Gelişmiş Ülkelerin Sömürü Senaryoları
Halkımızı, ufkunu genişletmeye ve dünyadaki gelişmeleri de izlemeye davet ediyorum;
- Son yıllarda, tüm dünyanın gündemini işgal eden "küreselleşme, globalleşme" kavramlarının arkasında yatan gerçekler nelerdir?
- Kurumsallaşma, performans, verimlilik, alternatif maliyet, hizmet kalitesi, müşteri odaklı hizmet, vb.kavramlar ne anlama gelmektedir?
- Ülkeler arası rekabette yer alabilmenin yolu nedir? Özellikle, Türkiye olarak, avantaj ve dezavantajlarımız nelerdir?
- Yurt içinde ve dışındaki beyin gücümüzden nasıl yararlanabiliriz?
Bu başlıkların ışığı altında, analiz yapacak olursak;
1- Gelişmiş ülkeler, ücret maliyeti açısından, gelişmekte olan ülkelere kıyasla çok yüksektedir. Mesela ABD'de otomotiv sanayiinde çalışan işçinin saat başı ücret maliyeti 60 dolar civarındadır. Bu rakam, Çin/Hindistan ve Wietnam'da 3-4 dolar civarındadır.
Şu halde; ABD ve AB otomotiv/iş makinası/gemi inşa/bilgisayar ve cep telefonu vb. üretimlerde rekabet şansına sahip değildir. Bu alanlardan çıkılmalıdır ve çıkılmaktadır.
2- Gelişmiş ülkelerin avantajı, yüksek sermaye varlığıdır. Bunu kullanarak, (Bu arada, politik baskıları, rüşvet vb. uygulamaları da devreye sokarak) rekabetin kontrol altına alınabildiği, regülasyon ve imtiyazların öne çıktığı sahalarda başarı sağlanabilir.
a) İngiltere Ticaret ve Yatırım Departmanı; 2001 yılında, Türkiye'nin potansiyel gösteren sektörlerini, sağlık/inşaat/mimarlık/çevre/ altyapı/otomotiv yan sanayii/güvenlik/gıda işleme ve paketleme olarak gösterirken; 2008-2009 dönemi için çevre/su/atık su ve toplu ulaşım olarak işaret etmiştir.
******
Aynı departman; küçük şirketler için Türkiye'nin cazip olmayacağını, başarının (bilgi ve beceriden ziyade) sermaye büyüklüğünden geçtiğini, belirtmiştir.
b) Dünyadaki, su/atık su/çevre/doğalgaz dağıtımı ve toplu ulaşım özelleştirmelerinin en büyük talipleri, Fransa/Almanya ve İngiltere firmalarıdır. (Bu konuda, AB'nin (gûya) hibeleri ve fonları da, bir olta olarak, başarı ile kullanılmaktadır)
- Fransızlar, su, atık su ve çöp depolama alanlarında ihtisaslaşmışlardır. İngilizler ise toplu ulaşımda.
-Fransız Suez 120 milyon, Veolia Environnement ise 110 milyon kişiye su hizmeti vermektedir. Sadece iki şirket, yurt dışında, Fransa nüfusunun 4 katı bir nüfusa hizmet vermektedir. Yani, bu kadar büyük bir imtiyaza sahiptirler.
c) Türkiye'nin de içinde bulunduğu ülkelerin, su/atık su/çevre/ toplu ulaşım/doğal gaz dağıtımı/enerji vb. konularda önemli yatırımlara ihtiyacı vardır. Ancak, sermaye sıkıntısı sözkonusudur. Neticede, sözkonusu sahalar (özellikle hatalı ve şeffaf olmayan) özelleştirmeler sonucunda, ABD ve AB'nin imtiyaz alanına girmektedir.
Kısa süre içinde, hizmet bedelleri aşırı şekilde yükselmekte, kalite ise düşmektedir. (İngiltere, bunu su ve toplu ulaşımda yaşamıştır. Ki, bu ülkede ciddi bir kamu denetimi vardır:)
- İzmir Tahtalı Barajı, Alman RWE firmasınca yapılan Yuvacık Barajı'ndan daha büyüktür. Ancak, Yuvacık'ın maliyeti 7-8 kat fazla olmuştur. Ülkemizin ve AB'nin, en pahalı su üreten birimidir.
- Fransız, Lyonnaise des Eaux firması, 1995 yılında, Antalya'nın su imtiyazını almıştı. Ancak, o kadar yüksek su fiyatı talep etti ki, Antalya Belediyesi sözleşmeyi feshetti.
******
3- İşte, şimdi halkımız, adaylara bu sömürü düzeninin önüne nasıl geçeceğini sormalıdır.. Aşırı istihdamın, niteliksiz personel çalıştırmanın, düşük verimliliğin, yanlış altyapı yatırımlarının, kötü yönetimin önüne nasıl geçileceğini öğrenmelidir.
- Su ve ulaşım hizmetlerindeki, bu astronomik zararlar; başıboşluk devam mı edecektir? Gelirler, giderlerin yarısını bile karşılamayacaktır.
- Hizmet kalitesinin yükselmesi, maliyetlerin düşmesi nasıl sağlanacaktır?
- Bu arada, iktidar bir mekrezi birimi (Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü veya İller Bankası'nı) gerekli düzenlemeleri yapmak, standartları tespit etmek, uygulamaları denetlemek, gerekli teknik ve mali destemleri sağlamak, keyfi uygulamaların/kayırmaların/ yolsuzlukların önüne geçmek/yanlış yatırımları engellemek vb. konularla görevlendirecek midir?
- Yerel yönetim bütçelerine, su/ulaşım/atık su vb. yatırımlara kaynak aktarılması ile ilgili belirli bir standart getirilecek midir?
- İşçi sayısı ve ücreti disipline edilecek midir? (Asgari ücret, emekli maaşları, memur maaşları % 3-4 oranında arttı. Özel sektörde aynı kaldı, hatta bazı firmalarda indirildi. Belediyelerde ise, ilk 6 ay için % 12-13 artırıldı)
- Başkanlar, zarar etmenin hesabını verecekler midir? Belediye işletmelerini, kâr eden şirketler haline dönüştürecekler midir?
Bırakalım, boş vaadleri, hamasi nutukları...
Beyin takımınız kim? Projeleriniz neler?
Cevap verin!