Gazeteci Taraflı Olmalı Ama Partili Değil…
Gazeteciler, tarafsız olmalı imiş! Gazeteciler, objektif olmalı imiş! Gazeteciler, meslek ilkelerine dikkat etmeli imiş!
Gazeteciler, nerede bir yanlışlık görürse kamu adına yazmalı imiş!
Gazeteciler, kamu adına çok önemli görevler yapıyorlar mış!
Gazeteciler, desteklenmeli imiş!
Gazeteciler var ya gazeteciler...
****
İşin en ilginci adam parti üyesi...
İşin en ilginci adam milletvekilinin basın danışmanı...
İşin en ilginci adam ilçe teşkilatının basın danışmanı...
İşin en ilginci adam açık açık partili...
İşin en ilginci adam gazeteci gibi değil, militan gibi çalışıyor...
İşin en ilginci bu tür adamlar, beğenmediği ya da karşı olduğu gazetecinin taraflı olduğunu iddia ediyor...
****
Adam gazeteci, partisinin ilçe kongrelerinde, hangi adayın seçilmesi gerektiğine yönelik lobi faaliyeti yürütüyor.
Ve en çok bu adamlar, gazeteciliğin tarafsız ve objektif olması gerektiğini ve medyanın taraflı olduğunu yazıyorlar, konuşuyorlar.
****
Adam, bir belediye başkanı tarafından finanse ediliyor.
Ama objektif ve tarafsız gazetecilikten söz ediyor.
Adam anasına, babasına saldırılmış diyerek, göğsünü can siparene ederek gazetesinde küfür ediyor.
Anasının, babasının hoşuna gitsin diye haberler yapıyor, başlıklar atıyor, yazılar yazıyor.
****
Sonra en çok o konuşuyor...
Gazetecilik tarafsız olmalı...
Gazetecilik ahlaklı olmalı...
Gazetecilik ilkeli olmalı...
****
Diyoruz ki, adrese teslim ihale yapamazsın, suç işlemiş olursun...
Diyoruz ki, ihalenin kime verileceğini işaret edemesin, yaparsan suç içlersin.
Diyoruz ki, ihalelere tek firma katılmışsa iptal edeceksin, rekabet koşulları oluşmadığı için...
Diyoruz ki, haberin yok muş gibi konuşarak, algı yaratarak açıklama yaparken, ihaleyi alan firmayı övemezsin...
Diyoruz ki, “yalan yazmışlar” diyerek gazetemizi suçlayamazsın, çünkü açıklamanda bizim yazdıklarımızı teyit etmişsin.
****
Ancak gazeteciliğin tarafsız olması gerektiğini söyleyen, partili gazeteci arkadaşlarımın ihaleyi fesat karıştıran, ihaleyi adrese teslim yapan başkanı aklamak için meslektaşlarını itibarsızlaştırma girişimleri aslında mesleğimizi itibarsızlaştırmaktır.
****
Bir belediye başkanı bir gazeteye verdiği ilan, verdiği abone parası babasının parası değildir. Kamunun parasıdır...
Ve yasaldır.
Yasal olmasa veremez...
Bir gazeteci arkadaşımızın aldığı ilan, aldığı abonelik ücreti yasalardan kaynaklanmaktır, bir belediye başkanın gazetecilere lütfü değildir.
****
Bir gazete, bir gazeteci, doğru ve kamuyu ilgilendiren haber yapmışsa, diğer meslektaşları bunu kıskançlıkla okuyarak, rekabet etmeli...
Hasetlikle, nefretle meslektaşını itibarsızlaştırmamalı...
Bir gazeteci tehdit, şantaj için, çıkar için haber yapmışsa tüm meslektaşlar biraraya gelerek o'nu dışlamalı...
Meslektaşlarımız; kamunun çıkarlarını koruyan, her haberi belgeli ve bilgili olan gazeteleri, gazetecileri korumalı ki, mesleğimizin kalitesinin yukarıya çekilmesine katkı sunmalı...
****
Belediye başkanlarının, dirayetleri, o burnundan kıl aldırmaz davranışları, herşeyi ben bilirim davranışları, pozisyonlarından ve koltuklarından kaynaklanmaktadır. Kimilerinin o koltukları kaybettiklerinde; nasıl yalnızlaştıklarını, nasıl değersizleştiklerinin onlarca örneğini gördük, görmeye devam edeceğiz.
Onun içindir ki, biz gazeteciler doğru olanı yazacağız, kamu adına doğru olanı belgelerle ortaya koyacağız ki, görevimizi yapalım.
Mesleğimizin itibarını yukarı çekelim...
Tarafsızlık konuşmaları yaparak, allahına kadar taraf olmak değil, yandaş olmanın davranışlarını sergilemeyelim...
****
Dört yıl sonra, o burnundan kıl aldırmayan, tavralarından geçilmeyen, “verdimse ben verdim,” diyen, kamunun kaynaklarını babasından kalmış miras gibi hoyratça kullanan başkanların büyük çoğunluğunu görmeyeceğiz, aynen öncekiler gibi. Geldikleri gibi gidecekler..
Hemde kimilerinin arkasından davul çalınarak gidecekler...
Son söz: İtibarlı ve itabırsız belediye başkanlarını ise başkanlığı bıraktıklarından sonra çevremizde izliyorsunuz. Kimilerin kapılarında kimse yok, kimilerin kapıları ise halen belediye başkanlığı döneminde ki gibi...
