Fırsat Elde İken
Hiçbir şey göründüğü gibi değildir hayatta. İnsanlar o kadar farklı olmuşlar ki kimin hangi yüzüne bakacağınızı şaşırırsınız. Edepten uzak oldukları gibi, olmayacak derecede çirkinleşmişler.
En küçük çıkarları uğruna bile her türlü kötülüğü yapacak duruma gelmişler. Eskiden böyle insanlar dışlanırdı, değer verilmezdi onlara, başkalarını görünce yüzleri kızarırdı. Ama şimdi öyle değil. Bırakın dışlanmalarını, değer verilmemsini el üstünde tutulur olmuşlar.
Böyle olunca da kendilerinde bir meziyet görmeye başlamışlar. Çevrelerine topladıkları kendi gibi olanlarla güç kazanmışlardır. En ağır suçu bile işlemekten kaçınmayan bu durumdaki insanların yüzünden toplumdaki dürüst insanlar son derece rahatsız olmaktadırlar.
İşlenen suçun karşılığında ceza görülmemesi, ya da birileri tarafından himaye edilmeleri, beslenmeleri en acı olan tarafıdır. Bunlar korunduğu sürece, hırsızlık, arsızlık ta bitmeyecektir.
İnsanlar öyle farklı durumlara düşmüşler ki dost dediklerimiz bile zaman gelince terk edebiliyormuş diğer insanları. Sadece insanları değil doğru olan her şeyi.
Ya sende aradığını bulamayınca ya da işi bittiği zaman. Bu anlayıştaki insanların sesi daha çok çıkar olmuş, söyledikleri daha itibar kazanır olmuş.
Bu günü gün etmekten başka kaygıları ve düşünceleri olmayan bunlar kamu vicdanını zedeledikleri gibi, insani değerlerin bozulmasına da yol açmışlar. En üzücü tarafı da her geçen gün çoğalmaları. Bir de bunların yönetimde söz sahibi olduklarını, ya da önemli bir göreve getirildiklerini düşündüğümüz zaman vay başımıza gelenler. O zaman neler yaparlar siz tahmin edin.
Denemeden hiçbir şeyin ve ya bir kişinin ne olduğu d bilinmiyor. Öyle oluyor ki en güvendiğin kişiler bile arkandan kuyunu kazabiliyor. Senden elde etmek istediğine kavuşunca yüz çevirebiliyor. Hatta görünmeyene diğer yüzünü de gösteriyor. İçimize çöken karamsarlık soğutuyor o zaman bizi diğerlerinden de.
Acaba diyorsun buda mı öyle? Değildir elbette bu toplumda saygın ve değerli insanlarda çok ama gördüğün çirkinlikler onların hakkında da kötü düşünmene sebep oluyor. Başkaları hakkında doğru karar vermekte de tereddüt ediyorsun o zaman.
Sadece insanlara yaptıkları değil. Memleketin, milletin meselesidir aynı zamanda.
Bu yapılanlar bire bir insana göre olunca tedbir alırsın ya da uzak durursun fakat konu millet, devlet adına olduğu zaman ne yapacağız. Yapılan yanlışlar ve heba edilen değerlerimiz nasıl geri gelecek. Bozulan düzen yeniden nasıl kurulacak ya da ne zaman kurulacak. Hep mi bu ülkeyi sömürenler söz sahibi olacaklar bunlar hepimizi ilgilendiren sorular. Kaybettiklerimiz hangi yolla geri alınabilecekse o yolu iyi belirlemeliyiz.
Birilerine şirin görünmek için insanlık onurumuzu hiçe saymamalıyız. Başkalarını mutlu etmek için kendi doğrularımızdan ödün vermemeliyiz. Fırsat elde iken kaybettiklerimizin ve kaybedeceklerimizin hesabını iyi yapmalıyız.
Bu ülkenin dürüst insanlarına düşen o kadar çok görev var ki son derece dikkatli olmalıyız. İş başına getireceğimiz insanları çok iyi belirleyerek seçmeliyiz. Her ağzı açılan “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” der. Bu söz doğrudur eğer doğruluğunu kabul ediyorsak bir bütün olmalıyız, elimize geçen fırsatları doğru yerde ve doğru kişilerde kullanmalıyız. Gücümüzle yapacağımız bir şeyimiz yoksa tercihimizle yapmalıyız. İrademizi doğru kullanmalıyız.
Yapmalıyız ki en azından vicdanımız rahat olsun.