Grip Salgını Yok Medyanın Halt Etmesi Var
Ülkemizde her sene bu mevsimde yaşanan mutat grip hastalığı vakaları “medya” tarafından bir “salgına”, daha doğrusu bir “domuz gribi paniğine” dönüştürülmüş durumda.
Herhangi bir şehrimizde bir kişinin hastaneye başvurması bile sanki öldürücü bir salgın varmış gibi “Domuz gribi şüphesiyle 1 kişi hastaneye kaldırıldı” başlığıyla gazetelere manşet, televizyonlara haber oluyor (1).
Yüreklere korku salınıyor, uykular kaçıyor.
Evet, grip vakalarında bir artış olduğu doğrudur ama önemli olan bunun salgın olup olmadığı ve salgın ifadesinden de ne anlaşılması gerektiğidir.
Salgın nedir?
Salgının tıp dilindeki karşılığı epidemi’ dir.
Epidemi, belli bir yerde belirli bir zamanda bir hastalığın toplumda “beklenenden çok daha fazla” görülmesi anlamını taşır.
Buna göre de grip, her sene daha ziyade kış mevsiminde küçük veya büyük epidemilerle kapımızı çalabilen bir hastalıktır.
Salgının boyutları, o sene dolaşımda bulunan virüslerin antijenik yapılarındaki “mutasyonların” derecesiyle yakından alâkalıdır.
Grip virüsleri yüzeylerinde bulunan antijenlerde sürekli olarak değişiklikler meydana gelir ve bu değişikliklerin büyüklüğü salgının da büyüklüğünü tayin eder.
Bu mutasyonların küçük olanlarına “drift”, kısa zamanda meydana gelen büyük mutasyonlara ise “shift” adı verilir.
Her sene görülen, boyutları toplumdaki bağışıklığın derecesiyle ilgili olan epidemilerin sebebi drift’ ler, her yüzyılda birkaç kere rastlanan dünya çapında salgınların ise shift’ lerdir.
Pandemi nedir?
Bu mutasyonlar sonucunda, dünyada o güne kadar hiç kimsede hastalık yapmamış ve insandan insana kolayca yayılma özelliği olan bir virüs ortaya çıkarsa “dünya çapında bir salgın” yani bir “pandemi” söz konusu olur.
Bir pandemide tüm dünyada milyonlarca insan hastalanır ve ölür.
2009’ da Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından “pandemi” ilan edilen “domuz gribi salgını” şüphesiz ki dünya çapında bir salgın olmakla beraber “gerçek bir pandemi değildir” çünkü bu salgın mutat grip epidemilerine göre çok daha az sayıda insanın ölümüne yol açmıştır.
Pandemide, H1N1’ den ölmüş oldukları laboratuar ile doğrulanmış vaka sayısı sadece 18.500 kadardır.
Gerçi mortalite yani ölüm oranı pandemiden 3 sene sonra, tenkit edilen pek çok yönleri olan bir araştırmada suni olarak 280 bine çıkarılmışsa da bu bile bir pandemide beklenenin çok altında bir rakamdır (2).
WHO, her sene dünyada 3-5 milyon kişinin grip virüslerine bağlı olarak ağır hastalık tablosu yaşadığını ve bunların “250 bin-500 bin” kişinin hayatlarını kaybettiklerini bildiriyor (3).
Ölüm oranı her sene görülen mutat epidemilerden bile düşük olan bir salgına pandemi denmesinin altında tamamen “ticari” sebepler yatar ki bunları merak edenlere “Bu işte Bir Domuzluk Var” isimli kitabımı tavsiye ederim (4).
Gelelim neticeye
Her sene olduğu gibi “vakit tamamdır” ve grip yani beklenen misafir kapımızı çalmıştır.
Türkiye’ de hemen her Kuzey Yarıküre ülkesinde olduğu gibi şu günlerde gripli hasta sayısında artış olmakla beraber ortada endişe edecek bir durum yoktur.
Sadece “artmış grip aktivitesi” mevzubahistir ve önümüzdeki dönemde daha birçok insan gribe yakalanacak ve kaçınılmaz olarak içlerinden ölenler de olacaktır.
İlk veriler bu artmış grip aktivitesinden H3 N2 değil büyük ölçüde H1N1 türü virüsün müsebbip olduğunu göstermektedir ki bu sevinilecek bir durumdur.
USA’ daki bu seneki salgının geçmiş yıllardakilerden çok daha hafif seyrettiğini dikkate aldığımızda da Türkiye’ de bir salgın ihtimalini çok düşük görüyorum (5).
Gözünüz aydın ve cümleten geçmiş olsun!
Kaynaklar:
1. https://www.cihan.com.tr/tr/domuz-gribi-pendik-1980980.htm
2. http://www.lancet.com/journals/laninf/article/PIIS1473-3099(12)70121-4/fulltext
3. http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs211/en/
4. http://ahmetrasimkucukusta.com/2010/02/03/kitaplar/yeni-kitaplar/bu-iste-bir-domuzluk-var/