Gazze’den Hisse
"İHH” ve “Mavi Marmara”yı, ne varlıkları, ne de faaliyetleri açısından, bir gün öncesine kadar neredeyse hiçbirimiz bilmiyorduk. Kamuoyu olarak hem “İHH”yi ve hem de sahibi olduğu gemisi “Mavi Marmara”yı, Gazze olayı sonrasında öğrendik.
İHH, bu faaliyet için son 2 aydır çok yoğun bir çaba sarf ederken, nasıl olmuş da böylesi bir insani yardım kampanyasını, basından ve Türkiye kamuoyundan gizleyebilmiş! İsrail tarafından abluka altına alınmış olan Gazze’ye, Türkiye’den 6 gemilik bir filo ile yardım malzemeleri götürülmesi, öyle basit bir olay olmasa gerek.
Üstelik, hem Türk ve hem de İsrail hükümetleri de durumdan yeterince haberdarlarmış. İsrail; “gelmesinler, aksi taktirde vururuz” şeklinde önceden uyarırken, Türk Hükümeti ise filo için; “Uluslar arası yardım kafilesidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile direk alakası yoktur” diyerek cevap vermiş.
Bütün bunları şimdi öğreniyoruz.
Bizler mışıl mışıl uyurken, yardım gemileri Gazze’ye doğru yola çıkmışlar meğer. Sabah uyandık ki; 9 ölü, 26 yaralı ile karşılaştık.
Gazze açıklarında; 9 insan hayatını kaybederken, İskenderun’da da PKK tarafından 7 askerimizin şehit edildiğini öğrendik.
Son 5-6 gündür, sadece Gazze saldırısı, protestolar, cenaze törenleri, mitingler ile yatıp kalkıyoruz.
Gazete ve televizyonlarda duyup, okuyup, gördüklerimiz ise sadece şunlar;
Çok sayıda Filistin bayrağı, eh nispeten Türk bayrağı (!),
Arapça yazılmış bayraklar, pankartlar, dövizler, saç bantları,
Tekbirler,
“Hizbullah” örgütünün simgesel el işaretleri.
Hayatını kaybedenler, gemiye binmeden evvel yakınlarına; “Şehit olmaya gidiyorum” demişler. Yoksa, insani yardım için gidilmedi mi!
Cenaze törenlerine, İran’ın İstanbul Başkonsolosu ile Şam Müftüsü de katılarak saf tuttular. Şimdiye kadar Türkiye’deki hangi cenaze törenine katıldıklarını gördünüz!
Gösterilerde, hararetli konuşmalar yapan “dili pak”ları ve arkadaşlarını, daha önce herhangi bir şehit cenazesinde gördünüz mü meselâ!
Özet;
32 farklı ülkeden insanın oluşturduğu 6 gemiden oluşan uluslar arası insani yardım ekibi. “32 farklı ülkeden”, söylenen bu. Ancak hayatını kaybeden 9 insanın ve yaralıların tamamı, sadece, her nasılsa Türkiye’den katılan Türkler (!).
Her taraf Filistin bayrağı ve Arapça yazılar; kısaca “Hepimiz Filistinliyiz”.
Bir kesimce “Hepimiz Ermeni” oluverdik, bir başka kesimce de “Hepimiz Filistinli”. Ama her nedense bir türlü
“Hepimiz Türk’üz” olamadık.
Türkiye ile İsrail ilişkileri tamamen koptu gibi; “Terörist İsrail” dedik.
Olan bitene rağmen, başta Araplar olmak üzere, hiçbir dünya ülkesi ortaya çıkmadı.
Gerekli-gereksiz, yerli-yersiz her şeye burnunu sokan Batı, sadece biraz ıkınarak kınadı.
Araplar, dedik ya hiç yoktular. Belki de vardılar, ama karanlıkta oldukları için tenlerinin rengi nedeniyle muhtemelen onları göremedik!
İsrail-Filistin olayını, düne kadar hiç tanımadığımız “İHH” çözmüş oldu böylece, bu son derece organize olunmuş insani yardım vesilesiyle(!)
İran Konsolosu ve Şam Müftüsü, 9 Türk’ün cenaze törenlerine katıldılar, saf tuttular, biraz da saf’a yattılar.
Son derece sert demeçler verdik, “yeter” dedik, “tamam” dedik, “katil” dedik, “bu iş buraya kadar” dedik. Sonuç; Türkiye-İsrail arasında kapanmaz yaralar açtık, tüm köprüleri bir anda attık.
Oysa ki, özelleştirme kapsamında birçok kaynağımız İsraillilere satılmıştı, özellikle son 3-5 yıl içerisinde.
Eeee bu durumda İsrail, eşş… değil ya, Türkiye’den satın aldığı kaynakları, firmaları, bankaları, madenleri, teşebbüsleri geri vermeye, imzalanan anlaşmaları, sözleşmeleri iptal etmeye karar vermiştir ister istemez! Aksi taktirde, savaş açacağımızı bildirmemiz, “al sana, gördün mü, işte bu kaa” dememiz gerekmez mi(!)
Sakın yanlış anlaşılmasın;
Hepimiz gerçekten çok üzüldük, bu tartışmasız.
“İnsani yardım”. Buna, hepsinden çok, yüzde yüz tamam.
Tepki gösterdik, mislisini de gösteririz, sonuna kadar.
Bütün bunların hepsi ve kesinlikle tamam.
Ama her şey bir yere kadar…
Amaç, Filistin mi, İsrail’i protesto mu? Bu karıştırıldı, hatta Filistin direk ön plana çıkartıldı. Aslında amaç, tam olarak
Filistin de değildi gibi!!!
Çünkü; Arapça niye, yeşil bayraklar niye idi…
İran Konsolosu niye, Şam Müftüsü niye idi, niye, niye, niye…
Haaa bu arada, ülke savunmasını (TÜRKİYE) yapmak, birlik beraberliğimizi korumak, huzuru sağlamak, PKK ile mücadele etmek için, davulla, zurnayla, gururla askere gönderdiğimiz (Biz, hepimiz) çocuklarımızdan 30 (Otuz)’unu, gencecik fidanlarımızı, sadece içinde bulunduğumuz şu bir aylık dönem içerisinde “ŞEHİT” verdik (BİZ).
Hatta 7’sini, aynı gün verdik; “Hepiniz Neredesiniz”!!!…
Benimde tam olarak demek istediğim bunlardır.Yoksa kimse yardıma karşı değil ama heeeyyyt diyerek her yere akılsızca saldırmanın sonra da arkaya dönüp baktığınızda kimseyi görememenin anlamı alıklıktır.
Haziran 9th, 2010 at 12:57İHH ve Mavi Marmara gemisi'ni bilen biliyordu, ben biliyordum mesela. Hiçbir şey gizli değildi, gemiden dünyaya yayın yapılıyordu internet ve uydu üzerinden tıpkı bir televizyon kanalı gibi. Sizin haberdar olamayışınız takip ettiğiniz medya kesimiyle alakalıdır. Olayın olduğu gece sanırım sadece tek tv kanalı konuyla alakalı yayın yapıyordu. Diğer kanalların çoğu bırakın özel yayını neredeyse haberlerinde dahi geçirmiyorlardı bu insani yardım olayını...
Haziran 10th, 2010 at 15:59