Görsel Medyada Ahlâksızlık Almış Başını Gidiyor…
Yüce Rabbimiz bize Müslüman bir ülkede, Müslüman bir coğrafyada yaşamayı nasip etti.
Müslümanlığı zor şartlarda arayıp bulmadık biz. Hazır lokma geldi bize. Ya Batı ülkelerinin birinde, ABD’de, Japonya’da, Çin’de, Rusya’da doğsaydık, acaba arayış içine girip de Müslüman olabilir miydik? Bu soruya müspet cevap vermek çok zor. O zaman elimizdeki nimetin kadrini bilelim. Bize Müslümanlık nimetini bahşeden Allah’a şükredelim.
Son çeyrek asırda Türkiye’de büyük bir ahlâk erozyonu yaşanıyor. Ahlâksızlık değişmez moda olmuş ne yazık ki. Büyük lafı dinleyen yok. Gençlerimiz binmişler bir alâmete gidiyorlar kıyamete. Sözün bu noktasında Mehmet Akif’in şu dizeleri geliyor aklıma: “Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile.../Adam aldatmaksa maksat, aldanan yok, nafile!/Kaç hakiki Müslüman gördümse, hep makberdedir; /Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir” Merhum Mehmet Akif sanki bugünkü çirkin tabloyu anlatıyor bizlere.
Türkiye’de ahlâksızlık en çok görsel medya(televizyonlar) üzerinden besleniyor. Siyah beyaz tek kanallı zamanlardan, renkli çok kanallı bugünlere gelindiğinde çok şey değişti. Son yıllarda televizyonlarda bir dizi furyası baş gösterdi. Dizilerde kız erkek ilişkileri dinî değerlerle hiç mi hiç uyuşmuyor. Aksine bu diziler bize, alışık olmadığımız, fıtratımıza uymayan bir hayatı sunuyor. Diziler çıplaklığı bir hayat tarzı olarak izleyicilere dayatıyor.
Türkiye’de görsel medya üzerinden ahlâksızlığı yaygınlaştırmak için proje üstüne proje gerçekleştiriliyor. Bir kısım televizyonlar ahlâksızlığa büyük bir iştahla hizmet ediyor. Acun Ilıcalı bu konuda başa güreşiyor. Bugüne kadar televizyonlara taşıdığı yarışmalar ahlâksızlığı izleyenlere yeni yaşam modeli olarak sunuyor. Bu programları izleyen bir kısım genç kızlar, orada yarı çıplak hâlde erkeklerle iç içe yaşayan kızları model olarak alıyor.
Televizyonların en çok izlendiği saatlerde(prime time) kızlar mayo ve bikinileriyle evlerimizin başköşesini tutuyor. O programları seyredenler, o kişileri kendilerine model alıyor. Ahlâksızlık bir yaşam tarzına dönüşüyor. Programdaki kızların erkeklerle ölçüsüz yakınlaşmaları(yarışmacı kızın erkeğin kucağına atlamasına kadar) sınırları zorluyor. Böylece iffetsizlik ve çıplaklık sıradanlaştırılıyor. Müslüman aile yapısına büyük bir darbe vuruluyor.
Kanal D’de yıllardan beri “Ben Bilmem Eşim Bilir” adlı sözde bir yarışma programı yayımlanıyor. Yarışmanın sunucusu yarışmacılarının tanışma öykülerini soruyor. Öyküler flörtü ne kadar da masum gösteriyor. Yarışmaya gelenlerin kıyafetleri defileye gelenlere rahmet okutuyor. Erkek yarışmacılar yabancı kadınlarla dans ettirilerek eşlerinin kıskançlıkları ölçülüyor. “Bu Tarz Benim” adlı ne idüğü belirsiz bir moda programında kadın cinsel bir obje olarak sunuluyor. Bunu da güya kadının özgürlüğü adına yapıyorlar. İnsan bu ve bunun gibi programları seyrederken kendisini Brezilya’da yahut Rusya’da sanıyor. Türkiye’de böyle şeylerin olabileceğine inanamıyor. Nikâhsız hayat, zina, çarpık ilişkiler, aldatma, lüks hayat, emeksiz kazanç gibi olumsuzluklar teşvik ediliyor. Dizilerde ve filmlerde şiddet meşrulaştırılıyor. Ahlâksız bir nesil yetiştirmek için bütün imkânlarını seferber ediyorlar. Çocuklarımızın beynini yıkıyorlar. Zehiri bal diye sunuyorlar. Bütün bunlar olurken kimsede ciddi bir tepki yok. Oysa her geçen gün çocuklarımız elimizden kayıp gidiyor.
Televizyonlardaki ahlaksızlıkların hangi birinden bahsedeyim ki?... Neresinden tutsan eline geliyor. Allah aşkına, saatlerce süren bu gibi programların kime ne faydası var? Bir şey mi öğretiyorlar: Hayır!... Beş on kişinin rezillikleri Türkiye’yi ne alâkadar eder. Bu gibi programlar “İnadına mini etek giyilecek, inadına soyunacağız” diyenlerin düşüncelerine hizmet ediyor. Müslüman Türkiye kimsenin zehir tarlası değil. Herkes ne yaptığını bilecek. RTÜK bu gibi programları yayından kaldırılmalıdır. Aksi hâlde böyle programlara göz yuman RTÜK’ün saygınlığı ve varlık sebebi tartışmaya açılmaya namzettir. Benden söylemesi…