Gel de Anlat…
Şimdi gel de 13 şubat Cuma günü yaşadıklarını anlat…
Hayır; anlatmasına anlatırım ama bu köşeye nasıl sığdıracağım? İşte onu bilmiyorum.
Öncelikle bizi izleme zahmetinde ve lütfunda bulunan çok değerli tiyatro severlere, bir çift sözüm var: Tek kelimeyle beni ve ekibimi mestettiniz. Bizi ziyadesiyle onurlandırdınız. Yaşadığımız tüm güzellikleri bize layık gördünüz. Ben size ne diyeyim; bilmem ki… Her birinizi tek tek kutluyor ve teşekkür ediyorum.
Alkışlarınızı, kahkahalarınızı ve sıcak tebessümlerinizi hiç esirgemeden cömertçe paylaştınız. Belki; salonun yapısından kaynaklanan koşullar nedeniyle, sizi çok da iyi ağırlayamadık… Belki; bazı teknik aksamalar dolayısıyla sabrınızı zorladık… Elbette tüm bunların farkındayız. Ama bana göre oyunun başlamasıyla birlikte, üst düzeyde yaşanan birliktelik ve paylaşım, sanırım bazı küçük olumsuzlukları ortadan kaldırmaya yetti.
Bu arada çeşitli nedenlerden oyunumuzu kaçıranlar da oldu. Biliyorum ki; gelmeyi çok istediler. Ama kısmet olursa önümüzdeki günlerde ya da haftalarda oyunumuzu yeniden sergileyeceğiz. Sözün özü, onları da unutmuş değiliz.
Hep söyledim; yine söylüyorum: Fatsa’mız o kadar gurur duyulacak bir kent ki; bu gurur gerekçelerinden biri de hiç kuşkusuz kültür-sanat faaliyetlerine olan olumlu yaklaşımıdır. Şu saatten sonra bunu görmezden gelemeyiz. Zaten bu avantaj, iyi değerlendirildiği takdirde Fatsa’mız çok kazançlı çıkacaktır.
Şunu artık üzerine basa-basa rahatlıkla söyleyebilirim… Birçok alanda imrenilesi bir konumda olan ilçemiz, artık kültürel ve sanatsal çalışmalarıyla da adından söz ettirmektedir.
Bu durumun farkında olanların, yapılan benzer çalışmalara Fatsa adına destek vermeleri kaçınılmazdır. Eğer Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu, emekleme dönemini çabucak geçiyorsa, bunu duyarlı insanların olumlu ve etkili yaklaşımlarına borçludur.
Artık Fatsa insanı, sadece görkemli binalar yapılarak kentli olunamayacağını çok iyi biliyor. Zira kentli olma süreci, fiziki yapılanmayla tamamlanacak bir olgu değildir.
Tiyatro söz konusu olunca, satırların nasıl akıp gittiğinin farkına varamıyorum. O nedenle oyun gününe dönmek istiyorum.
Fatsa dışında oyunlarımızı sergilediğimizde, işin organizasyon kısmı bizim için pek de sorun olmuyor. İlçe belediyeleri gerekeni fazlasıyla yapıyor. Zaten oralara misafir olarak gitmenin keyfini de yaşıyoruz.
Ama Fatsa öyle mi? Her şeyden önce bizim memleketimiz… Kaldı ki bu güne kadar organizasyonumuzu üstlenecek kişi veya kurumları bulabilmiş değiliz. Ve Fatsa’da ilk olarak yapacağımız her gösteri, çevre il ve ilçelere anında yansımaktadır. İlçemizde sergilediğimiz her oyun, ertesi gün Fatsa basını dahil Ordu, Ünye basınında ve sanal dünyada yer almaktadır. İnternete “Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu- Dokuz Canlı” yazdığınızda birçok yerde yayınlanmış haberleri rahatlıkla göreceksiniz. Bu bizim için hem gurur, hem de sorumluluk demektir.
Tüm bu gerekçeleri dikkate aldığımızda, Fatsa’da sergileyeceğimiz gösteriler, büyük önem kazanmaktadır. Fatsa merkezdir, Fatsa vitrindir… O nedenle Fatsa önemlidir.
Bu yüzden Fatsa’daki organizasyona önem vermeye çalıştık… Bu yüzden heyecanlandık… Bu yüzden tatlı bir telaşa kapıldık…
Teşekkür etmem gereken o kadar kişi veya kurum var ki… Şimdi bir yerinden başlasam, eminim sonunu getiremeyeceğim. Şöyle özetleyeyim o zaman: Bu çorbada tuzu bulunan herkese yürek dolusu şükranlarımı sunuyorum. Lütfen kabul buyurun…
O cefakar oyuncu arkadaşlarımı da unutamam tabi… Tam iki sezondur tiyatromuz bünyesinde çalışıyorlar. Gerçekten Abdullah Akkaya’sıyla, Yasemin Coci’siyle, Zeynep Kocatürk’üyle ve Ö. Faruk Şatıroğlu’suyla müthiş bir birliktelik yakaladık… Farkında olmayanların da bu güzel oluşumu dikkate almaları en büyük dileğimdir.
Anlatacaklarım elbette bitmedi. Ama farkında mısınız? Sütun bitti…
HOŞÇAKALIN
arkadaşlarım ve ben bir ekipten çok bir aile gibiyiz gerek tiyatro gerekse özel hayatımızda birbirimizden çok destek aldım bu ekibimi hayatımın her anı hatılayacağım çok büyük ilerleme kaydettiğime inanıyorum Zekeriya abime çok teşekkür ediyorum
Nisan 17th, 2009 at 19:03SAYGILAR...
ben Ankara'nın gölbaşı ilçesinin taşpınar mah. oturuyom.okulumuzda spor salanu yok fen eşyaları yeterli değil. hep doğu anadolu bölgesinde olan okullara yardım ediyorlar. biz ankara'nın göbeğinde oturmamıza rağmen okuluymuza yardım edilmiyor.ben alican ulutaş 7.sınıfta okuyorum...
Mayıs 7th, 2009 at 16:27