Geride Bıraktığımız Değerler
Seher vakti ıssız yolların kıvrımına uzanırdık. Hayalimizi umudumuzu ve sevinçlerimizi yaşadığımız yere doğru yol alırdık. Ürkek bakışların ardında gizlenmiş korkularımızla beraber yol alırdık. Yaylalara duyduğumuz özlemlerimizi o sevinç çığlıklarını yaşamak için yaşamaya gidiyorduk. Çadırlar görünüyordu uzanan yolun sonundan, içimizde sevinç çığlıkları kopardı başka alemlerin içinde çığlıklarımızın ardında gizlenmiş umutlar bulurduk.
Yağmur yağmaya başlayınca çadırlara koşuyorduk yarı çıplak bedenimizle üşürdük ürkek bakışlarımızın ardındaki mutluluk ısıtıyordu bedenimizi yağan yağmur taneleri kadar masum duygularımız ağır basardı ve geleceğin hayalini kurardık.
Gece olunca büyük bir ateş yakardık durmadan isleşmiş demliğimizi koyardık ateşin kucağına ve kaynamasını beklerdik bir hevesle kaynamasını beklerken, diğer heves içimizi kaplardı. Hikayelerin anlatılmasını beklerdik ve yaşlılarımız başlardı anlatmaya, onları can kulağı ile dinlerdik ve hayaller kurardık. Bizler de bu hikayeleri anlatacak mıydık çocuklarımıza ve gece biterdi sevinçlerimiz orda gizlenirdi. Dağın zirvelerine tırmanırdık. Köyün uzaklarda yanan ışıkların parıltısını avuçlardık. Bir özlem daha yaşardık minik yüreklerimizin uğruna titrediği özlem. Bir göç başlardı bizde köyümüzün topraktan evlerini sade ve bozulmamış değerlerini görme umudu heyecanlandırıyordu bizleri.
Ve büyüdük ve kendi kabuğumuza çekildik anlam vermedik kendimize hep bir arayış içerisinde olduk. Bizdeki var olan değerleri arkamıza aldık görmemezlikten geldik.
Gelecek için koşuşturup duruyoruz ama farkında olmadan asıl önemli olan değerlerimizi geride bırakıyoruz. Geçmişimizin güzelliğini görmezsek geleceğe ışık tutamayız...
Aramıza hoş geldiniz.
Aralık 31st, 2009 at 01:46aramıza sefa geldiniz Necdet bey kardeşim fikir ve düşünce hayatımza yapacağınız kartkılardan dolayı şimdiden teşekkür eder başarılar dilerim
Aralık 31st, 2009 at 01:57bir an olsun beni geçmişimle yüzleştirdin çok etkilendim duygudan göz yaşlarımı tutamadım seni bu üstün başarından dolayı tebrik ediyom iyiki varsın
Ocak 7th, 2010 at 15:45sayın necdet yentürk düşüncelerinizden ve fikirlerinizden dolayı sizi kutlar başarılarınızın devamını dilerim
Ocak 7th, 2010 at 19:23Oyun ,görünüşte akla uymaz ama çocuk oyunla akıllanır.
Ocak 7th, 2010 at 23:09· Anlayış,edep şehirlilerdedir. Ziyafet,garip konaklamak da köylülerde.
· Resimler ister haberleri olsun,ister olmasın,hepsi de ressamın elindedir,o elden çıkar.
· Alışsan güvercin sallanan kamıştan kaçar mı hiç?O kamıştan göklere uçan yere alışmamış olan güvercin ürker,kaçar.
· Mal, sadakalar vermekle hiç eksilmez. Hayırlarda bulunmak,malı yitmekten korur.
· Çalınmış kumaş,devamlı kalmaz insanda. Hırsızı da darağacına götürür.
· Ağlayışın,feryat edişin bir sesi,sureti vardır. Zararınsa sureti yoktur. Zararda insan elini dişler ama zararın eli yoktur.
· Her korkuda binlerce eminlik vardır,göz karasında onca aydınlık mevcut.
· Verdiğini geri alan kişi, ***** gibi kusmuğunu yemiş olur.
· Şarap kadehtedir ama kadehten meydana gelmemiştir ki. Ağzını,şarabı verene aç.
· Ekme günü gizlemek toprağa tohumu saçmak günüdür. Devşirme günüyse tohumun bittiği gündür,karşılığını bulma günüdür.
· Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.
· Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
· Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?
· Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler
· Çayırlıktan, çimenlikten esip gelen yel, külhandan gelen yelden ayırt edilir.
· Dünya malı, bedene tapanlara helaldir.
· Gerçek kokusuyla, ahmağı kandıran yalan sözün kokusu, miskle sarımsak kokusu gibi, söz söyleyenin soluğundan anlaşılır.
· Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.
· Ahlaksızların bağırışıyla, yürekli yiğitlerin naraları, tilkiyle arslanın sesi gibi meydandadır.
· Kötü nefis, yırtıcı kuştur.
· Hırsın yemdir, cehennemse tuzak.
· Doğan, avdan av getirir, fakat kendi kanadıyla uçar da avlanır. Padişah da bu yüzden onu keklikle, çil kuşuyla besler.
· Dil, tencerenin kapağına benzer. Kıpırdadı da kokusu duyuldu mu ne pişiyor anlarsın.
· Yemekle dolu karın, şeytanın pazarıdır.
· Sözle anlatılan şey, yalan bile olsa, kokusu, gerçek olduğunu da haber verir, yalan olduğunu da.
· Canım bedenimde oldukça, kulum, köleyim, seçilmiş Muhammet'in yolunun toprağıyım. Birisi sözlerimden bundan başka söz naklederse, o kişiden de bezmişim ben, o sözden de.
· Sevgiden, tortulu bulanık sular arı-duru bir hale gelir. Sevgiden, dertler şifa bulur. Sevgiden, ölüler dirilir. Sevgiden, padişahlar kul olur. Bu sevgi de bilgi neticesidir.
· Mumundur karanlık veren sana. Anlatırdım bunu ama, gönlünün beli kırılıverir. Gönül şişesini kırarsan artık, yaşamak fayda vermez.
· Rüşvet alan para pul padişahı değiliz. Paramparça olmuş gönül hırkalarını diker, yamarız biz.
· Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.
· İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir. Görememek ayıbı, göstermemek kusuru, uğursuz nefsin parmağına ait işte.
· İnsan, gözden ibarettir aslında, geri kalan cesettir. Göz ise ancak dostu görene denir.
· A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.
· Bir gömlek derdine düşeceksin ama belki o gömlek kefen olacaktır sana.
· Dün geçti gitti. Dün gibi, dünün sözü de geçti. Bugün yepyeni bir söz söylemek gerek.
· Saman çöpü gibi her yelden titrersin. Dağ bile olsan, bir saman çöpüne değmezsin.
· O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti. Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.
· Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra
· Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.
· Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
· Ağzını kapa ve altın dolu avucunu aç. Ceset cimriliğini bırak da cömertliği seç.
· İnanmışsan, tatlı bir hale gelmişsen, ölüm de inanmıştır, tatlılaşmıştır. Kafirsen, acılaşmışsan, ölüm de kafirleşir, acılaşır sana.
· Doğruluk, Musa'nın asası gibidir. Eğrilik ise sihirbazların sihrine benzer. Doğruluk ortaya çıkınca, bütün eğrilikleri yutar.
· Bir kötülük yaptıktan sonra pişmanlık hissetmek Allah'ın inayet ve muhabbetine mazhar olmanın delilidir.
· Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.
· Üzerinde pek çok meyveler bulunan bir dalı, meyvalar aşağı doğru çeker. Meyvasız bir dalın ucu ise, servi ağacı gibi havada olur.
neco kardeşim her şey günlunce olsun sana seviyorum kendine cici bakmayı unutma...!
hayat bizi yokuşlara sürsede zaman acımasız pençeleriyle üstümüze gelsede hakikatlerin peşinden ayrılmayacağız küçük adımlarla büyük işler başaracağız çünkü biz aydınlıkta ölür karanlıkta doğarız taki kendi güneşimizi bulup doğdurtana kadar... senin rehberliğinde güzel ve aydın düşüncelerinle en güzelini başaracağız iyi ki varsın necdet abim başarılarının devamını dileriz...
Ocak 10th, 2010 at 13:57