GDO’lu Yağlar Piyasada mı?
Biyogüven(siz)lik Kurulu’nun 13. toplantısında aldığı karar, GDO tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Kurul geçen ay yaptığı 13’üncü toplantısında yine tartışmalı bir karar aldı. Bu son kararda, ithal edilen 3 tür GDO’lu soyadan yağ elde edilmesine izin veriliyor.
Karar aynen şöyle: “Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği’nin yem amaçlı izin verilen üç soya çeşidinden elde edilen yağın ihracatı ile ilgili talebi değerlendirilmiş; söz konusu ürüne Bakanlık tarafından belirlenecek izleme esasları dikkate alınarak ihracat amaçlı izin verilmesine karar verildi.”
Görüleceği üzere Türkiye’de yağ üreten firmalar soya yağı üretebilmek için, yemlik soya maskesi altında GDO’lu soya ithal izni almış(dırmış)lar. Tüm yağ üreticileri de firma adları veya markalarının afişe olmasını engellemek için, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği adlı derneklerini şirkete dönüştürerek ortak ithalat yapmış(dırmış)lar.
Bu yağların iç piyasaya verilmediği imajını vermek içinde, “ihraç” koşulu maskesine sığınmışlar.
Yüzlerce kez yazdık ve söyledik, ama bir kez daha şunu belirtmeliyiz ki; Türkiye’de GDO’lu ürün ithal etmek, ihraç etmek asla yasak değildir. Hâlâ Ankara’dakilerin sözlerine güvenenler için, 5977 sayılı Biyogüven(siz)lik Kanunu’nun 1’inci ‘kapsam’ maddesini buraya alıntılayalım ki, belki şüpheler izale olur.
Madde 1/2-3: “Bu Kanun; genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünleri ile ilgili olarak araştırma, geliştirme, işleme, piyasaya sürme, izleme, kullanma, ithalat, ihracat, nakil, taşıma, saklama, paketleme, etiketleme, depolama ve benzeri faaliyetlere dair hükümleri kapsar. Veteriner tıbbî ürünler ile Sağlık Bakanlığınca ruhsat veya izin verilen beşeri tıbbî ürünler ve kozmetik ürünleri bu Kanun kapsamı dışındadır.”
Kanun oldukça açık! Yasaya göre sağlık, tıbbı, veteriner ve kozmetik ürünler bu kanun kapsamı dışında ve GDO da bu alanlarda koşulsuz serbest.
Kapsamda belirtildiği üzere diğer alanlarda GDO yasak değil, sadece izne tabi. Çünkü kanun açıkça ‘piyasaya sürme’ ifadesini kullanıyor.
Özetle, ‘Türkiye’de GDO yasak’ diyenler, gözümüzün içine baka baka gerçek dışı beyanlarda bulunuyorlar. Her attıkları adım ve her söyledikleri cümleyle uygulamalarının tezatlığı bir bir ortaya çıkmakta.
GDO’lu yağlar konusuna dönersek, Mayıs ayında Deşifre programına konuk olan Mehdi Eker aynen şunları söylemişti: “Neredeyse dünyada üretilen ‘soya’nın tamamı genetiği değiştirilmiş soya. Dünyadaki yem hammaddesinin tamamı aynı şekilde GDO’ludur.” Bu kaçınılmaz itiraf bile, Türkiye’de hayvan yemlerinin en azından ithal olanlarının tamamının ve başta soya olmak üzere, mısır ve kanola türlerinin GDO’lu olduğunun açık seçik itirafıdır.
Dahası zaten Mehdi Eker aynı programda şunları da söylemişti: “GDO’lu soya ve GDO’lu mısırlardan elde edilen soya ve mısırözü yağına, GDO’nun geçtiğine dair bir bilgi yok.”
İşte bu cümleler, hem GDO’lu yağların GDO’suz kabul edildiğinin itirafıydı, hem de bugünlerin habercisiydi.
Kurulun yukarıda alıntıladığımız kararını okuduktan sonra Bakanlık/Kurul’a bazı sorular yöneltmiştim.
SORULAR:
Bir: Biyogüvenlik Kurulu’nun 13. kararında ihraç şartıyla izin verilen GDO’lu yağ üretimi gerçekleşmiş midir?
İki: Elde edilen yağ miktarı ne kadardır ve bu yağların tümü ihraç edilmiş midir? İhraç edildi ise hangi ülkelere ihraç edilmiştir?
Üç: İzin verilen miktar ne kadardır ve ne kadar GDO’lu yağ ihraç edilmiştir?
Dört: GDO’lu ürün veya yem ithal etmek isteyenler neden kendi firmaları adına değil de, kurdukları maske dernekler aracılığıyla ithalat yapmaktadır?
Beş: Bakanlık buna neden göz yummaktadır? Bu işlem, ithalat yapan firmaların gizlenmesi amacıyla değilse nedendir?
Altı: Bakanlık buna engel olmayı düşünmekte midir?
Yedi: Bu ve daha fazla soruma, Bakanlık aynı bildik yani devletin genine işlemiş olan Demirel üslubuyla cevap(!) verdi. Ancak bu cevapta oldukça ilginç bir cümle vardı.
Bakanlık 20/07/2012 tarih ve25324/66263 sayılı resmi yazısında aynen şöyle diyor: “Kurulun 13. Kararına istinaden ihraç amaçlı olarak GDO’lu ürünlerden yağüretimine henüz izin verilmemiştir, bu konu ile ilgili bir başvuru da olmamıştır.”
Peki, Kurul kararında ne diyordu: “Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği’nin yem amaçlı izin verilen üç soya çeşidinden elde edilen yağın ihracatı ile ilgili talebi değerlendirilmiş; söz konusu ürüne Bakanlık tarafından belirlenecek izleme esasları dikkate alınarak ihracat amaçlı izin verilmesine karar verildi.”
Özetle Kurul diyor ki: Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği’ne, 3 tür GDO’lu soyadan yağ üretmesi için izin verdim.
Bakanlık ise resmi cevabında; Kurulun böyle bir izin vermediğini iddia ediyor. Konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada ise, yine anlaşılmaz bir dil kullanarak kamuoyunu yanıltmaya devam etti.
Bakanlığın güvenilirliğini test için, sorularımıza verdiği cevaba bir göz atalım
Soru: Piyasa denetimlerinde GDO'lu ürün tespit edilmiş midir? Edilmiş ise hangi firmaların hangi ürünlerinde tespit edilmiştir?
Tarım Bakanlığı: “Resmi kontrol sonucu GDO tespit edilmesi halinde 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bu konulardaki denetimler devam etmektedir.”
Bu sorular ile cevabın ne alakası var? Yok, çünkü amaç cevap vermek değil, cevap vermiş gibi gözükmek. Bu hem ciddiyetsizliğin göstergesi, hem de bilgi gizlemenin bir yöntemi. Ayrıca kendilerini uyanık, toplumu ise “aptal” sanıyorlar. Herkes zannı üzeredir deyip devam edelim.
Netice itibariyle;
Bir: Türkiye’de GDO’lu ürün yasak değildir. Ancak yasakmış gibi bir izlenim uyandırılmaktadır.
İki: Kurul, yağ üreticilerine GDO’lu yağ üretim izni vermiştir.
Üç: Bakanlık, kendi kurulunun verdiği ve halen sitesinde yer alan (bakınız) bu karardan habersizmiş gibi kamuoyuna gerçek dışı beyanat vermektedir.
Dört: Kaldı ki, GDO’cuların ağzıyla konuşan Mehdi Eker, (aksi bilim insanlarınca ispat edildiği halde) GDO’ların süte ve yağa geçmediği gibi komik bir iddianın sahibidir.
Beş: Yağ firmaları da tavuk, yumurta, yem üreticileri gibi markalarını gizlemek için, derneklerini kirli oyunlarına maske yapıp, GDO’lu ürünler ithal etmektedir ve/veya üretmektedir.
Altı: Devlet yani Tarım(sızlık) Bakanlığı ve Biyogüven(siz)lik Kurulu, bu maskeleme “İthalat yapan firmalar bellidir, gizlenmesi söz konusu değildir” cümlesiyle, hem destek olmakta, hem de açıkça GDO’lu ithalat yapanların varlığını kabul etmektedir.
Yedi: Kandırılıyoruz ve nesil emniyetimiz yok ediliyor!
Sekiz: Bütün bunları bilen halkım ölüm uykusunda olup, bir lahzacık bile olsa uyanmak istememektedir.
Dokuz:Ölüm uykusundan uyandırmaya çalışanlara destek vermek yerine, hayal ve rüya âlemine engel olduğu için kızmaktadır.
On:İyi ki ölüm ve büyük hesap günü var. İyi ki var!
On bir: Biz dünyanın en sağlıklı ve en ekonomik yağı olan sızma zeytinyağı dışındaki sözde yağları yemiyoruz. Kendisine değer veren ve nesil emniyetinin önemini bilenler, zaten bunun dışındakileri yemezler. Yiyemezler!