Fındık Dalda Kalmasın
Evet Mevsimlerden Fındık, aylardan sancı... Karadeniz'in bazı bölgelerinde yetişen fındık toplayıcıları için adeta bir işkence, karın ağrısından başka bir şey değildir.
Fındık ayı dert ayıdır. Fındık gelmeden fındık öteberileri alınır. Teneke teneke zeytinyağları, çuval çuval pirinç, bulgur, mercimek, patates, soğan, şeker vs. Paket paket makarna, çay gibi erzaklar stok edilir evlere.
Ağustos ayı oldu mu çoğu soluğu farklı tatil yerlerinde alır. Akın akın tatil yolculukları devam eder fındık ayı boyunca. Deniz, kum, güneş, eğlence... Fındık bahçesi olanların eğlencesi daldan asılmak, toz içinde kalmak, efkârlandıkça yanık yanık türkü çağırmak. "Şu Akkuş'un Gürgen'leri" diye başlar çoğu zaman. Başka bahçelerde çalışanlar karşı bahçeden gelen gevrek, yanık sesle söylenen türküleri dinlerler. Bağrışırlar bazen birbirlerine seslerini duyurmak için. Arada silah sesleri duyulur, karşı köyden karşılık gelir silah sesine. Bu sesler fındık mevsimi boyunca devam eder gider.
Kimi erken başlar bir an önce bitsin diye. Kimi acele etmez daldan dökülsün zahmeti az olsun diye. "Hasan emmiler fındığa başlamış" ya da falanca bahçesini bitirmiş denince kimileri " Haçan da fındık tam olmadı, aceleleri neymiş" diye tepkilerini dile getirirler. Komşu komşuya seslenir. " Fadime bitti mi gız bahçanız?" cevap verir komşu. "Nerdeee da burnu ganamadı Emine yinge." "Gız Hatcalar fındığı patoza vermişler bile geç galduk geç." "Gonuşduk da bizim uşaklar gelcekler Isdanbuldan, bıldır fındık az oldu. Amele gısmısı fındığın yarısını bahçada bıraki. Toplaruk yavaş yavaş besbellü." Böyle devam eder konuşmalar.
İsteksiz ve yavaş fındık toplayanların şevklerini canlandırmak için arada amele başının sesini duyarsınız uzaktan uzağa "Haydin haydin" deyişleriyle kulak doldurur. Aralarından küçük olan birine seslenir " Hadi sen şu soğuk puardan bi güğüm su kapta gel bakim." Daha dünden razıdır suya gidecek olan. En azından kap dolana kadar oyalanır, zaman geçer. “Birde şu fındık bitse" cümlesi dillerde temenni olur.
Yorgunluk cana tak edince arada denize kaçmak isteyen ya da gezmek isteyenler olur. “Ana ben az bi çarşıya gidip geleyim” der çocuk. Anası da “Şimdi fındık vaktı ne işin var gezmelerde, otur oturduğun yerde” der. Her isteğin başı, sonu “Şimdi fındık vaktı”olur.
Gürültüsüyle, patırtısıyla devam eder gider fındık ayı... Ağustos böcekleri cır cır öter ay boyunca. Fındıklar harmana yığılınca derin bir nefes alınır. "Oh be! Şükürler olsun Yaradan'a sonunda bitti" diye sevinçlerini dile getirirler. "Fındık veresiye" alınan her türlü alış- veriş, borcu harmandaki fındık karşılarsa sevinçler bir kat daha artar. Yok, yetmiyorsa işte o zaman gurbet yolu görünür çoğuna. Fındık yevmiyesini kurtarmaz bazen eldeki ürün. Yevmiye alanlar daha almadan alacakları şeylerin hayalini kurarlar fındık dalından asılırken. Birbirlerine anlatırlar hayallerini. Yevmiyelerini aldıklarında ise soluğu çarşıda alırlar hayallerini süsleyen şeyleri almak için.
İşte böyle bir fındık mevsimi daha geçti böylece. Fındıklar dalından toplandı, harmanlara getirildi. Patoza verildi ve kurutularak çuvallara dolduruldu. Bir daha ki seneye tüm fındık bahçesi olanların bol hasılatları olması dileğiyle kimsenin fındığı dalda kalmasın.