content

12 Eki

Göllerimizi, Akarsularımızı Kirletiyor, Sonra da ‘Yas’ Tutuyoruz!

Denizlerimiz, göllerimiz, akarsularımız hayatımızın vazgeçilmezleri arasında, hatta başında yer alıyorlar. Ama bunların farkında değiliz. Elimizdeyken, önümüzdeyken usulüne göre, yararlanmasını bilmiyoruz. Hoyratça, hovardaca davranıyoruz, Çevre bilimcimiz yok              Kirlettiğimiz denizlerimiz, kuruttuğumuz, yok ettiğimiz göllerimize, akarsularımıza karşı sorumluluk duymuyoruz. Arkasından sözde üzülüyor görünüyor, yas tutar görüntüsü vermeye çalışıyoruz. İnsanoğlu kadar nankör, insanoğlu kadar ileriye yönelik sorumluluk duygusu ve düşüncesi olmayan, menfaatine göre hareket eden, kılıktan kılığa giren canlı yoktur

Denizlerini, göllerini, akarsularını hovardaca kullanan, çevre bilincinden uzak insanların yaşadığı ülkelerin başında Türkiye geliyor.

Çocukluğumuzda sularında yüzdüğümüz, bir deniz görünümü, güzelliği ve genişliği izlenimi veren;

Kışlarda konuğudur tam üç yüz bin su kuşu,

Dikkuyruk ördeğinde çekiyorsun en başı,

Sen kutsal hazinem, sen gözlerimin yaşı,

Ey doğa harikası, ey mavi yeşil türkü! (Mustafa Ceylan) mısralarıyla şiirlere konu olan Burdur Gölü kurumak, yok olmak üzere. Can çekişiyor. Bu göl, Türkiye’nin en hızlı kuruyan göllerinden biri olarak biliniyor. Türkiye’nin uluslararası öneme sahip l3 Ramsar alanından biri olan Burdur Gölü, yağışlarda azalma olmamasına rağmen, son 35 yılda suyunun üçte birini kaybederek, su seviyesinin l2 metre 25 santim düştüğü görülüyor.

Gerekçe olarak, gölü besleyen akarsuların üzerine inşa edilen baraj ve göletler, bu akarsuların Burdur Gölüne ulaşmasını engellerken göl çevresinde açılan çok sayıda sondaj kuyusu da gölü besleyen yeraltı sularının azalmasına neden oluyor.

Burdur Gölündeki su azalması, su çekilmeleri için pek çok toplantı düzenlendi, araştırmalar yapıldı, yetkili yetkisiz herkes konuştu, yazıldı, çizildi.

Doğa Derneği öncülüğünde etkinlikler, “Kuruyan göller için uluslararası buluşma” toplantıları düzenlenerek, Türkiye’de ve dünyada kuruyan göllerle ilgili görüşler, araştırma sonuçları ortaya konuldu. Bu toplantılar sonunda, 9 ülkeden gelen yabancı konuklar ile Türkiye’den gelen konuklar, Burdur Gölü’nde tekne gezintisi yaparak incelemelerde bulundular, Karakent Köyündeki pilot tarım sahalarını gezdiler. “Göl yoksa, Burdur’da yok” sloganları elden ele, dilden dile dolaştırıldı, hatta “Burdur gölü için yas” tutuldu, dillendirildi, seslendirildi, ulusal basında  “Göle Yas Projesi”ne destek haberleri yer aldı, ama sonuç değişmedi.

Burdur gölünde su çekilmesi, gölün kurumaya doğru gidişi devam ediyor.

Dünyada kuruyan göllerle ilgi pek çok örnek var.

Bunların sonunda, eski göl etrafında ne hayat kalıyor, ne kuş ve balık türleri kalıyor, kupkuru bir çölleşme,”eyvahlar, vahlar” çaresizliğin, acizliğin, zavallılığın belirtileri olarak insanlığın karşısına çıkıyor.

İsrail’deki Hula Gölü, Yunanistan’daki Koronela Gölü, Avrupa ve Asya’nın en büyük sulak alanı olan Mezopotamya sazlıkları, Ürdün’deki Azrak Gölü, bugün yok olan sulak alanlar arasında yer alıyorlar. Afrika’dan kalkıp, değişik ülkelere, Türkiye’ye gelen göçmen kuşların üremeleri, gönül ferahlatan ötüşleri, seyre doyum olmayan uçuş görüntüleri, su kuşlarının gönül dünyamızı rahatlatan, kulaklarımızın pasını silen ötüşleri,giderek nesli tükenen balıkların su içindeki sıçrayışları, avlanmaları, beslenmemize katkıları giderek unutulmaya başlıyor, unutuluyor artık.

İnsanoğlu olarak bayram edelim,muradımıza, muradlarımıza eriyoruz, erdik sayılır!.. Tebrikler,gözünüz aydın,gözümüz aydın!..

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank