Girmedinki Çıkasın
Sivas'ın büyük eserler bırakan eski valilerinden meşhur Reşit Akif Paşa Sivas'tan ayrılırken bütün halk ve memurlar geçirmek için arabasının etrafına toplanmışlar.Bu münasebetle Paşanın çok sevdiği Niyazi dede de orada bulunuyormuş. Paşa herkesle vedalaştıktan sonra, Dedeye : -Dedem gönülden çıkarma, demiş. -Dede derhal: Paşa girmedin ki, çıkasın hazır cevaplılığında bulunmuş. Zeki vali derhal, cebinden bir sarı lira çıkararak dedenin avucuna sıkıştırmış. Bundan çok memnun kalan dede : -"Hah, işte şimdi girdin, bir daha çıkmazsın" demiş.
ŞİMDİLİK KAPALI
Yine bir gün Niyazi Dede çarşıdan gelirken vali paşayla karşılaşmış. “Dedem nereden böyle, çarşıdan mı? Demiş. Dede de gayet tabii bir ifadeyle: "çarşılar kapalı" cevabını vermiş. Paşa derhal şaşırmış, “neden, niçin çarşılar açık değil" deyince, Dede: Evet kapalı, param olsa açık olurdu, bana şimdilik kapalı demiş.
HUZURU VİLAYET PENAHİYE Vaktiyle bir memur, her nasılsa işinden çıkarılıyor. Zavallı bir müddet işsiz, güçsüz perişan dolaşıyor.
Nihayet bu hal canına tak deyip, vali paşaya çıkmağa karar veriyor. Fakat bir türlü bir istida pulu temin edemiyor.
Düşünüyor, taşınıyor. Maruzatını şifahen söylemekten başka çare bulamıyor. Söyleyeceklerini bir istida şeklinde sıraladıktan sonra, iyice ezberliyor. Doğru vali paşanın huzuruna çıkarak “huzuru vilayet penahiye” başlığıyla “maruzatımdır" deyip söze giriyor.
Vali hayretle bu adamın söylediklerini dinledikten sonra, bu ne hal der gibi bir durum alıyor.
Bunu gören memur, “efendim param yoktur. Pul, kağıt alamadım. Onun için maruzatımı şifahen arza mecbur oldum” deyince vali, “dön arkanı” deyip ve adamın arkasına “defterdarlığa” havalesini yapıp imzasını atıyor.
Haydi git istidayı ona da oku, sana bir iş versin diyor. Defterdar da, hoş meşrep bir adammış. Bu havaleye göre, derhal tayiniyle emirlerin yerine getirildiğini yine adamın arkasına yazmak suretiyle valiye bildiriyor.
MÜLAZIM GELDİ
Sivas'ın meşhur şairlerinden Külhaşzâde Rahmi, Reşit Akif Paşa ayrıldıktan sonra, yerine gelen valiyi görerek şu meşhur beytini söylüyor: Halef olmakla Reşit Akif'e Hâzım geldi, Bir müşirin yerine sanki mülâzım geldi.
NEMİ DERİM
İhtiyar profesöre bir gün arkadaşları takılır. Talebeleriniz sizi geçmeye muvaffak oldular. Doğrusu sizi gölgede bıraktılar. Ne derseniz bu işe üstat.
Profesör, ciddi bir tavırla onlara şu cevabı verdi. -Nemi derim?... Benim onların ki gibi bir hocam yoktu ki.