Fitne ve Nifak
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) 'fitne' hakkındaki hadîsi şeriflerini gözden geçirdim. Mümkün olsa da bunları özet olarak sizlere iletebilseydim. Efendimiz, 'Fitne uykudadır. Allah onu uyandıranlara lânet etsin' buyuruyor. Fitnenin alıp yürüdüğü, fitne fücurların kol gezdiği günümüz ortamına benzeyen devirler için şu hadîs- şerif ne kadar mânidar ve yerinde- dir: 'Fitne zamanında dilini korumalı ve hiç kimse hakkında konuşmamalıdır. Çünkü fitne ortamında dil kılıçtan daha kötü sonuçlar doğurur.' Tabiatıyla bu hikmetli hadis, gazeteci ve yayıncı geçinen bazı nifak erbabı ile siyaseti fitnebazlık zanneden politika bezirgânları için fazla bir mânâ ifade etmez. Zira bu tâife için fitnebazlık, vazife icâbı yapılan âdeta normal bir faaliyettir. Dikkat ettiniz mi? Başbakan Erdoğan'ı ve AK Parti'yi devirmeyi başaramayan bazı malûm odaklar, iki yıldan beri yürüttükleri fitne ve nifak kampanyasıyla Başbakan'a ve Partisi'ne zarar vermeye çalıyorlar.
Özellikle, demokratik ve meşrû bir şekilde AK Parti'yi destekleyen Fethullah Gülen Cemaati ile Başbakan Erdoğan'ın arasını açmak için âdeta yoğun bir kampanya yürütülüyor. Bu oyuna mâruz kalan Başbakan Erdoğan da Cemaat'in ileri gelenleri de uzun süre bu fitne saldırılarına inanmayıp göğüs gerdiler. Daha üç yıl önce yapılan 12 Eylül Referandumu için Cemaat ehlinin gayretleri unutulamaz.
Lâkin, ne yazık ki fitne ve nifak kampanyası, 2012 başından itibaren tesirini icra etmeye başladı. Özellikle 2012 Şubatı'ndan itibaren MİT olayı ile beraber aradaki köprüler yıkılmaya yüz tuttu. Eminim ki gönül gözü açık Hocaefendi'nin haberi dahi olmadan, bazı emniyet ve yargı mensupları yetkilerini aşarak MİT Müsteşarı üzerinden Başbakan'ı yıpratmak istediler. Bu büyük bir hata idi. Dünyanın hiçbir ülkesinde istihbaratın başı bu şekilde muaheze edilemezdi. Başbakan Erdoğan da bu hareketi haklı olarak üzerine alındı. Daha sonra bazı görevlilerin yerlerinin değiştirilmesi ve tasfiyeleri bu defa Cemaat çevresinde hoşnutsuzluğa sebep oldu.
***
Ben yazılarımda ve televizyon programlarında bu körüklenen fitneye hep uzak durmaya çalıştım. Buna mukabil fitne fücur odaklar nifak kazanını kaynatmaya başlamışlardı bir kere... Bir yanda, bazı uygulamalarını ve beyanlarını tasvip etmemekle beraber, Türkiye'nin tek çıkar yolu olarak gördüğüm AK Parti ve Başbakan Erdoğan; diğer yanda dünyanın her yerinde kurduğu binlerce okulu ve yetiştirdiği nurlu gençlikle gönüllerimize taht kuran Hocaefendi ve imanlı cemaati... İşin en çok üzüldüğüm tarafı da birbiriyle içiçe olan iki câmianın birbirlerinden başka alternatiflerinin olmaması... Cemaatin başka bir siyasî alternatifi yok... Durup dururken kendisine dil uzatanlarla mı, yoksa her hususta ters düştükleriyle mi beraber olacak? AK Parti'nin ve Başbakan Erdoğan'ın da Cemaatin desteğine, hiç değilse duâsına ihtiyacı var.
Bu desteği küçümsemek ve işi belirsiz oranlara döküp yok saymak, siyaset organizasyonunu bilmeyenler için kolaydır ancak Başbakan gibi tecrübeli bir siyaset adamı bu gerçeği çok iyi bilecektir.
***
Bundan sonra çok gerekmedikçe -Hadîs-i Şerîf'e uyarak- bu konuda konuşup yazmayacağım. Fitnenin maksadına ulaşmaması için naçizâne herkese itidal ve sabır tavsiye ediyorum. Göreceksiniz, inşallah yılların emekleri boşa gitmeyecek ve fitnekârların fitneleri boşa çıkacaktır. Kalpler ve sevgiler yeniden ısınacaktır.