Geleceği Proğramlamak Zorundayız
Bu satırları sizlerle okurken ben Eskişehir’de olacağım. Oğlum Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümüne girmek için ter dökecek. O sınav kurulunun önünde ter dökerken bizde
dışarıda, kendisinin başarılı olması temennide bulunacağız. Ortaokuldan mezun olduktan o tercihini ‘tiyatro okuyacağım’ diye yaptı. Dört yıl okudu. Türkiye’de lise düzeyinde tiyatro bölümünden mezun olan ilk sekiz öğrenciden biri oldu. Okulunu da başarıyla bitirdi. ABT’de üç yıl profesyonel tiyatro yaptı. Geçtiğimiz yıl Aziz Nesin’in tek kişilik oyunu ‘Çiçu’yu oynadı. Genel yetenek sınavını kazanamazsa bir yılı boşa gitmiş olacak.
Neyse biz ona çok güveniyoruz. Biliyorum, mutlaka tiyatro bölümüne girecek. Bizi yanıltmayacak. Ve biliyorum, gelecekte ülkemizin en iyi tiyatro sanatçılarından biri olacak. Ancak şu gerçeği biliyorum. Bir işi sevmeden ve emek harcamadan başarılı olma şansı yoktur. Mesleğinizde en iyi olmanın yolu çok çalışmaktan ve araştırmaktan ve de sevmekten geçiyor. Bu ülke geleceği ile ilgili bir tercih yapmak zorunda. Genç bir nüfusa sahibiz. Gençlik gelecek ise bugünden geleceği planlamak zorundayız. Devlete memur yetiştirmekten başka bir işe yaramayan liseler, ülkemizin gelecekte hangi mesleğe ne kadar insan lazımsa onu bugünden programlayan eğitim merkezlerine dönüştürülmek zorundadır.
Üniversitelerde alt yapıdan gelen mesleklere göre öğrenciyi sınavsız kabul edecek bir sisteme geçilmelidir. Yoksa okul bitirmiş bir yığın mesleksiz insan yetiştiren, geleceği proğramlayamayan doğal olarak geleceği ıskalayan bir ülke oluruz. Çocuklarımızın bir mesleği olsun, kimseye ihtiyacı olmadan ayakları üstünde dursun, aklını kullansın, özgür bir birey olsun diye tüm uğraşımız. Çocuklarımızın sağlıklı büyüdüğü, bir mesleği olduğu ülke yaşanılabilir bir ülke olur.
Siyasetçilerde sadece bunu düzenlemek için vardırlar. Tüm uğraşları bunun içindir. Yaşadığımız ülkenin ve kentin bugününü ve geleceğini sağlıklı ve yaşanabilir kılmak içindir siyasetçilerin görevi. Yoksa ceplerini doldurmak, günü kurtarmak değildir. Evet bu sistem tümüyle değişmelidir.
Çünkü sağlık, sosyal güvenlik, eğitim ve anayasasıyla tüm kurumlarıyla ve yapılarıyla saygınlığını ve güvenirliliğini yitiren sistem çağdaş koşullara uygun olarak yeniden demokratik olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Geleceğin dünyasında gelişmiş olarak var olmanın yolu demokratik bir devlet yapısını; yurttaşıyla kavgalı olan değil, merkeze alan ve ihtiyaçlarını karşılamak-düzenlemek-planlamak için oluşturulmuş bir devleti kurmalıyız.