Geri Gelmeyecek Günler
Koştum başkaları için yetiştim hem de zamanı çok iyi değerlendim fakat kendime hep geç kaldım hatta yetişemedim çoğu zaman. Eskiden olsaydı tutardım yakasından hayatın sorardım hesabını geçen yılların acımasızlığını. Ama şimdi zaman geçmiş artık tuttuğum her dal elimde kalıyor.
Sıkıldım güçlü görünmekten, yoruldum artık içimde ki ince sızılara katlanmaktan. Başkaları için olmaktan, kendimi unutmaktan.
Ya her şey çok acımasız ya da ben ters taraftan bakıyorum bunlara. Bunca sahte ve yalan yüzler varken dürüst olmanın bedeli ağır ödeniyor. Kaybeden taraf oluyorsun genelde.
Dünya düzeni öyle bir şey ki akıl erdirmek mümkün değil. Hiç hak etmeyenler en derin gönüllerde yer bulurken en iyiler iyi hallerinden dolayı tahliye edilirler.
Dur demek geliyor artık bizi görmezden gelenlere, bizde almalıyız payımıza düşeni. Hep başkalarının rahatı ve mutluluğu için harcadık olan gücümüzü ve sabrımızı yeter artık belli olmalı yerimiz nere ise.
Evet, acıyorum bazen kendime, boşa geçen o güzelim yıllarıma, ben verdikçe hep isteyen sahte dostlarla da ayırıyorum yollarımı artık. Bu da böyle olsun diye sineye çektiğim vefasızlıkları da düşünmüyorum artık. Hani, yorulduğum, yıprandığım ya da unutulduğum ağır gelemdi bana da, yorulduğumda umut olacak, gönlümü tazeleyecek bir yürek bulamadım karşımda. İşte o zaman yıkıldım, tükendim.
Ruhumun ve bedenimin ne derece yorulduğunu ve yıpratıldığını aynaya baktığımda görüyorum. O bakışın ardından gelen değer miydi diyen o derin manalı tebessümü bir türlü içime sığdıramıyorum. Ve anladım ki değmezmiş ama geriye dönüp baktığımda pek çok şey için zaman çoktan geçmiş.
İnsan ihtiyaç duyduğunda yanında bulabilmeli dostlarını, görebilmeli aranılanları, onların dönüp bakamdan geçişine şahit olmamalı, vay be böylemiydi diye içini çekmemeli. Benden olduğu kadar senden de olmalı insan. Şimdi bana ihtiyacın var buradayım diyebilmeli hissettirmeden, yüzüne vurmadan, sen bir geldin ben iki varmalıyım diyebilmeli. Doldurabilmeli içindeki boşluğu, paylaşabilmeli içindeki yalnızlığı. İşte cana can olmak budur, dosta dost olmak budur.
Olmuyor nedense kendi iç dünyamızda beynimize hükmeden emirler mi bizi böyle yapan yoksa içinde olduğumuz şartlar mı ya da çaresizlikler ve umutsuzluklar mı?
Gençliğimde hiç aldırmazdım bunlara, umursamazdım bile. Ama ömrün son baharına yaklaştıkça üzülüyor ve kıymet bilinmemesine acıyor insan.
Geçen günün geri gelmeyeceğini biliyoruz elbet, kaybedilen fırsatların tekrar ele geçmeyeceğini de fakat alçak gönüllü olmanın erdemini yaşamak ta huzur veriyor diyerek sığınıyoruz ucuz ve basit tesellilere. Evet, o günler ve geri gelmeyecek günler. Bu günler içinde yaşanmamış keşkeler ve ukdeler. Şimdi bütün benliğimizi kemiriyor. Geri gelmeyecek bu günler bir anı olarak kazınıyor beynimize. Geri gelmeyeceğini bile bile onlarla avutuyoruz kendimizi.
Hiç birimiz mükemmel değiliz, elbette eksiklerimiz olacak ama vefasızlık ve hayırsızlık birde hak etmediğin yakıştırmalar incitiyor insanı.
Ben kendim olmayı seçtim hep, hiç değer vermedim başkalarının sunduğu parçalara ve umutta bağlamdım asılsız vaatlere, hiç kimseye olmayacak vaatlerde vermedim. Ne isem o olmaya çalıştım sahip olduklarım ne asaletimi ne de özümü bozabildi. İşte herkesi böyle sandım ama olmadığını gördüm üzülerek.
Herkesin dünyası farklı düşüncesi farklı. Olsun, her şeye rağmen hayat devam ediyor deyip geçmesi sanırım en doğrusu olacaktır.
Ama yine öyle sevdalıyım ki insana ve insanlığa bunu haykırıp birilerine duyurmaya da ihtiyacım yok.
İnsanın içinde beslediği temiz duyguları ve kendine has yaşamı pek çok olumsuzlukları silip atabiliyor. Hiç beklemediğin anda karşına çıkan bir dost umut ışığı oluyor daha olumlu ve tazelenmiş duygularla bakabiliyorsun yarınlara. İçinde beslediğin umutların gerçekleşmeyeceğini bilsen bile bir su serpebiliyorsun yüreğine. İçindeki karamsarlık kalkıyor, gönlündeki boşluk sanki doluyor gibi oluyor. Yalnız olmadığını hissediyorsun bir an da olsa. Ne kadar olur, nereye kadar devam eder bilmesen de, bu asil ve temiz duyguları yaşamak rahatlatıyor insanı. Kim ne düşünürse düşünsün mutluluk ve huzur budur işte.