Gölgesiz Adam…
Daha önce selamlaşmadığınız hiçliğiniz, umutlarınızın yarım kalmış tamamlanma izi, korkmalarınızın karşılaşmamış düşü gibi yanınızda beliren nefes yorgunluğu...
Sizden bir parçamı, varlığını bazen yitirdiğiniz, boyu size denk gelen, bilemediğiniz var olduğunu gördüğünüz, sizinle yol alan sessiz arkadaş sandığınız sırdaş, dost gölge.
Günaydın dedi bu sabah bana bende sabaha günaydın demeyi isterken, uyandığımda akşamüstü olmuştu.
Yatağın ayakucuma giden bölgesine doğru akşam güneşinin ışığı süzülüyordu, martılar çatı katıma akşam buluşması girişimleriyle huzurlu kanat çırpışına heveslendiriyordu.
Kollarımda ki mahmur uykulu ağırlığı kaldıracak gücü ne için toplayacaktım ki ben.
Bir gün bir adamın gölgesizliğine kızgındı birisi, diğeri yok olmasına, öbürü ise gidişine öfkeliydi.
Gölgesiz adam hiç düşünmeden mi çıkmıştı, plansız düzensiz sahipsiz gibi yolculuğa ne olmuştu? Peki neden gitmişti gölgesi?
Umutlarına el sallamaktaydı sanki gölgesi onu terk ettiğinde, yükseklik korkusuna rağmen, ulaşmayı hayal ettiği noktanın bulunması gereken yerine uzaklaşmıştı artık.
Onun için yapabileceğini düşündüğü çok fazla seçenek kalmamışmıydı yoksa?
Sorular arasında uykuya dalmak istiyordu şafak süzülürken, neden güneş den kaçmaya tedirgin tüm sabahlara küskündü.
Son isteklerin yoluna girerken yapılmayan, işaretlenmeyen kaç seçeneği olduğunun değerlendirmesine bir türlü gidemeyişindendi belki de gölgesini kaybedişi...
Gölgesiz adamın gölgesinin anlamı neydi? Artık etrafında ki her iki göz ve düşünce gölgesiz adamın hayaline anlam vermeye çalışıyordu.
O gerçeklikle savaşırken yalancı kahramanlar yaratan birimiydi bir kaçak mı? Ya da umursamaz bir hilekârın dostumu olmuştu da gölgesini kaçırmayı başarmıştı.
Belki hepsi belki de hiçbiriydi bilmediklerimiz.
Gölgesiz adamın yitirdiği sadece gölgesimiydi, yoksa bir türlü konuşamadığı sadece anlattığı ve onu anladığını sandığı gerçekliğin günün bazı saatlerinde yanında belirmesine olan inancına duyduğu güvenmiydi?
Dinlemek, belki de gölgesiz adamın gölgesinin gidişine sebepti. Dinlemekti anlamaya çalışmaktı en son ne zaman yürekten bütünlüğüyle dinlemişti yakınında ki solmaya yakın birini?
Sorgulamaları belki bir ömür boyu sürecek olsa da gölge bir bedenden neden vazgeçer ki?
Özgürlük söylenmemiş sözlerin içinde birikenlerden oluşan bir dağ olsaydı eğer gölgelerin söyleyecek sözlerinin gerçekten var olduğunu düşünecek kadar özgür olmayı seçerdik belki de...
Gölgelerinize söz hakkı verin gölgeniz kim mi diyorsunuz hala? Garip değil mi?
Anlaşılmaz olan aslında göz önünde yaşantınız da ki değer verdiklerinizin size yansımasıdır, gölgeniz ve biriken bulutunuzu düşünün ben söyleyemem.
Çoğalmış yürüyüşlerinizde yalnız kalmazsınız hiç. Gölge bulduğunuzda inanın zor değil.
Kızgın mı gölgesiz adam belki de, neden dersiniz? O da muazzam denizin derinine yosunlu sahiline çakıl taşımı olmuş dersiniz?
İçindeki sevdayı dile getirip elindekileri mi kaybetmekten dertli.
Tanışmadığınız bir kemancı gibi sokak lambası altında yorgun. Yaşadıklarının gece ışığında kemanın tellerinde yürüyüşünü dağıtmakta olabilir, henüz tanışmadıysanız eğer bulmaya yüreklenin.
Nasıl bir çelişkidir bu bilinmeyene uzanan her şey kendine geriye dönerken. Sadece gölgenin kısa süreliğine yanınızda olmasını düşündünüz mü hiç?
Gölge uzun süre kalmaz tıpkı sizin yaşamınız boyunca dost diyebildiğiniz insanlar gibidir.
Uzun süre sizinle olmazlar, çünkü doğrulara sizin için gerekli olan gerçeklerinize ikna etmeye niyetli dostlarınıza sarılırsınız tıpkı gölgeniz gibi. Kısa süreliğine olsa fakat asla uzun süre kalmaz sizinle bir ömür yaşamazlar. Onlarda gölgeniz gibi... Oyüzden dost bildiğiniz gölgenize düşlerinize sahip çıkın gölgeniz sizi bırakıp gitmeden...