Globalizm ve “VAH BİZE!”
Hadi soru yağmuruna başlayalım..
Soru yağmuru deyince, hayda!. herkes fareler gibi deliklerine kaçıyor.. Şunun şurasında her birinize üç küresel sorumuz olacak..
Nasıl olsa saldıran da belli, gireceğin delik de.. Eee.. öyleyse telaşınız niye?.
Daha biz nedir küreselleşme demeden, adam:
-Küreselleşmeye karşıyım kardeşim.. Çok karşıyım..
-Ne kadar?.
- Naha şu kadar..
-Aovvv.. Bu kadar karşı olmak çok fazla.. O zaman bir çare üret!.
-Ne çare üreteceğim be, karşıyım işte.. Sapına kadar karşıyım.. Karşıyım, karşıyım, karşıyım..
Evet sapına kadar karşıyım.. Çare bu işte!.
-Karşısın da kardeşim, sapına kadar da, peki, sapı ne kadar?
Evet bir kısım aydının ve öncü kuvvetin küreselleşmeye karşı ürettiği çözüm sadece bu kadar.
Ne büyük ve kapsamlı çözüm değil mi?.
Karşı olmak..
Yine sorduk.. Bakın aldığımız cevaba..
-Küreselleşmek mi dediniz? Elhamdülillah.. şükürler olsun ki küreselci değilim.. Allah küreselciliğin belasını versin.. Verir inşallah.. Verir, verir, verecek de..
-Tabii, senin o oryantal tavrın Tanrı’yı cezb eder de verir hee.. bekleee..
Bir cenah aynen böyle söyleyerek, küreselliğe çözüm noktasında müthiş imzalar atıyor..
Vallahi çok şaşırtıcı imzalar değil mi?.
Küreselciler de bu çözüm karşısında bizi sömürmeden tası tarağı toplayıp gidiyor.. Hoppala..
-Şunu söyleme be kardeşim.. Bu kelimeyi kulağım duymak, gözüm görmek istemiyor. Çıldırıyorum ona.. Ne milliyeti belli, ne cibilliyeti!. Karşıyım ona kesip biçmek istiyorum onu, vurup asmak istiyorum..
-Eeee.. peki çözümün ne?.
-Çözüm mü?. Sen benimle dalga mı geçiyorsun, çözümü dedik ya be!. Milliyetsiz, cibilliyetsiz birşey, kesip yok edeceksin onu, o kadar.. çözümü bu!.. İşte o kadar, var mı ötesi?.
Yola çıktık bir kere eli ayağı düzgün birini arıyoruz tabii:
-Peki sen buna ne diyorsun?.
-Eeee.. Efendim çağımız imaj çağı, Vitrin çağı, albeni çağı, al beni ye, parçala, yut.. ha.. ha.. ha!.. Biraz da okşa.. ha.. ha!.
-Okşa okşa da, ya krem biterse!.
-Bir umut sende, hadi sen söyle, dünya görmüş insana benziyorsun..
(Diğerleri hep bir ağızdan: biz dünya görmedik mi? Yuuuuu!..)
-Caanım efendim, arkadaşımız noksan söyledi, ben tamamlayayım.. Çağımız birlik çağı, teknoloji çağı, artık gökdelenler gibi dünya üst üste kurulmuş durumda, bir araya gelmek lazım, kimseyi öteleştirmemek lazım.. Yanlış anlaşılmaktan korkarım ama, bu kelime Batı menşeli, Avrupa’dan çıktı yani.. Ona göre düşünmek lazım. Onlara ters düşmemek lazım.. Medeni olmak lazım, yani!. Velhasıl bu konuda çok konuşulacak şey var canım.. çoookk.. Bu kadar vaktinizin olduğunu sanmıyorum.. Değil mi ki, lafın tamamını deliye derler, ha.. ha.. ha!..
(Bu kez oradakiler bana değil de ona: Yuuu. Satılmış.. sen pezosun yuuuu..)
-Ya sen ne dersin delikanlı?.
-Küreselcilik ha!.. Çılgın sömürü.. O onların o nemrut batılıların olsun alıp başlarına çalsınlar.. Hey metallimizle, rakk’ımızla, repimizle biz bize yeteriz.. heyt be..
Biz bize yeteriz de, biz kimiz, ne kadarız, sınırlarımız çizilmiş mi, adımız konmuş mu, gücümüz belirlenmiş mi, Kimliğimiz belirlenmiş mi, şahsiyetimiz oturmuş mu? Neyiz, kimiz, nerdeyiz?.. Of, of..
-Allah, Allah, sen de ne çok inceliyorsun be!. Bu kadar kırk ölçüp bir biçmeye ne gerek var?. Atalarımız gibi vur kılıcı al dünyayı olsun bitsin..
-Hangi kılıcı hangi atom bombasına vuralım ha, hadi söyle vuralım.. Sen söyle atom bombasını biz de çalalım ona kılıcımızı..
İşte bu yaptığımız röportajın sonucu:
Sapına kadar karşıyım kardeşim..
Allah küreselciliğin belasını versin..
Bu kelimeyi duyunca çıldırıyorum..
Küreselcilik mi, cibilliyetsiz biri, kesip asmalı..
İmaj çağı kardeşim okşayıp koynuna almalı..
Batılı olmalı ve kurtulmalı..
Onların olsun alıp başlarına çalsınlar rep bize yeter..
Evet, tüm çözümler bunlar.. Her biri de ne kadar mucizevi çözümler değil mi?.
Alıp başlarına çalsınlar..
Ya demek öyle.. Niçin kendi başlarına çalsınlar ki.. Bizim başımıza çalarlarsa.. Çalıyorlar zaten.. Her türlü çalıyorlar.. Malı götürüyorlar.. Biz de bir bataklıkta debelenip duruyoruz.. Bataklıkta ayaklarımızı can havli ile çapalattığımız için çok yol aldığımızı sanıyoruz.. Ancak patinajdan başka bir şey yapamıyoruz.. Bir arpa boyu yol..
Sorduğumuzda vakti kalmamış oluyor kişi oğlunun..
Elin oğlu sizi almış kucağına.. okşayarak, mıncıklayarak, ovalayıp duruyor, siz hala vaktim yok diyorsunuz.. Vav!.. ne müthiş meşgale, ne muhteşem akıl değil mi?.
Seçilmiş, atanmış, etkili, yetkili, aydın maydın hepimiz (şu şerefli insanlık tarihimiz içinde neden be..) öyle rehavet ve menfaat içindeyiz ki, bırakın yarınları kurtarmayı, ve hatta günü kurtarmaya çalışmayı, kendimizi dahi kurtaramayacak durumdayız..
Şu ot içmiş de havada uçuyor tavırları geçip gerçeğe dönme vaktimiz çoktan gelmedi mi?. Yoksa globalizm bizi kıskıvrak kucağına almış ve sarmalamış olarak iliklerimize kadar sömürürken çok mu zevk alıyoruz.. Öyle görünüyor ki bu sefer kıçı kolay, kolay kurtaramayacağız..
Bizden söylemesi..
Çok uğraşacağız tabii.. Onlar okşayıp uyutacak, biz de dürtüp uyandırmaya çalışacağız..
Bıkmak, yorulmak ve pes etmek yok..
Çağımızda sömürü almış başını gidiyor.. projesiz tepki sadece cahillerin işi.. malesef toplum olarak bu işi hala idrak edemedik.. Doğru söylüyorsunuz.. tebrikler..
Ressam Ahmet Osman Öztürk
Aralık 29th, 2010 at 23:11