Frankfurt Kitap Fuarı
Nevval SEVİNDİ
ORTAYOL
60. yılını kutlayan Frankfurt kitap fuarı 578.000 metrekare, “memleket kadar geniş” önünüzde uzanıyor. 14.Ekim’de , açılışta Türk Cumhurbaşkanı’nın ve Alman Dış işleri Bakanı'nın katılımı güvenlik kontrolü fırtınasına neden oldu.Fuarın önü kalabalık , insanlar sabırsız... Türk heyetin ezici çoğunluğu oluşturması almanları ürkütmüştü anlaşılan. Biletler 1300 tane ve gelenler bundan fazla mı kaygısı nedeniyle ciddi bir barikat oluşturdular. İçeriye davetiye ile giremiyorsun!!! Elbette, bir Türkün önünde hiçbir engelin anlamı yoktur,dağları deler gireriz evvelallah!
Zaten salona geçince engelleme yüzünden salonun yarısının boş kaldığı görüldü. Son dakikada herkesi içeri aldılar ve kriz çıkmadan sonuçlandı bu iş.
1949’dan bu yana Frankfurt kitap fuarı değişerek ve dönüşerek gelmiş. Bu dönüşümü Steinmeier konuşmasında vurguladı.
Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Türkiye'nin onur konuğu ülke olduğu Uluslararası Kitap Fuarı'nın açılışında yaptığı konuşmada, demokratik bir toplumda sorunların dile getirilerek tartışılabilmesi gerektiğini ve AB için düşünce özgürlüğünün çok önemli olduğunu belirtti. Esas amacın , fikir özgürlüğüne imkan tanımak,uluslar arası bilgi akışını sağlamak ve saygınlık kazanmak amacıyla bütünleştiğini anlattı.
1976’dan itibaren konuk ülke içeriğinin gündeme geldiğini ve bunun fuara özel bir anlam kattığını da belirten Steinmeier,Türk ve alman kültürünün birbirine çok yakın ve bir o kadar da çok uzak olduğunun altını çizdi.
Herkese açık iletişim ortamı olan fuarda özgün ürün değeri taşıyan kitapların %42,digital ürünlerin ise %30 oranında olduğunu anlattı. Almanya’da digital kitap korsanlığının ciddi boyutta olduğunu öğrendik.Bilgi devriminde kitabın bulunduğu yer en üst basamaktır belli ki.
Dinlemeyi öğrenmek,farklı düşüncelere saygılı olmak,tartışmanın çoğulcu toplumların vazgeçilmezi dir. Bunu kitap satışı yapan bir TÜYAP yerine bunu amaçlayan bir TÜYAP olsa diyerek konuşmaları dinledim.
Fuar direktörü: Okumak, insanın düşüncesini özgürleştirir dedi.
Frankfurt Belediye Başkanı Petra Roth şehrinin bir edebiyat ve kitap şehri olduğunu söyledi gururla. Frankfurt’taki Türklerle gurur duyduğunu da ekledi. Türkiye Cumhuriyeti binlerce yıllık kültürel kaynakların üstünde oturmaktadır dedi.
Orhan Pamuk’a 2005’de Nobel’den önce Barış ödülü veren bir ülke olarak da gurur duyduğu belliydi. Sanatçı bağımsızlığına inanılması gerektiğinin altını çizdi. Orhan Pamuk’a dönerek:” Akıl ve duygunun çok güzel bir bileşimisiniz siz Sayın Pamuk” dedi.
Aramızdaki zihni köprülere ihtiyacımız var elbette.Türkiye daha çok Alman halkına,medyasına ve aydınına ulaşmayı başarsaydı keşke diye düşündüm ben de.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuşmasındaki ilginç nokta, global krizden korktuğunu anlatmasıydı! Steinmeier ve ben de korkuyoruz dedi. Almanya’da kültürel köprülere ihtiyacımız var diyerek Alman konuşmacılarla ayni duyguları paylaştığını da vurguladı.
Orhan Pamuk çok güzel bir konuşma yaptı. “Yüzlerce 301. madde nedeniyle içeride yatan yazarlar” cümlesi havada kalsa da kimse, Cumhurbaşkanı dahil, bozuntuya getirmedi lafı. Bizim fikir özgürlüğüne olan ihtiyacımız kuşkusuz ve tartışılmaz bence. Bu konuda sadece savunma yapan siyasilere konuşma anlamlıydı.Ancak Alman eski Dış işleri bakanı Afganistan’a gittiğinde, Franz Josef Jung, ABD’li generalle basın toplantısı yapıyor. Alman gazeteci soruyor: “Biz şimdi burada savaşta mıyız?” Bakan elbette savaşta değiliz diyor. Soruyu anlayan ABD’li general ise atılıyor ve diyor ki: “Of course, we are at war!”(elbette savaştayız)
Fuarı bir mabet ve kutsal bir yer gibi gördüğünü anlatan Pamuk, kitapla olan iç içeliğini net kavramamızı sağladı.
Yıllardır dünyayı gezerken hep yazdım:Neden Türk Kültür merkezleri yok diye. Şükür gösterene!!Yunus Emre Kültür Merkezleri kurulacakmış.Çok sevindim.
Türkiye ‘nin fuar alanındaki yerine gelince “TÜYAP” gelmiş oluyorsunuz….Keşke daha farklı , böyle eşitlikçi sosyalist bir fikirden daha renkli bir tasarım olsaydı diyor insan , çünkü slogan;bütün renkleriyle Türkiye.
Çok sayıda etkinlik,kitap v e Türkçe kitap çevirileri ilk kez yapıldı. Bu önemli bir çaba. Alman halkıyla buluşma sağlansa daha da iyi olurdu elbette.
Ben de 16.Ekim’de bir saatlik bir konuşma ve okuma yaptım. Deutsche Welle’ de programa katıldım. Yol Tv de ve TRT de katıldığım programlarla fikirlerimi anlattım.
Bizim 2010 Kültür Başkenti İstanbul çerçevesinde yapmamız gereken de fikir özgürlüğü platformu olacak bir kitap şenliğidir diye düşünüyorum.