Üzüm ve Hayat
Hep çoktandır sana yazmak istemiştim üzüm.
Bir dost seni hiç sevmediğini söyledi. Hatta ifrit olduğunu söyledi. Üzüldüm doğrusu.
Sen ki tanrıçaların gözdesi ve gururu, büyük bir coğrafyanın geçimi, işçilerin katığı, çorbaların aşı olmuşsun.
Hayat ve Sen oysa ki ne çok yakınsınız birbirinize.
Nasıl ki lahza lahza, kat kat perde perde hayatın kendisi, sen de ondan bir parça ve bir o kadar da onla sarmaş dolaş.
Bakmak, görmek ve yaşamak isteyenler için oluk oluk akar hayatın pınarı. Kim neyi diler veya isterse o oluğa uzanır tası.
* * * * *
Üzüm nev-i şahsına mahsus bir meyve. altı-yedi türden veya türevden içiminin olduğu nadir ürün.
Tazesini sıkarsınız üzüm suyu olarak, bütün olarak pişirirseniz, kompostu olarak, bu suyu kaynatırsınız, pekmez olarak, bu suyu kaynatmadan, posasıyla sıkarsanız şıra olarak, posasıyla sıkıp bekleterek sirke olarak posasıyla sıkıp bekletip fermante ederek, şarap olarak, kurusunu suyla pişirirseniz. hoşaf suyu olarak kullanırsınız.
Kurutması, hoşafı, reçeli vb. ilave yan ürünleri cabası.
* * * * *
İşte üzüm de hayat gibi. Kim neyinden faydalanmak isterse onu alır. Herkes aradığını bulur.
üzüm suyundan kompostusuna, pekmezinden şırasına, sirkesinden şarabına herkes ayrı lezzet alır. Kimi sohbetlerini demlendirir önündeki kadehi izlerken, kimi susuzluğunu giderir, kimi hastalığını iyileştirir, kimi yemeğini lezzetlendirir.
Hayat bir gerçek, üzüm ona sarmaş dolaş sarılmış bir kültürdür. Allah'ın kutsamış olduğu incir ve zeytin kadar olmasa bile bunlara yakın derinliği var hayatımızda.
Üzüm üzüm bakma zeytin gözlüm, üzüm üzüm üzülürüm şen sözlüm.
Vur kadehi masaya ay yüzlüm, olmayan olamayan dostlar adına... (şirince'den)
Sevgili üzüm, seni seviyor ve önemsiyorum. Dostum seni sevmese de ben sana sadık kalacağım. Tıpkı senin asmana veya dalına yapışıp sadık kaldığın gibi.
Öğrencilik dönemlerimde, bir kilo çekirdeksiz beyaz üzüm alıp, bir çarşı ekmeği alıp, ortasından önce kırıp sonra o baldan tatlı üzümle o taze ekmeği yediğim günleri, o mekanları, o arkadaşları, havayı asla ve asla unutmayacağım. Seni sevgi saygı ve vefa ile anıyorum üzüm.
Not:
Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, http://www.bilgievreni.com, http://www.gazetecanik.com, http://www.balikesirbirlik.com http://www.kamudanhaber.com, http://www.haberanaliz.net, http://www.siyasalforum.net, http://www.gunesgazetesi.net, http://www.gercekgazete.web.tr, http://www.ahmetfidan.com ile, Gerçek Gazete, Balıkesir Demokrat, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Manisa da yani üzümün vatanı şehirden biri olarak yazınızı ilgiyle okudum.
Çocukluğum dedemin bağında asmalar arasında koşmakla geçti.
Üzüm asmaları kışın budanır ve ocaklarda yakılır. Kışlık yakacak da düşündürmez bağcıya
Baharda yapraklarından zeytinyağlı yaprak sarması da şahane olur.
Tasavvufi görüşte koruk-üzüm-şarap sembolleri de önemlidir
Mart 7th, 2010 at 14:48Sevgili Ahmet bey,çocukluğumdan kalan bi anımı anlattıktan sonra niye bu üzümü sevmediğimi anlayın.Ben anadolu kızıyım.Eskiden hersey el emegiyle olurdu.Bizim oralarda üzümler toplandıktan sonra adınada şirevet dedikleri tahtadan yapılmış oluklar vardı. Birbirine yakın ve borularla bağlantılıdır.üzümler önce şirevete konulur hortum tutularak yıkanır.Kadın olsun erkek olsun çıplak ayakları ile girer baslarlardı ezmeye.bazılarının tırnakları uzun veya tabanı yarıktı.pekmez,sirke, pestil yada cevizli sucuk da üzüm suyundan yapıldığı için hep o görüntüler gelirdi gözümün önüne.Çocukluk değilmi çok etkilendim.o yıldan beri hiç yemedim. Çocuklarım oldu.üzümü baskalarına aldırır evdekilere yıkattırır,onlarda yerken mutfaktan ayrılırdım hatta evden bile ayrılır komsuya kahve içmeye giderdim.hatta birgün komsum abla evinizde üzümmü yeniliyor dedi çok sasırdım.işte böyle... evin ilk çocuğu olmam nedeniyle o an sevmediğim yiyecekleri hemen kaldırmalarıda ayrı bi seçicilik kazandırdı.sonra çizme giydiler ama benim için iş işten gecmişti.şimdi de sağolsun teknoloji var.sizin bu kadar üzüleceğinizi bilmiyordum.sevgiyle...
Mart 15th, 2010 at 05:24