Gelecekleşecek
Tuğlaları üst üste koymak, tekrar değil inşadır.” Bu güzel sözle başlayayım dedim. Kime ait olduğu hususunu hatırlayamıyorum ama çok derin ve güzel bir söz.
Bazen aynı şeyleri yapmayı bir monotonluk olarak görebiliriz. Tuğlaları üst üste koymak gibi. Zahiren monotonluk gibi görünse de ( tekrar ) değildir özünde. Gayrettir, inşadır, başarıdır. Birkaç adım sonrasını görebilmek. Tahminin de ötesinde bir bakışa muhtaç herkes.
Saffet Kadıoğlu “ Neo ( Yeni ) Osmanlı tartışması üzerine bir yazı yazdı geçen hafta. Bu cuma akşamı bir dost meclisinde konumuzdu. Enine boyuna konuştuk. Vesile oldu Kadıoğlu… Vesile olmak önemlidir. Çünkü iyi şeylere artık çok kişi vesile olmuyor. Her şey bir külfet olarak görülüyor. Çok Yazık…
“Yeni Osmanlı” değil de “ Son Osmanlı” olabiliriz belki dedi biri. Bir diğeri bu bir partinin taban yaratma gayreti dedi, tabansız olduğunu düşünerek. BOP ile ilişkilendirildi. Medeniyetler İttifakı ile özdeş kılındı. İç siyasetteki ve dış siyasetteki yansımaları tartışıldı. Cumhuriyetin yüzüncü yılına dair çıkarımlarda bulunuldu. Lozan’ı bertaraf etme gayretlerinden, tarımın halı ahvalini, HES projelerine kadar bir dizi düşünceler resitali oldu. İki dil, iki millet, iki bayrak isteklerinin( öfkeden uzak) maksadı konuşuldu. Ben bir Korsan Ali Kırca makamında olduğumdan çok konuşamadım. Ama itiraf ediyorum, çok konuşamadığım bir mekândan, çok çok keyif alarak ve aydınlanarak çıktım. O dostlarımla gurur duyuyorum. Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim atasözü ne kadar doğru, bir kere daha şahit oldum.
“Yeni Osmanlı. İngilizlerin bir başka yıkım projesi mi? denildi. Musul-Kerkük meselesinden belge savaşlarına geçildi. Dünya’yı yöneten devletler üstü aileler konuşuldu. Büyük Abi’nin bizi istemediği kanaatine varıldı…
Medeni, zeki, vizyon sahibi, samimi ve etkin insanlarla sohbet iyi oluyor. Zeki Ordu kıraathaneler yazısında “ Küllük” mekânından bahsetmişti. Bir Fatsa Ünye kıskançlığı olarak değil, direk fani insan kıskançlığı olarak kıskanmıştım. Zeki Abi, biz de “Korsan Küllük”ü hayata geçirdik abi. “Yeni Yetme Küllük”unvanımızın ilk haftasında “ Yeni Osmanlı”yı tartıştık. Şahsınızda Ünye eşrafını ve “ Küllük “ müdavimlerini de bekleriz. Belki gelip gitmeler olur arada. Ne dersin. İlmin med-cezir olayına ihtiyacı yok mu? Biliyorsun med-cezir okyanuslarda olur. Küçük denizlerde değil…
Gelecekleşecek…
Okumanın değerli kılındığı, yazmanın eski makamına yükseldiği güzel günler gelecekleşecek. Menfaatin kelime olarak bile unutulmaya başlandığı o müstesna günler gelecekleşecek. Sanal gündemleri ayırır olduk gerçeğinden. Bu önemli bir meseledir, çok kolay gibi görünse de. Yazmak ve tartışmak, okumak ve dinlemek zamanla sahtesi ile gerçeğini ayırıyor gündemin. Geçen hafta “Okumak, Yazmak, Yeni Şeyler Söylemek” demiştim. Bu hafta bu dört olmuş oldu."
Okumak, Yazmak, Yeni Şeyler Söylemek, Korsan Küllük” diyorum. Tuğlaları üst üste koymak tekrar değil inşadır. Okumak, Yazmak, Yeni Şeyler Söylemek, Korsan Küllük
Hasbıhal edebilmek…
Hoşça bakın zatınıza.
(*) Gerçekleşecek ve gelecek kelimelerinin bir birleşik aykırı söylemi banma
ait. Kısa yolan bir kelimede iki mana. Taş ve kış meselesi.