Gönül Suçu İşleyen Mısralar
Türküler vardır yürek sızlatan…
Türküler vardır sözleri ateş gibi, nağmesi gönül makamında olan…
Türküler vardır herkes, kendisi için yakıldığı sanılan. Tam bize göre olduğu düşünülen. Aslında çok kişiye göre olmuş olan.
Türküler vardır yıllarca hafızalardan çıkmayan, gönüllere taht kuran…
Türküler vardır hali anlatan, gönül yakan…
Radyoda falancadan alınan diye tanıtılıp, zamanla halkın tamamına mal olan…
Türküler vardır, türkülerimiz vardır bizi söyleyen, bize söylenen…
Yıllar sonra duyduğumuzda derinden bir ´cızz´ sesi gelir. “Hey gidi günler hey” derken geçmişe tekrar dönememenin hüznü vardır, çaresizliği vardır. Geçmişe yani yapamadıklarına… Belki bir hayıflanma hali. “Hey gidi günler” serzenişi, sesiz bir itiraftır. “Bu günkü aklım olsa” öyle mi yapardım demektir. Bir çaresizlik, belki de bir beceriksizliği dile getiren ifadedir. Geçmişe olan hasretten çok, geçmişte yapamadıklarına yanmaktır.
Bizi böyle durumlara türküler götürür. Zaten diğer musîkî türlerinden farkı budur.
İşte bunlardan birisi de ´cumbullu´ olarak bilinen türküdür. Seksenli yılların başlarında meşhur olan bu türkünün nağmelerinde garip bir hüzün vardır. Bildiğimiz yanık Anadolu türkülerinden biri yani… Ama sözleri o kadar güçlü değildir. Doğrusu nağmelerine yakışmaz.
İşte türküden bir bölüm:
Evlerinin önü kahve dibeği
Dibeğe vurdukça anam oynar yüreği
Ne sen gelin oldun ne ben güveyi
Cumbullu cumbullu aslanım aslan
Halk edebiyatı tarzında bir söyleyiş... Manası açık. “ Ne sen gelin oldun, ne ben güveyi” ifadeleri gönlündeki ince sızıyı aşikâr ediyor. Hele “dibeğe vurdukça oynar yüreği” mısraı ise, kalp atışlarını hissettiren ifadeler…
Ancak türkünün son bölümünde ise bu dörtlüğün manasına uymayan hatta gönül tarihimizde yazılı olmayan mısralar var.
Evlerinin önü çift ağaç kişniş
Yar beni bırakmış anam ellere düşmüş
Düşer ise düşsün canım sağ olsun
Sanki kunduramdan bir çivi düşmüş
Bu dörtlüğe dikkat edilecek olursa son iki mısrada ilk dörtlükte olduğu gibi hisleri okşayan ifadeler yok. “Yar beni bırakmış ellere düşmüş” dedikten sonra, “düşer ise düşsün canım sağ olsun” ifadeleri hoş durmamaktadır. Hele devamında “ sanki kunduramdan bir çivi düşmüş” demek, artık umurumda değil, bana başka yar mı yok demektir.
´Gönül tarihimizde´ böyle ifadeler yok bizim. Biz doğu milletlerinin hissiyatıyla hareket ederiz. Hiç yar olan ağyar olur mu? Hani “Ne ben gelin oldum ne sen güveyi” idi. Hani yüreğin hep onunla, onun için çarpıyordu? O başkasının olduysa, nasıl sendeki kıymeti azaldı? Ayakkabında ki bir çivi kadar mı kıymeti oldu şimdi?
İşte nağmenin akşını bozan sözler. Bu bir ´gönül suçudur.´ Hiç insan sevdiği için öyle der mi? Keşke sözleri böyle olmasaydı. Şahsen bu kıtanın şöyle olmasını isterdim:
Evlerinin önü çift ağaç kişniş
Yar beni bırakmış anam ellere düşmüş
Düşer ise düşsün canı sağ olsun
Demek ki gönlüne bir sevda düşmüş
Fazla söze ne hacet. Sen seversinde onun gönlü yok mu?
Varlığı yeter.
“Canı sağ olsun…”