Gazozun Gazını Kaçıracak Bir Yazı
İngiltere’ de Sheffield Üniversitesi’ nde yapılan ve geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir araştırma dikkatleri tekrar ‘katkı maddeleri’ üzerine çekti. Çünkü, bu araştırmaya dayanılarak birçok gazlı içecekte katkı maddesi olarak kullanılan ‘sodyum benzoat’ ın hücre DNA’ sında ağır hasara ve bunun da başta Parkinson olmak üzere çeşitli sinir sistemi hastalıkları ve siroza yol açabileceği ve yaşlanmayı hızlandırabileceği iddia ediliyordu.
Gazozcular ayaklandı
Haberin medyada yer almasıyla gazozcular ayaklandı, zira bu, gazoz tüketimin zirveye ulaşmasını bekledikleri şu günlerde satışları bıçak gibi kesebilecek, gazozun gazını kaçırabilecek türden bir haberdi.
Gazlı içecek üreten firmalar, ürünlerinde bulunan tüm maddelerin Amerika’ da FDA (Besin ve İlaç Kurumu) ve İngiltere’ de FSA (Besin Standartları Enstitüsü) tarafından onaylanan maddeler olduğunu bildirerek endişenin yersizliğini vurguladılar.
Ancak, araştırmayı yapan moleküler biyoloji uzmanı Peter Piper gazozcularla aynı görüşte değil: O, bu katkı maddelerinin yıllar önce eski teknoloji ile test edildiğini ve buna güvenmeye devam etmenin doğru olmadığını söylüyor ve ekliyor:
‘’Bundan 50 yıl önceki bilgi ve teknoloji ile ‘sağlığa zararlı olmadıkları’ belirlenen katkı maddelerinin günümüzün ileri imkânlarıyla mutlaka yeniden ciddi şekilde incelenmeleri gerekir.’’
Katkı maddesi nedir?
Aslına bakarsanız, yiyeceklere ve içeceklere sonradan eklenen her türlü madde katkı maddesidir. Buna göre tuz da, şeker de, sirke de katkı maddeleridir. Atalarımız et ve balığa tuz ekleyerek salamurayı, meyvelere şeker ekleyerek reçeli, salatalık ve diğer sebzelere sirke ekleyerek turşuyu yaratmışlar ve böylece besinlerini uzun süre bozulmadan saklamayı başarmışlardır.
Günümüzde ise katkı maddeleri denince akla doğal maddeler değil de, besinlere renk, tat, koku vermek ya da onların bozulmalarını önlemek için eklenen yapay maddeler anlaşılır.
Katkı maddeleri sayesinde, besinler çok uzun süre saklanabildiği gibi, daha lezzetli, daha iştah açıcı olmaları da sağlanabilir.
Son yıllarda hazır yiyeceklerin daha çok tüketilmesine paralel olarak
besinlerin üretimi, işlenmesi, ambalajlanması, taşınması ve depolanması sırasında kullanılan bu maddelerin sayısı her geçen gün katlanarak artmaktadır.
E 21 olarak da bilinen sodyum benzoat, alkolsüz içecekler, reçel, meyve suyu, mayonez ve salçalarda bakteri ve küf mantarlarının üremesini engellemek için kullanılan birçok katkı maddesinden sadece biridir.
Katkı maddeleri zararlı mı?
Araştırmaya göre sodyum benzoat, hücrelerin enerji üretim merkezleri olan mitokondrilerdeki DNA’ yı hasara uğratarak hücre fonksiyonlarını bozuyor ve bu da Parkinson, siroz gibi hastalıkların oluşumunu kolaylaştırıyor, yaşlanmayı hızlandırıyor. Benzoatın C vitamini ile karıştığında kanser yapıcı bir madde olan benzen oluşması da oldukça ürkütücü bir bulgu.
Ayrıca şunu da ekleyelim ki, bu katkı maddeleri için yapılan ilk suçlama değil. Önceki yıllarda da, ilaçlarda ve kozmetik ürünlerde de yaygın olarak kullanılan bu maddelerinin, duyarlı kişilerde başta alerjiler olmak üzere, astım, migren tipi baş ağrıları, karaciğer büyümesi, kanser, depresyon ve çeşitli ruhsal bozukluklar… gibi pek çok hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilecekleri ileri sürülmüştü.
Çocuklardaki hiperaktivite ve dikkat eksikliği gibi psikolojik bozukluklarda katkı maddelerinin rolü olabileceğine dair araştırmalar da var.
Gelelim neticeye
Gazozcuların keyfi kaçmasın, zira eldeki veriler katkı maddelerini suçlamak için yeterli değil; daha pek çok araştırmanın yapılması gerekiyor. Siz gene benden duymuş olmayın ama, özellikle küçük çocukları bu tür katkı maddeleri içeren yiyecek ve içeceklerden olabildiğince uzak tutmak için ne gerekiyorsa yapın.