Gıda Krizi Tehlikesi
Son yıllarda iklim değişikliğinin neden olduğu olumsuz hava koşulları, başta Avrupa olmak üzere tüm dünyayı etkisi altına alan küresel ekonomik kriz ve milyonlarca insanı gıda yardımına muhtaç bırakan doğal afetler, gelecekte dünyayı kaosa sürükleyebilecek gıda krizinin sinyallerini veriyor.
Artan gıda fiyatlarına yönelik ilk ciddi uyarıyı, Nisan 2008'de Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban ki Mun yaptı. Mun, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu ile yaptığı görüşmede, dünyanın yaklaşan gıda krizinin eşiğinde olduğunu ve bu soruna yönelik uzun dönemde önlemler alınması gerektiğini belirtmişti.
Bu açıklamanın geldiği günlerde, Yemen, Meksika, Filipinler, Mısır ve Haiti'de yükselmeye başlayan gıda fiyatlarını protesto etmek isteyen insanlar sokaklara dökülmüştü bile.
Dünya Bankası'nın o dönemde yayımlanan, Rising Food Prices raporuna göre, Şubat 2008'e kadar son 36 aylık dönemde, küresel alanda gıda fiyatları yüzde 83 artış gösterdi.
Raporda, iklim koşullarının ardından gıda fiyatlarının artmasına neden olan en büyük ikinci neden olarak biyo-enerji üretimi gösterildi. Girdi olarak tahıl, soya, mısır, şeker kamışı ve palmiye yağı gibi ürünler kullanan biyo-enerji endüstrisi, bu ürünlerin talebini artırarak fiyatlarını yukarı çekiyor.
Tarım ürünlerinin artarak biyo-enerji üretiminde kullanılmaya başladığı yıl, gıda fiyatlarına yönelik birbiri ardına uyarılar gelmeye başladı. BM Gıda ve Tarım Örgütü ve Dünya Gıda Programı, küresel alanda artan gıda ve biyo-enerji talebinin fiyatları son 20 yılın en yüksek seviyesine çektiğini açıkladı.
Önüne geçilemeyen gıda talebi ve artan fiyatlar, sonunda gıda yardım programlarının öncüsü ABD'yi de sarsmaya başladı. 2009 yılı, yaşanan kötü hava koşulları ve ekonomik kriz nedeniyle ABD'nin tarım sektörüne ağır bir darbe vururken, analistler 2010'da gıda krizinin giderek yaklaştığı uyarısında bulundu.
Food Research and Action Center (FRAC) tarafından hazırlanan ve ABD'deki geçim sıkıntısını gözler önüne seren rapor, bu uyarının öncesinde ABD'nin görünmeyen yüzünü ortaya koydu. Veriler, 2009 yılında her beş ABD'liden biri açlık sıkıntısı çektiğini gösterdi.
Raporda, "Son 12 ay içinde gıda almakta sıkıntı çektiniz mi" sorusundan yola çıkılarak, 2009 sonunda ulusal çaptaki gıda sıkıntısını yüzde 18.5 olduğu tespiti yapıldı. 2010 yılında, her sekiz ABD'liden biri yemek kuponlarıyla karnını doyurdu.
Araştırma, ABD Temsilciler Meclisi'nin 436 üyesinin temsil ettiği bölgelerden 311'inde, gıda sıkıntısı çekenlerin oranı yüzde 15, 139 bölgede ise bu oranın yüzde 20'yi geçtiğini gösterdi.
ABD'de temel gıda yardımına ihtiyaç duyan insan sayısı artıyor. Fast food zincirleriyle artan düzensiz ve sağlıksız beslenme, ülkede bir başka önüne geçilemeyen sorunun kaynağı.
Her üç insandan ikisinin aşırı kilo sorunu yaşadığı ABD'de, Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi'nin (DCD) rakamları, ülkede son 20 yıl içinde obez insan sayısı yüzde 60 arttığını, son 30 yıl içinde obez çocuk sayısının ise üç katına çıktığını ortaya koydu.
Pew Araştırma şirketinin, 2006 yılında düzenlediği ankette ise ABD'li çocukların McDonalds'ın sembolü Ronald McDonald'ı, Noel Baba'dan daha iyi bildikleri belirtildi.
Amerikan Pediyatri Merkezi'nin hastanelerin neredeyse yüzde 30'unda fast food restoranlarının bulunduğunu açıklaması, fast food lobisinin geldiği vahim noktayı gösteriyor.
Birleşik Sağlık Kurumu ve Amerikan Kamu Sağlığı Derneği'nin tahminine göre, mevcut tablo aynen devam ederse, 2018 yılında ABD'yi oluşturan 50 eyaletten 49'unda nüfusun en az yüzde 30'u obez olacak.
Türkiye'de durum nasıl? Türkiye iç sorunlarını bırakmış komşu kardeşlerinin rejimlerini değiştirmekle meşgul.
Günün Sözü: Sağlıklı toplum, sağlıklı beslenen insanlardan oluşur.