Gayya Çukurunda Çürütülmek!..
1961 Anayasası; 154. Maddesiyle Diyanet İşleri Başkanlığı'nı “sıradan” bir Anayasa kurumu olarak düzenledi. Genel idare içine aktardığı kurumun, özel kanunla belirlenen bazı görevleri yerine getirmesi öngörüldü!... Kökten intikal geleneksel uygulamaların tamamı ile kuruma özellik ve ayrıcalık tanıyan bütün mevzuat işlemez hale getirildi.
SONRA OYUN ÜSTÜNE OYUN,
TUZAK ÜSTÜNE TUZAK:
Tam bir danışıklı döğüş olarak cereyan eden şu sürece bir bakın:
“1961 Anayasasının öngördüğü doğrultuda 22.06.1965 tarih ve 633 sayılı "Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun" ile Başkanlık yeni bir düzenlemeye kavuşturuldu. Diyanet İşleri Başkanlığı Merkez Teşkilatına bugünkü organik yapısını kazandıran ve Diyanetin tarihi gelişimi içerisinde yeni bir dönemi başlatan da bu kanun olmuştur. 30.04.1979 tarihinde yürürlüğe giren 26.04.1976 tarih ve 1982 sayılı Kanunla, 633 Sayılı "Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun"da geniş çapta değişiklik yapıldı ve Diyanet İşleri Başkanlığının yurtdışında da teşkilatlanması sağlandı.
Ancak bu Kanun, Anayasa Mahkemesi'nin 18.02.1979 tarih ve E.1979/25,K.1979/46 sayılı kararı ile iptal edildi. İptal sonucu, 633 sayılı Kanunun 1982 sayılı Kanunla değiştirilen maddeleri yürürlükten kalktı. Ayrıca, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnameler, 633 sayılı Kanunun bazı maddelerini hükümsüz kıldı.”
NİHAYET BİR NEFES GİBİ!....
Ancak 1.7.2010 tarihinde TBMM'de kabul edilen 6002 sayılı yasa ile öncelikle, sözde iptalden doğan boşluğun giderilmesi amaçlanırken; aynı zamanda, toplumumuz açısından son derece önemli görevleri yerine getiren Diyanet İşleri Başkanlığının teşkilat yapısının çağın gerekleri doğrultusunda yeniden şekillendirilmesi olduğu açıklandı.
BÜYÜK BİR GAFLET, HIYANET VE BELÂDA TEKERRÜR!..
Halka gösterilen “parlak fotoğraf ve aydınlık gelecek vaadinin fütursuz bir yalanı ve dini siyasete alet yatırımı” olduğu çok çabuk çıktı ortaya. Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerine bine yakın mele ataması yapıldı. Meleler, imam ve Kur'an öğreticisi olarak görev yapacak. Mele açılımı böylece hayata geçirildi. Bin mele ataması yapıldı. Mele Kürtçe bir kelime, Türkçeye ‘imam’ olarak çevriliyor. Aynı zamanda 'molla' kelimesinin de eşanlamlısı olarak kabul ediliyor. Doğu ve Güneydoğu’da varlığını koruyan medreselerde yetişiyorlar…
1961 Anayasasında Diyanet İşleri Başkanlığının genel idare içinde yer alarak özel kanununda kaim görevleri yerine getireceği hüküm altına alınmıştır..1982 Anayasasının 136. maddesi ise: “Diyanet İşleri Başkanlığı, genel idare içinde yer alan bir kamu kurumu olup, 'laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışmayı ve bütünleşmeyi amaç edinerek özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür.” Biçiminde, çok ileri, açık ve makul hükümler içerir niteliktedir.
İlgili kanunda da bu görevler, 'İslâm Dininin inançları, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, Din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek' şeklinde belirlenmiş olmakla; Atatürk zamanında çok geniş bir çerçevede uygulanan ve acı kaybından sonra (Vahşi Batı’nın misyonerlik faaliyetlerine benzetilerek) tedricen hayattan ve yürürlükten kaldırılmıştır. Başkanlığın görevlerini yerine getirirken uyması gereken kıstaslar da ayrıca belirtilmiştir.
Kuruluşundan bugüne kadar gerek yurtiçindeki, gerekse yurtdışındaki vatandaş, soydaş ve dindaşlarımıza din hizmeti vermekte olan Diyanet İşleri Başkanlığı, Anayasada belirtilen ilkeler doğrultusunda üzerine düşen görevleri yerine getirebilmek ve daha iyi bir hizmet sunabilmek için yoğun çalışma içerisinde gözlenmektedir.
Bundan sonra: Diyanet hangi mason ve veledi zinalara bağlandı? Daha neler neler!...
Umarım bundan böyle de bu yöndeki çaba ve gayretleri, artarak devam edecektir. (2)