content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

18 Ağu

Gezi izlenimleri (VI) Kars (2)

Kars'a hayranlığım bir kez daha artarken, Karsla ilgili siyaset yapan, hamaseti kimseye bırakmayan; işadamı, siyasetçi, dernekçi olanlara da içimden 'siz ne yaparsınız' demekten başka bir şey diyemiyorum.İstanbul'da yüzlerce Kars, Ardahan, Iğdır derneği var. Kimilerine göre İstanbul'da abartılmış olsa da 1 milyon Karslı var. Böyle bir nüfus gerçekse Kars'ın ihya olması gerekir.

Kars'ı eski kent merkezini gezerken, aynı zamanda Anadolu'da gezdiğimiz kentlerin dokusunun nasıl bozulduğunu, her kentin renginin ortadan kalktığını ve birbirine benzemesinin, topraklarımızda medeniyetler bırakmış atalarımıza ve aynı zamanda geleceğimize bir ihanet olduğunu düşünüyorum.

Anadolu, tarihi dokusunu korumuş olsa, tarihimize sahip çıkılmış olsa, devlet geçmiş mirasın korunmasında önemli adımlar atmış olsa bugün Türkiye bir açık hava müzesi haline dönüşürdü. Ve inanın yılda ülkemize 30-40 milyon turist gelirdi. Yoksulluk ise bu topraklarda tarih olurdu.

Ot biçmenin dışında ne yaparlar?

Kars merkezden yola çıkıyoruz. Anı Harabeleri'ne doğru. Anı Harabeleri'ne yaklaştığımızda Esenkent ile karşılaşıyoruz. Dr. Çapan, Esenkent'in ismini buradan almış herhalde diyorum. Telefon açıyorum ve soruyorum kendisine. Diyor ki, "hayır onlar ismini Esenyurt Esenkent'ten aldılar." Anı Harabeleri'ne giden yol Kars'ın yollarından daha iyi.

Bu arada dikkatimizi bir şey çekiyor. Iğdır, Kars ve Ardahan'da... Köylüler ot kesiyor. Tarlalarla kendiliğinden yetişen otun dışında başka bir ürün ekilmiyor. Tamam hayvancılık yaygın. Ancak bunun için arpa, buğday, mısır, ayçiceği ekilebilir Doğu Anadolu'nun en verimli topraklarında. Yıllardır, herhangi bir ürün ekilmediği içinde organik tarım için uygun topraklarda Karslılar ot kesmenin dışında bir iş yapmıyorlar. Düşünün, arpanın, buğdayın, mısırın sapından hayvanlar beslenebilir, aynı zamanda gelir elde edebilirler. 12 ay toprakla ilgilenme 12 ay boyunca yat. Otların kesilme vaktinde 10-15 gün içinde otları kes, stokla kış gelince hayvanları besle. Ondan sonra 'çalışkan halkımız' diye övün. Hadi canım sende. Yılın 12 ayı yatan, boş tarlalarında hiçbirşey yetiştirmeyen sonra yoksulluktan dem vuran halkımız. Kentlerde bu yakınmayı da temel söyleme dönüştüren Karslılar.
 
M.Ö 300 yıl önceki
medeniyetin çocukları

Neyse Kars merkezden sonra yaklaşık 50 km. sonra Anı Harabeleri'ne varıyoruz. Kendimi önce Aspendos'un önünde gibi hissediyorum.

"Ocaklı Köyü yakının da,Türkiye-Ermenistan sınırına yakın Arpaçay nehri kenarında konumlanan kentin kuruluşu M.Ö. 350-300 yıllarına dayanıyor. Ani, Hristiyan Ermeni inanışınca kutsal sayılıyor. Şehirde, Selçuklu eserleri ile kiliseler yan yana hatta iç içe duruyor. Adını İran, Eti ve Roma tanrılarından aldığı söyleniyor. Milattan önce bir kale kenti olarak kurulan Ani, 10. yüzyılda Bagratoğulları sülalesinden Ermeni hükümdarlara başkentlik yapmış. Kendisini zapteden kavimler tarafından defalarca yenilenmiş ve askeri amaçla kullanılmış olan kent, 1064 yılına kadar Bizans'ın yönetiminde kalmış ve bu tarihte Selçuklular'ın eline geçmiş. Konumu açısından İpek Yolu geçişinde olması ticari ve askeri bakımdan önemini bir kat daha artırmış.

Şehir defalarca görmüş olduğu saldırılar ve depremlerden dolayı harabe haline gelmiş. Kentin merkezindeki Ani Katedrali en büyük eserlerden birisi. 1001 yılında Yunan haçı planında yapılmış olaan katedral 1064'de Alparslan tarafından camiye çevrilmiş.
Doğu yönünde Arpaçay'a inen kayalıkların eteğinde Prens Dikran Honents'in yaptırdığı Surp Kirkor Kilisesi bulunuyor. İçi fresklerle süslü kilise oldukça iyi durumda. 1036 yılında yapılmış Surp Pirgiç (Halaskar) Kilisesi ise yörede Keçeli Kilise diye de biliniyor. 1038'de yapılan Surp Hovannes (Apostol) Kilisesi'nden günümüze pek bir şey ulaşamamış. Kuzeybatı tarafında aynı adı taşıyan üç kilise bulunuyor. Bunlardan Surp Kirkor Abugamrents Kilisesi 994'de yapılmış ve Aziz Kirkor Lusaroviç'e adanmış. Kentin ortasındaki kervansarayın ise ancak kalıntısı günümüze kadar gelebilmiş."

 

Nehrin öteki yakası Ermenistan mış!

Hayranlıkla geziyoruz harabeleri. Aynı zamanda devletin ilgisizliğini, insanlarımızın geçmişinden nefretini, ulus devlet anlayışının kendisinden önceki medeniyetleri yok sayma zihniyetinin talancı ve yıkıcılığı. Aynur'la konuşmaya başlıyorum. Sitemlerimi anlatıyorum. Binlerce yıl medeniyet kurmuş olan toprakların çocukları bugün ne yaratmışlar? Hiç mi insan geçmişinden ders çıkarmaz? Yaşadığı topraklarda medeniyetler yaratmış olan atalarını hiç mi örnek almaz?

Anı Harabeleri'nden ayrıldıktan sonra, Hakan Kılıç arıyor. "Abi gezdiniz mi Anı Harabelerini?" Gezdiğimizi anlatıyoruz ve Arpaçay Nehri'nin ötesinin Ermenistan olduğunu, sınırın ise nehir olduğunu anlatıyor. Ve biz hayıflanıyoruz. Bizde bizim topraklar zannediyoruz. Aslında Anı Harabeleri bir yarım ada gibi. Arpaçay Nehri etrafında doğal bir savunma merkezi gibi…

Ne olur Turizm Bakanlığı Anı Harabeleri'ne benzer tarihi yerlerde rehberlik hizmeti verse. Kitapçıklar satsalar. Yazık… Anı Harabeleri yalnız başına Kars'ı inanın başka bir kent yapar.

Not: Anı Harabeleri'ni gezerken Gamalı Haçla karşılaşmak bizi oldukça şaşırttı. Bu gerçekten önceden mi vardı, sonradan mı yapıldı bilemiyorum. Bizim dikkatimizi çekti.

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

1 Kere Cevaplanmış to “Gezi izlenimleri (VI) Kars (2)”

  1. 1
    Çapar Kanat Says:

    Yazınızı okudum.
    Bilgilendirmeniz için teşekkür ederiz.
    Çapar Kanat
    Çiftçi- Çiğ Süt üreticisi



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank