GDO Balıklar Artık Market Raflarda
2012 yılındaki bir analizde “Transgenik Hayvanların Ayak Sesleri 1: Balıklar” konusu ele alınmış ve 2014’lerde ilk transgenik balıkların sofralarda olacağına değinilmişti. FDA (ABD’nin Gıda ve İlaç Dairesi) 19.11.2015 tarihli haberinde söz konusu ürünün pazarlama iznini açıklamıştır.
AquaBounty Technologies firmasının başvurusu biyogüvenlikle ilgili raporu, aslında 19 Nisan 2012 tarihinde hazır olmasına rağmen, onay için yetkililerin Beyaz Saray’ın “evet” sinyali beklenmekte idi. Bu da olayın, kamuoyunun nabzını tutarak yapılan siyasi analizlerle sonuçlandırıldığını göstermektedir
Transgenik balığın ne gibi artıları olabilir? GDO somonlar yılın her döneminde gelişebilme ve dolayısıyla hızlı büyümektedirler. Hâlbuki normal somon yalnız sıcak aylarda gelişebilmektedir (transgenik ve normal somonun aynı sürede eriştikleri büyüklük farkı resimde de görülebilir). Pazarlanma olgunluğuna erişim ise 30 aydan (normal somon) 16-18 aya inebilmektedir. Yetiştirilmelerinde maliyet azalmaktadır. Çünkü transgenikler %10 daha az yem tüketmektedirler. Deniz ürünlerine talebin yıldan yıla ortalama %12 artış gösterdiği günümüzde böyle bir seçeneğin, toplum sağlığına da olumlu katkısı olacağı beklenmektedir.
Transgenik somon nasıl ticarileştirildi? Hic bir balık türü, şu anda yukarıdaki performansı gösterememektedir. Bir firmanın (AquaBounty-Massachusetts, ABD) rutin melezleme ile değil de biyomühendislik yöntemlerle geliştirdiği transgenik Atlantik somonu yukarıda tanımlanan performansla tüketiciye ulaşmayı hedefliyor. Atlantik somonuna (Salmo salar), uzak akraba balıklardan iki ayrı gen [büyüme hormon geni – Chinook salmon (Oncorhynchus tshawytscha) ve antifiriz geni – ocean pout (mutton fish, Zoarces americanus)] transfer ediliyor. Aynı türden yapılan gen transferinde ürüne sisgenik denilmektedir. Fakat biyoteknoloji mevzuatı henüz bu ayırımı ele alacak durumda değildir.
Üretimi denizde ağ veya tank sistemleri ile değil de, karada tanklarda gerçekleştirilmesi planlanan bu tür somonun üretimi yalnız streril (üreyemeyen) dişilerle yapılacaktır. Balığı ıslah eden firma yetiştirme tekniği ile ilgili çok daha detaylı bilgilere sahip. Yeni transgenik somon lezzet, renk, vitamin, mineral, yağ asidi, mineral ve diğer bileşenlerce normal somondan herhangi bir fark göstermemektedir.
GDO’lara karşı olanların endişeleri tek taraflı olarak dinlendiğinde onlara katılmamak elde değildir. Doğal transgenik somonun doğadaki populasyonlarla melezlenebileceği ve adeta dünya mirasını yok edeceği savunulmaktadır. Firmanın karşıt görüşü ise üretimde triploid (steril, üreme kabiliyeti olmayan) dişi balıkların kullanılacağı ve üretimin okyanusta veya denizlerde ağ veya tank sistemiyle değil de okyanuslardan uzaklarda karada, tanklarda yapılacağı şeklindedir. Yine karşıtların transgenik somonun beslenmesi ve gelişmesi için kendisinin üç misli protein kaynaklı yem gerektiğini ve dolayısıyla var olan yem olanaklarının somona yetemeyebileceği ve hatta kaynakları kurutabileceği endişesi vardır. Teknoloji sahiplerinin görüşleri bu konuda henüz kristalize olmuş değilse de, yem konusunun sorun olmayacağını savunuyorlar. Çok daha ekstrem düşünenler karada tanklardaki üretimin de tehlikeli olacağını savunuyorlar. Kasırga-hortum gibi doğa olaylarının eksik olmadığı ABD’de anaç genotiplerin okyanuslara ulaşımının risk olasılığından bahisle transgenik somonların tesciline karşı çıkılıyordu. Firmanın bu konuda görüşü ise bu tip tehlikelerden dahi etkilenmeyecek coğrafyaların seçileceği şeklindedir. Nitekim pazara sürümle ilgili olarak üretimin yalnız Panama ve Kanada’da yapılmasına izin vermektedir.
FDA ürünün pazarlanma aşamasına “GDO’lu üründür” benzeri etiketlemenin firmanın isteğine bırakıldığı şeklinde de bir açıklamada bulunmuştur.
Nazimi Açıkgöz