Gelecek Belgeleri: Değerlendirme
2023'e yönelik olarak çeşitli plan, program, strateji gibi gelecek belgeleri açıklanmakta.
Bunlar güzel çabalar. Oluşturulması, güncellenerek uygulanması da çok yararlı.
Bu belgelerden birinde; Türkiye'nin 2023'de dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmesi hedefleniyor. Bunun için gerekli olan verimlilik artışlarının nasıl sağlanacağı, insani gelişmişlik düzeyinin nasıl yükseltileceği, kurumsal altyapının nasıl iyileştirileceği, konularına belgede pek rastlanmıyor. Örneğin, kapsamlı bir vergi reformuna ihtiyaç olduğu tespiti yapılmıyor; devletin toplam gelirleri içinde dolaylı vergilerin payının azaltılmasına yönelik herhangi bir perspektif görünmüyor.
Büyümenin kaynaklarının ne olacağı, şirketler kesiminde teknolojik sıçramanın nasıl yapılacağı, işgücü verimliliğinin nasıl yükseleceği meseleleri de yer almıyor. Türkiye'nin büyümesiyle ilgili temel yapısal sorunu olan tasarruf açığının nasıl karşılanacağı da belirtilmiyor.
Belge kişi başı geliri, 2015'de 14 bin dolara, 2023'de de 25 bin dolara yükseltmeyi hedefliyor. Bu aslında, orta gelirli bir ekonomiden, yüksek gelirli bir ekonomiye geçişin öngörüldüğü anlamına geliyor. Bu açıdan heyecan verici. Yani şu anda içinde bulunduğumuz orta gelir tuzağından, bir yandan Avrupa Birliği'nin verimlilik düzeyine erişememek, diğer yandan da Doğu Asya'daki üreticilerin maliyetleriyle baş edememek sorunsalından "bir şekilde" kurtulacağımızı öngörüyor. Ama nasıl sorusunun cevabı pek görülmüyor. Ar-Ge'ye yapılan vurgu, kentlerin yaşam kalitesine yapılan vurgular bu açıdan olumlu olarak değerlendirebilir.
Belgede sanayi stratejisinin hayata geçeceği, Türkiye'nin orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya'nın üretim üssü olacağı vurgulanıyor. Bu hedefin benimsenmesi çok olumlu. Öte yandan, Ar-Ge harcamalarının milli gelir içindeki payının yüzde 3'e ulaşması gibi oldukça iddialı bir hedef de yer alıyor ama Ar-Ge alanında herhangi bir kurumsal yenilik öngörülmüyor. Ar-Ge alanında Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki ülkelerle işbirlikleri yapmak gibi bir hedeften de ne kastedildiği pek anlaşılmıyor. Orta ve yüksek teknolojili ürünlerdeki üretim kapasitemiz için de genel geçer "stratejiler hazırlanacak-uygulanacak" gibi ifadeler yer alıyor, herhangi bir iddia ve plan görülmüyor. Bu haliyle programın uygulanması ise düşük teknolojili sektörlerin ağırlığını arttırır gibi duruyor.
Belgelerden birinde, savunma sanayine yapılan vurguyu yüksek teknolojinin gelişimi adına isabetli olarak değerlendiriyorum.
İstihdam politikaları alanında, aktif işgücü politikalarına yapılan vurgu oldukça olumlu. Benim belgenin tamamında en heyecan verici bulduğum tedbir ise "çocuklarını kreşe gönderen kadınlara çocuk bakım ve eğitim teşviği verilmesi." Bu yıllardır konunun uzmanlarının talep ettiği ve kadın istihdamını arttırma potansiyeli taşıyan bir öneriydi, hayat bulması çok sevindirici. Öte yandan kadınların işgücüne katılımı oranını bugünkü yüzde 27 düzeyinden 2023 yılında yüzde 35'e çıkarmanın hedeflendiği görülüyor. Bu kadar iddialı hedeflerin yer aldığı bir programda ben bu hedefi çok mütevazı buldum. Bir yandan dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefleyen bir ülkenin, daha yüksek bir kadın istihdamı hedeflemesi gerekirdi. Bugün dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alan ülkelerde kadınların işgücüne katılım oranları yüzde 55-65 düzeylerinde. Kadınlar alanındaki yetersizlik, ilk 10 ekonomiye girme noktasında bir çelişki yaratıyor.
Gelecek Belgelerinin hazırlanması geleceği toplumsal refah için yeniden biçimlendirmek adına güzel ve gerekli çabalardır.
Burada üzerinde biraz daha fazla durulması gereken konu hedeflere nasıl ulaşılacağıdır.