Gücün Hukuku Adaleti Sağlar mı ?
Her toplum'da bazıları, dokunulmaz ayrıcalıklara sahiptir.
Gücü elinde tutan devlet, uluslararası sözleşmeler, evrensel değerlerdiye başkalarına zorlama yapar ama kendi çıkarı olunca hukuku bir tarafa
atar. Yakar, yıkar, katliamlar yapar. Bunu kendinde, *dünya gücü olma*ayrıcalığı
olarak görür.
Oysa; İnsanların toplu yaşaması herkesin uyacağı kuralları da
beraberinde getirmiştir. Bu kurallar bir arada yaşayan insanların güvence
içinde olmasını amaçlamıştır.
Aklıyla algıladığı, beş duyu ile uyguladığı deneyleri ile *kuralları*zaman içinde
geliştirmiştir.
Hakkı belirleyen, koruyan güvence altına alan kurallara herkesin uyması
içinde müeyyideler/yaptırımlar koymuşlar ve yine buna da herkesin uymasını
istemişlerdir.
Hukuk düzeni; kurallarla şekillendirilen yapıdır.
Kişi, sınıf, zümre egemenliğine karşı, renk, cins, ırk, din farkı
olmaksızın herkesin eşit olduğu gerçeğine dayalı düşünce*; insanlık
tarihi boyunca sürekli istenen *temel görüş* olmuştur.
Düşünürler, şairler, sanatçılar, aydınlar, hak, eşitlik özgürlük
adalet*mücadelesini verirken, iktidar gücünü elinde tutan
siyasetçiler, askerler, din adamları, servet sahipleri* kendilerinde
olağanüstü özellik görerek eşitliği kabul etmemişler ayrıcalıklar
belirlemişlerdir. Hukuk bunlar için ayrı düzenlenmiştir. Onlar suç işleme
özgürlüğüne sahiptir.
İnsanların doğuştan sahip olduğu *temel hak ve özgürlüklerin korunması ve
herkes için eşit olması özlemini* imza altına almalarına rağmen yine de
gerçekleştirilememiştir.
Doğan bu boşluk her seferinde siyaset kurumlarınca yasal düzenlemeler
yapılmak suretiyle doldurulmuş ve *yargının yorum alanı* daraltılmıştır.
Bu yargıya olan güvensizliktir. Yargının hesabını veremediği sınır tanımaz
uygulamaları ağır bedeller ödenmesi sonucunu doğurmuş, anayasa ve yasalarda
değişimler getirmiştir. Ancak dün yargının siyaseti kuşatma gayretlerine
karşı çıkanlar, bugün siyasetin yargıyı kuşatmasına ses çıkarmıyorlar.
Yapılacak reformların, geçmişten *intikam alma aracı* olarak kullanılması
gibi bir yanlışlığa da düşülmemelidir. Aktörleri değişmiş yeni vesayet
odakları oluşmuştur. Hukuk sistemini geliştirirken, yeni mazlum ve mağdur
yaratılmaktadır. Farklılıklarla bir arada yaşamanın yolu, başkalarının hak
ve özgürlüklerini savunma erdemini göstermeye bağlıdır. Bilinmelidir ki bi
mazlumun seher vaktinde döktüğü bir damla gözyaşının tanıdık silahların
gücünden daha etkili olduğu görülmüştür.
Yargının topluma sunduğu yegane ürün adalettir. Bu ürünün alternatifi
de yoktur. Adalet hizmetlerinin onarıcı niteliği üretim kalitesi ve
zamanında dağıtımın varlığı ile güç kazanır. Aksi durum bunalım, kaos ve
vicdanları isyana sürüklemekten başka sonuç doğurmaz. İşte hukukun
haksızlığı olarak da tanımlanan bu kaotik duruma çözüm bulmak zorundayız.
Hâkimin iç dünyasındaki endişe, kaygı, korku, ideolojik baskı, dostluk ve
düşmanlık duygularından arındırılması, tarafsızlığının olmazsa olmaz
koşuludur. Vicdanlar üzerinde oluşan bu işgaller kalkmadıkça, bağımsız ve
tarafsız bir yargının oluşumunu sağlamak mümkün değildir.
Siyaset mi yargıya, yargı mı siyasete karışıyor? Sokaktaki vatandaş ne
diyor acaba!
Ahlaksızlık artmış, cinayetler artmış, yoksuzluklar artmış, keyfilikler
artmışta artmış. TV ekranlarında pişkinlikle sırıtan yetkilileri halkla
alay ederken, adaletten tarafsızlıktan bahsetmek bir anlam ifade eder mi?
Hukuk kurallarının, kanunların istendiği gibi kullanıldığı, makama yetkiye
unvana sahip olanlara, yandaş, candaş ve yoldaş olanlara, dini ve etnik
kimliğe göre farklı uygulandığı bir ortamda bunlar bir anlam ifade ediyor
mu? Temenni de bulunmak ayrı uygulamak ayrıdır.
Dünya'nın en mükemmel kanununu da yapmanız, uygulama olmadıktan sonra
bir anlam ifade eder mi?
Suçlular koğuşu haline gelen meclis, suç işleme özgürlüğünü devletten
aldıkları maaşla özgürce işleyen milletvekillerinin olduğu ülkede, hukuk mu
adalet mi tarafsız kalmak mı, bir anlam ifade ediyor mu?
Anayasa papağanlarının anayasa diye sayıkladığı bugünlerde; yargı,
yürütme, siyaset ilişkileri konusunda bu açıklamalar neyin habercisi
dersiniz?
* *
Günün Sözü: Ayrıcalıkların olduğu yerde adalet olmaz.