntü sergileyerek, iktidara yanaşmış bir görüntü içerisinde bulunuyor.

Hatta, Ankara’daki laiklik yanlısı ve türban karşıtı gerçekleştirilen rektörler toplantısına dahi katılmayarak, iktidara ince bir mesaj veren Şerif Hoca, ikinci kez aynı koltuğa oturmanın ilk provalarını da bu şekilde yerine getirmiş oluyor. Hem de laiklik ve demokratiklik üzerine yemin etmesine karşın!..

Fakat, bir Türkiye gerçeği vardı ki, o da bu ülkede siyasetçi, topluma asla doğru konuşmazdı... Türk toplumunun tutunacak dalları arasında kalan bilim adamları da aynı kefeye girmeye başlayınca, ister istemez onlara olan güven de sarsılmaya başlıyor...

Vah ülkem vah... Bunları da mı görecektik... Yazık.

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank