content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

08 Nis

Gelecek Umutlarımızda Saklıdır

Umut ile ilgili söyleneceklerden önce, düşünmeyi ele almak istiyorum. İnsanın en önemli meziyetlerinden birisidir düşünmek, aklın göstergesidir, maalesef bilinçli, bilinçsiz paradokslar bilinçaltımızı zehirliyor, düşünme yetisi engelleniyor, düşünelim umut etmek ne demek?

Çoğu kişinin sandığı gibi, dileklere ve isteklere sahip olmak mıdır? Böyle olsaydı, daha çok zenginlik, daha iyi ev, daha iyi araba, yat isteyenler umutlu insanlar olacaklardı. Ama değiller;

Bunlar umutlu insanlar değil, daha çok tüketime düşkün insanlardır.

Umut,daha büyük canlılık,daha büyük bir duyarlılık ve rasyonel olmak için gerçekleştirilmek istenen her toplumsal değişimin, belirleyici ögesidir. Ne var ki umudun doğası bizlere unutturulmuştur,düşünmenin unutturulduğu gibi, bilinçaltlarına umudun karşıtı olan yaklaşımlar kitlesel yayın araçlarıyla verilmektedir. Bozulma yine insan eliyle yapılmaktadır.

Umudun nesnesi bir şey değil de,daha dolu bir yaşam sürmek,daha büyük bir canlılık içinde bulunmak,o sonsuz sıkkınlıktan kurtulmak olduğunda, ruhsal zekadan bakıldığın da, sonsuzluğun sahibinin yasakladığı,günahlardan arınma,ya da siyasal açıdan bakıldığında devrime kavuşmak olduğunda mı gerçek anlamda umut etmiş oluyoruz? Evet  bence bu türden beklentiler ,umut etmek anlamını taşıyabilir.

Beklentilerde edilgenlik varsa  ve umut,el-etek çekmenin,teslimiyetçiliğin bir bahanesi oluyor,yalnızca bir ideoloji haline gelinceye dek ”beklemek” şeklinde kendini gösteriyorsa,

umut etmekten söz edilemez.

Umut kendi içinde çelişkilidir.Ne edilgin bekleyiştir,ne de gerçekleşmesi olanaksız koşulların gerçekçi olmayan bir şekilde zorlanmasıdır.

Umut etmek demek henüz doğmamış şey için her an hazır olmak ,ama doğumun ,bizim yaşam sürecimiz içinde gerçekleşmemesi halinde umarsızlığa,umutsuzluğa düşmemek demektir.Zaten var olan  yada hiçbir zaman olmayacak bir şeyi umut etmenin bir anlamı da yoktur.

Umutları zayıf olanlar,ya vurdumduymazdırlar ya da  şiddete eğilim duyarlar;umutları güçlü olanlar,yeni yaşamın tüm belirtilerini görür,bundan sevinç duyarlar ve doğmaya hazır olan şeyin varlık kazanmasına yardımcı olmaya her an hazır bulunurlar.

Umut konusundaki yanıltıcı noktaların en önemlilerinden biri de,bilinçli umutla bilinçsiz umut arasında ayırım yapamamaktadır.

Elbet bu,mutluluk gibi,kaygılılık,ruh çöküntüsü,can sıkıntısı ve nefret gibi,birçok diğer duygusal deneyimlerle ilgili olarak ortaya çıkan bir yanlıştır.Freud’un buluşlarını,bu hususta iyi anlamak lazım.

Bilinçli olarak umutlu olan ve bilinçsiz olarak ta umutsuzluk duygularına sahip çok insan vardır  da bunun tersi durum insan çok azdır. Umudun ve umutsuzluğun incelenmesinde ele alınacak önemli nokta,insanların kendi duydukları  konusunda ne düşündükleri değil, gerçekten de ne hissettikleri, ne duyduklarıdır. Bu, onların sözlerinden ve tümcelerinden pek anlaşılmayabilir, ama yüzlerindeki anlatımdan, yürüme biçimlerinden, gözlerinin önündeki bir şeye karşı ilgiyle tepki gösterme yetilerinden ve mantıklı savları dinleme yetisiyle kendini gösteren tutuculuktan yoksun oluşlarından anlaşılabilir.

Liderlerin paradokslarına bakalım,umutlarını kaybetmeleri onları öncelikli şiddete eğilimli hale getirmektedir.Her insansal deneyimde olduğu gibi, sözcükler, deneyimi betimlemeye yeterli değildir.

Umut etmek,bir varolma durumudur.”yapacak” hiçbir şeyinizin bulunmadığı an,asla olmamalıdır.Umut yok olduğunda,yaşam olgusal ya da potansiyel olarak sona ermiştir.

Yaşamın doğasını oluşturan bir başka öge inançtır. İnanç,zayıf bir inanma ya da bilgi biçimi değildir; inanç henüz kanıtlanmamış şeyin doğru olduğuna inanmaktır. İnanç kesin olmayışın kesinliğidir.

Umut,inanç’a eşlik eden ruh halidir. Umutluluk hali olmaksızın inanç ayakta duramaz,dayanaksız kalır. Umut, yalnız ve yalnız inanç temeli üzerinde durabilir.

Şu an dünyanın yaşadığı kaosları düşünelim, Afetleri düşünelim, dünyanın dengesinin bozulma nedenlerini düşünelim,neden enerjiler bu kadar olumsuz ve yoğun neden bu olumsuz ve yoğun enerjiler, dünyayı denegede tutan enerjilere kadar sirayet edebiliyorlar, işin en kötüsü neden bunu göremiyoruz?düşünemiyoruz?

Düşünme yetisinin,inançla harmanlanmış ruh halidir umut ,umudunu yitirmemiş insanların  çoğunlukta olduğu bir dünya, geleceği olan bir dünyadır.

Yaşamın doğasında yer alan umut ve inanca bağlı olan ve yine onların bir parçasını oluşturan bir öge daha vardır: Cesaret ve  direnme gücü.

Direnme gücü, dünya”evet”sözcüğünü duymak istediğinde “hayır” diyebilme yetisidir.

Birey için geçerli olanlar, toplum içinde geçerlidir. Toplum durağan değildir; gelişmezse, kokuşur; statüko’yu daha iyiye doğru yükseltmezse, kötüye doğru bir değişme gösterir.çoğu kez toplumu oluşturan bireyler ya da topluluklar olarak hareketsiz durabileceğimiz ve belirli bir durumu şu yada bu yönde değiştirebileceğimiz zanlara  kapılırız. Bu en tehlikeli zanlardan biridir.Hareketsiz durduğumuz an kokuşmaya başlarız.İnsan ve toplum,inanç la harmanlanmış umut edimi içinde, her an coşturulabilir. Her sevme edimi, her farkındalık ve tutku edimi bu coşkuya katkı sağlar. Gelecek de bu coşkular da yapılacak faydalı keşiflerde saklıdır.

 

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

1 Kere Cevaplanmış to “Gelecek Umutlarımızda Saklıdır”

  1. 1
    ümit demirci Says:

    Umut için yazılmasını gereken herşeyi tek kelimeyle yazılmış. Ellerine sağlık üstadım...



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank