(Gençler) Daha Ne Atsalardı?
Geçen haftanın en önde gelen haberlerinden bir tanesi de şüphesiz gençlerin Meclis Anayasa Komisyonu başkanı Burhan Kuzu ve CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum’a yumurta atmaları idi.
Genelde bütün siyasetçiler ile TV’lerde konuşanların, gazetelerde yazanların büyük çoğunluğu gençlerin “ayıp” ettikleri konusunda hem fikirdiler.
Gençlerin yumurta atma nedenleri ve yaptıkları işin doğru ya da yanlış olup olmadığı yönünde fikirlerimi beyan etmeyeceğim. Bu konuda yüzlerce kişi konuştu, yazdı, çizdi. Bir daha benim bu konuda yazmam pek anlam ifade etmeyeceği gibi yeni bir bakış da getirmeyeceğim/getiremeyeceğim.
Gençler bu ülkede ne yaparlar? Ya da o yaşa gelinceye kadar ne yaptılar, zamanlarını nasıl geçirdiler?
Oturduğum şehre bakarak yazacağım bu yazıyı, ancak ülkemin diğer şehirlerinin de çok farklı olduğunu zannetmiyorum.
Çocuk (oturduğum kasabada) okula gitme çağına gelinceye kadar eğer yüksek katlı sitelerde yaşamıyorsa sokakta arkadaşları ile oynayabilir. Hatta bu ilköğretim bitinceye kadar da olabilir. Ancak bu dediğim gibi kasabalarda ve üç-beş katlı binaların olduğu(çocukların pencerelerden kontrol edilebildiğinden ötürü) mümkün olur. Ya da bahçesi kontrol edilebilen sitelerde mümkündür bunlar.
Bunun haricinde çocuklar ya evde tek başlarına oyalanırlar ya da yanlarında büyükleri ile beraber sokağa çıkarlar. Yani özgürce koşup oynama imkânları yoktur onların.
Bu arada ilköğretimin daha dördüncü sınıfında iken yaz-kış demeden yarış atı gibi üniversiteye hazırlanmaya başlarlar. Bu her ne kadar iyi bir liseye hazırlık gibi gözükse de aslında üniversitedir hedef.
Çocuk lise çağı geldiğinde büyümeye başlamıştır artık. Fiziki yapı kişilikle beraber değişmeye, gelişmeye başlar. Bu çağda aktiftir sosyalleşmek ister, enerjisini boşaltmak ister. Fakat bunları gerçekleştirecek ne spor alanları, ne sosyal aktivite dernekleri ne de okulunda sanat faaliyetleri vardır.
Sadece evde ve caddede internet, özel hazırlık kursları vardır bol-bol. Gençlere denir ki “üniversiteyi kazan ondan sonra ne yaparsan yap”.Varsa üniversite, yoksa üniversite. Gençlerin bütün hayatı üniversitelere hazırlık üzerine kurguludur memleketimizde.
Buna bağlı olarak 1980 öncesinin bütün kabahatlisi gençlermiş gibi gençlerin siyasetle ilgilenmelerinin önüne çeşitli nedenlerle engel olundu.
Yani sözün kısası gençlerin yetişme ve kişiliklerinin olgunlaşması için gereken materyaller düzenlenmediği, göz ardı edildiği gibi çoğu zamanda küçümsendi. Yukarıda bahsettiğim gibi “ilk hedefin ve tek amacın üniversite” denildi.
Bu durumda gençler ne yapsın? Şimdi siz bana yumurta atan yedi-sekiz öğrenciye bakarak bütün gençleri “sorunlu” gibi göstermenin manası ne diye soracaksınız.
İyi ya, ben de onu anlatmaya çalışıyorum;
Sosyalleşemeyen, doğru dürüst eleştirel davranışlarda bulunamayan/bulunmasını bilmeyen ya da ihtiyaç hissetmeyen öğrenciler arasında yedi sekiz öğrencinin böyle “abuk sabuk” davranışı karşısında şaşırıp kalmamız niye?