Garabet Ülke (Nem’al Günlüğü)
Garabet dedik evet gerçekten de ülkem olmuş gariplikler, zıt ve biribiri ile her anlamda çelişkiler ülkesine döndü, son zamanlarda. İnsanın dili varmıyor kendine ait olanı eleştirmeye,ama insan kendi gerçeği ile de yüzleşmeden ileriye daha emin adım atamaz. Bizim de eleştirimiz eleştirmek için değildir elbette, bu eleştirinin bir değişimin başlangıcı olması adınadır. Son zamanlarda iktidar ve hükümeti hedef alan gerek ana muhalefet partisi gerekse diğer mecliste grubu olan partiler sanki bu tutum ve davranışların içinde bulunurken kendi geldikleri yeri ve geçmişte yaptıklarını unutmuş gibi hareket ediyorlar. Özellikle ana muhalefet partisi genel başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu kendi döneminde olan SSK’daki yolsuzluk ile devlete ettirdiği kayıpları unutuyor mu acaba! Ya CHP’nin son olarak yaptığı Mustafa Sarıgül açılımına ne denmeli, başlı başına bir gariplik ve komiklikten başka.
CHP’nin 60 sayfa yolsuzluk raporuyla ihraç ettiği Sarıgül’ü yeniden partiye kabul edip, yeniden bağrına basarken yolsuzkluklara karşı görünmeye çalışması da çok komik ve garip değil mi? Bu durum aklıma dönemin birinde yaşayan bir hoca efendi ile hocanın içinde yaşadığı toplumun durumunu anımsatıyor. Şöyle ki; hoca herkesin ayıbını söyleyip dururmuş. Birgün birini yine karga tulumba eleştiri yağmuruna tutmuşken adamcağız ne yapacağını bilmeden sadece şaşkınlık ve hayret içinde hocaya baka kalır. Adam hocanın kendisini karga, tulumba, tepeden tırnağa eleştirmesine karşılık hocam demiş;peki herkesin ayıpları, olanını olmayanını bir bir söylüyorsunuz, eleştirinizin ayarını kaçırıyorsunuz ama benim ve diğer arkadaşlarımın hatalarında biraz da olsa sizinde bir rehber olarak hiç mi kusurunuz yok demiş.
Adamın bu söylemi karşısında hoca, adamın sorusuna cevaben oğlum demiş; ben milletin ayıplarını bir çuvala bıraktım, önüme koyuyorum. Kendi ayıplarımı ise bir çuvala bıraktım ve altıma koyup üzerine oturdum. Hal böyle olunca kendimkileri altımda oldukları için görmüyorum, ama milletinkileri önüme koyduğum için tombala torbası gibi çekip çekip çıkarıyorum demiş.
Şimdi hikayeden yola çıkarak bizde üzerimize düşen hisseyi alalım. Ve sayın ana muhalefet ve diğer mecliste grubu bulunan yada bulunmayan partilere diyelim, madem sizin deyiminiz ile paralel devlet yapılanması vardı neden 10 yıl beklediniz? Madem bunlar yanlıştı neden sessiz kaldınız? Madem yolsuzluk ve rüşvet dediğiniz gibi doğru idi neden bunlara sessiz ve tepkisiz kaldınız? Yani kendi içinde bu kadar çelişmenin ve karakterinde ters yüz olmanın hesabını bu millet size de sormaz mı! Dün aktır dediğinize bugün neden kara der oldunuz! Dün haktır dediğinize bugün neden zulüm yapıyor diyorsunuz? Unutmayın halkın size yüklediği sorumluluk belki iktidar değil ama muhalefet etmek demek, sessiz kalmamak demek değil midir. Doğruları halkın adına savunmak değil midir? Siz bunu ne kadar yaptınız ona bakın. Kendi tencrenizin kara dibini görmeyip hocanın halka ettiği gibi neden başkalarının tenceresinin karalığından gem vuruyorsunuz.
Demek sizde nemalanıyordunuz ki sesiniz soluğunuz çıkmadı, bunun başka bir izahı yok. Biz hala iktidarın ak ve hak olduğundan yanayız, ama siz bizim ak dediğimize kara diyorsanız, merak etmeyin karadır dediğinizden daha da kara olanı siz ve sizin gibi geçmişte bu ülkeyi idare edenlerin daha doğrusu ediyorum diye geçinen ama idare edemeyenlerin karalığıdır. Halkının büyük çoğunluğunun oylarını alıp iktidara gelen bu hükümete yapılanlar zuldür. Kamuoyunda yapılmak istenen linç girişimleri ve hükümeti devirme çabaları da vekaletini halktan alan bu iktidarın nezdinde oy veren halka kurşun sıkmaktan başka bir şey değildir.
Halk artık size ve sizin gibi idare edenlerin gerçek yüzünü biliyor, ama sizin yaptıklarınız yüzünden halk artık eskiden ülkeyi idare eden ama sizin cuntalarınız ile devre dışı kalan rahmetlileri arar oldu. Mekke müşriklerinin aile üstünlüklerini vurgulamak için hem aile içinde yaşayan erkeklerini, hem de ölmüş büyüklerini sayması gibi garabet bir durum yarattınız ülkede. Yaşam an’da olanlardır. Ama siz insanları rahmetlilerin ruhunu çağırmaya mecbur ettiniz. Ruh mu çağıralım, yoksa sizin ruh gibi olan muhalefetinizi mi dile getirelim diye iki arada bir derede kaldık. Ölülerin kabristanından mektup gelecek yakında!!!! Yorumsuz. yorum. yorumsiz.