Gineslik Rütüel!
ÇOĞUMUZ ÇOCUK DEYİP GEÇSE DE;
Dün Akşam Cebel-i Bereketteki Yürüyüşümü 3 yaşındaki Torunum EZGİ ile birlikte yaptık! İlk defa MEZARLIK gördü ve dedi ki -Dede Çocuklar evcilik oynamışlar bizde oynayalım mı? EZGİ'nin bu teklifinden sonra bu yazımı paylaşmak istedim...
Buyurun okuyalım...
ELHAMDÜLİLLAH GİNESLİK RİTÜELİMİZ!
“Biz ona şiir öğretmedik! Şiir ona yakışmaz da, bu sadece titreyip kendine gelme mesajı ve açıklanmış bir Kur’an’dır. Yaşamakta olanları yani diri olanları uyarsın ve küfredenlere de o söz hak olsun diye indirilmiştir.” (Kur’an-ı Kerim Yasin Suresi 69-70)
Değerli Okur!
Korku duygusu bütün duygularımızın anasıdır. Biz insan soyu her şeyle aslında bir iyice yüzleşmek zorundayız. İnsan, bilmediği şeyden elbette korkar.
Mesela, bazılarımız ölümden çok korkuyor. Neredeyse ödü patlayacak. Bu son derece normal, ancak doğruları bilirsek korkmayız.
İnsan, ölü(m)den korkar mı?...
Korkmamalı..
Ölü ne? Canlının zıddı!
Canlı: yer, içer, yürür, döver, öfkelenir, öldürür vs.
Ölü: Yemez, görmez, duymaz, hissetmez!
Allah (cc) Kur’an-ı Kerimde, “Ölülere duyuramazsınız” der.
Duymaz der. Ta ki.. Sura üflendiği zaman uyanıp duyarlar. Der.
Ama bir de halkımıza, halklara bakalım. Ölüyle bir arada yatamaz.. Morga tek başına giremez. Mezarlıkta uyuyamaz; ancak ölüye çiçek götürür. Bu kafaya göre, “madem ölü, çiçeği görüyor, kokluyor o zaman bir de çorba, tescilli Adana Kebabı ısmarla bari(!)
Yazımın başına koyduğum, Kur’an'ı Kerim’in dirileri uyarmak için indirilmiş olduğunu bildiren Yasin Suresindeki ayetin özellikle ölülere okunan bir sure olarak tanınması gariptir.
Emevinin uydurma rivayetleriyle avunan bazı aklı kıt müslümancıklar! Allah’ın (cc) inadına yapar gibi; DİRİLER yerine bu ayetleri maalesef işitmeyen ölülere okumaktadırlar.
Anlamadıkları ve inanmadıkları bir kitabı işitmeyen ölülere okuyanlar dünyanın en anlamsız işini yaptıkları gibi bundan para bile kazanabilmektedirler!
Bu, Guinness rekorlar kitabına "dünyanın en garip işleri" arasında listeye girmelidir diye düşünüyorum. İlle de ölçüdür diyorum!
ÖLÇÜ!
Önemli olan ne? Ölçü! Her şeyde ölçü. Bir bilge “ Bir yerde hem yangın hem de ölçüsüzlük varsa önce ölçüsüzlüğü giderin sonra yangını söndürürsünüz” der.
Her şey de ölçü, merakta, sahip olmada, hırsta, öfkede ve SEVGİ’de.. her şeyde.. Tabii ki SEVGİ’de de.. Ölçülü..Ve bilerek seveceğiz. Yani bize tanınan doğal sınırlarımız çerçevesinde seveceğiz.
Kendimizi, ailemizi, sevgilimizi, doğayı, evreni her şeyi ölçülü seveceğiz.
KISSADAN HİSSE!
Mevlana’nın meşhur ayı hikayesini bilirsiniz. “Mevsim yaz. Sıcak. Ayı orada, çalının yanında uyukluyor. Yılan geliyor. Sokmak üzre. Yoldan geçen biri bu durumu fark ediyor. Yerden taş alıp yılanı vuruyor. Ayı görüyor. Çok duygulanıyor.
Dayanamayıp kalkıyor.
Adamın ardına düşüyor.
Neden sonra, adam yoruluyor.
Bir ağacın gölgesine uzanıyor.
Uyuyan adamın yüzüne bir sinek gelip konuyor. Ayı ön ayağıyla kişiliyor. Sinek uçup tekrar geliyor. Ayı bu durum birkaç tekrar edince öfkeleniyor. Yerden bir taş alıp adamın yüzündeki sineğe bütün gücüyle vuruyor. Sinek uçuyor. Adamın kafası pestil oluyor. Ayı çok üzülüyor…” Ama heyhat! Burada sevgi var. İyi niyet var. Öfke var. Ama hepsi de ölçüsüz
SONUÇ!
Kimse kimsenin günahını yüklenmez. Günahla yüklenmiş birisi yükünü taşımak üzere akrabalarını bile çağırsa onun yükünden hiç bir şey taşınmaz. Sen yalnızca, kendi başlarına iken Rab'lerini sayan ve namazla arınan kişileri uyarabilirsin. Kim kendisini arındırırsa kendisi yararına arınmıştır.
Dönüş Allah'adır.
Kör ile gören bir olmaz.
Ne karanlıklar ile aydınlık,
Ne gölge ile sıcaklık.
Nede ölüler ile diriler bir olmaz. Allah, kim, kimi dilerse ona işittirir. Sen mezarlarda bulunanlara işittiremezsin.
Sen ancak bir uyarıcısın. (Fatır Suresi: 35/18, 19,20,21,22,23. Ayetler)
Anlayıp öğüt alanlara ne mutlu!..
TARİHE NOT DÜŞMEK İÇİN BEN TORUNUMU ÖNEMSİYORUM!
ADANA MEDYA GAZETESİ