Gıybetin Temel Sebepleri
Gıybet, Hucurat Suresi 12. ayetinde açıkça ifade edildiği gibi müminlere yasaklanan bir amel. `Birbirinizin gıybetini etmeyin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Bundan tiksindiniz değil mi? O halde Allah`tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.`
Ayet açık açık beyan ediyor. Bunun üzerine konuşmanın veya ayeti oraya buraya çekerek kendimize uydurmanın bir mahiyeti yok. Öncelikle söylenmesi değil sorulması gereken sorular var. İnsanlar dedi - koduyu neden yaparlar?
İnsanlardaki benlik psikolojisi, herkesten üstün olmak gibi kaygılar içerir. Bir evi sizden daha iyi temizleyen yoktur. Bir çocuğa sizden daha iyi bakan yoktur. Yemeği sizden daha güzel yapan yoktur. Sizden daha iyi konuşan da yoktur. Çocuğunu sizden daha iyi yetiştiren de yoktur.
İşte bu örümcek ağı tutmuş düşünceler beyninizi de esir almıştır. Kendinizi diğer insanlara önemli ve üstün göstermek için kurguladığınız senaryo misali.. İşte bu beğenilmek tutkunuz, sizi tutuklar. Çevrenizde görmüş olduğunuz en ufak bir hata, sizin mükemmel (!) olan eylemlerinize zıt olduğu için yadırgamaya başlarsınız. Daha sonra da bu eylemi herhangi bir arkadaşınıza, yakınınıza, dostunuza, kötüleyerek, kışkırtarak, anlatırsınız.
Ben anlamadım, bu insan çocuğuna hiç terbiye vermez mi?(!)
Bu kadın yemek yapmasını hiç bilmiyor, ben bu yemeği öyle güzel yapıyorum ki…(!)
Baksana şu adamın altındaki arabaya, ama ben biliyorum o adam haram yiyor, yoksa nerden sahip olacak bu arabaya(!)
Bu adam hayatta bu eve sahip olamazdı, millet yardım etti.(!)
Benim genellikle şahit olduğum meseleleri örneklendirdim. Herhangi bir özelliği güzel olsa da veya bunu alnının teriyle de almış olsa kimse inanmaz. O gün denk gelmiştir, kadın yemeğin tuzunu fazla kaçırmıştır. Çocuğu o gün aksidir…
‘Size bir iyilik dokunsa, bu onları tasalandırır, size bir kötülük dokunsa, ondan ötürü sevinirler.’ (Al-i İmran, 120)
Burada duygu karışıklıkları söz konusu. Hased var, kibir var. “Hased ettiği zaman hasetçinin şerrinden Rabbime sığınırım” (Felak 5)
Yine yapmış olduğum bir tespit neticesinde insanlar dedi – koduyu kendi benliklerini ön plana çıkarmak ve dinleyeni yanıltmak için yapıyorlar. Çok ilginç ama kendisine güvendiğini sandığınız kişi kendisine hiç inanmamış, güvenmemiş bir kişiliktir. Böyle yaparak kendisini teselli eder. Kendisine güvenen ve sınırlarını bilen insan dedikodu yapmaya meyilli değildir. Bunu basitlik olarak görür, dedikoduyu yapanlardan da uzak durur. Çünkü kendisine faydası olacak bir söz bulamaz.
Öncelikle kendisini düzeltmekle meşguldür. Kendi ayıplarını görür. Fakat böyle bir düşünceye sahip olmak bilgelik gerektirir. Zaten en yaygın dedikodu akrabalar arasında gerçekleşir. Bu insanlar vehimlidir. Ansızın bir iftiraya uğrayabilirsiniz. Her şeyinizle ilgilenirler. Nereye gittiğinizi habire sorarlar. Ne aldığınızı. Nereye ne götürdüğünüzü. Kimlerle konuştuğunuzu. İğnenizden ipliğinize kadar her şeyinizi araştırırlar. Evinizin ışığı yanmıyorsa siz gelene kadar uyumazlar. Sonra üç beş kişiyle arkanızdan konuşurken istemeden şahit olursunuz.
Dün gece eve geç geldiler, geldikleri zaman da ellerinde çiçek vardı, oğlunu mu evlendiriyor, haberiniz var mı? (merak)
Diğeri söze karışır.
-Hıııı oğlunu evlendirecek paralara mı var? ( küçümseme)
Diğeri;
Zaten o çocuğa kimse kız vermez…(aşağılama)
“Ben olsam ben de vermem, geçen gördüm yanında biri vardı.” (aşağılama, iftira)
Hz. Muhammed (s.a.v) buyuruyor ki: “Kimin yanında bir müslümanın aleyhinde konuşma zilletine düşülürde gücü yettiği halde o mümine yardımcı olmaz, onu zilletten kurtarmazsa, Allah da kıyamette onu bütün yaratıkların huzurun da zelil eder.”
İşte can alıcı bir hadis-i şerif daha:
Hz Muhammed (s.a.v) buyuruyor ki: “Ey dili ile iman eden, fakat kalbi ile inanmayanlar, Müslümanların gizli hallerini araştıran kimsenin kusurlarını da Allah araştırır. Allah gizli hallerini araştırdığı kimseyi evin de bile olsa rezil eder.
Müm’in şuurludur. Allah’ın Settar ismiyle hareket eder. Yakınında bir kötülük olduysa onu ifşa etmez. Arkadaşının, kardeşinin veya komşusunun elindeki nimetler için sevinir. Kendisini ön plana çıkarmaz. Kendi menfaatleri için başkalarına iftira atıp, aşağılamaz, küçük görmez.