Film İçinde Film
Amerikan film sanayisi en az silah sanayisi kadar tehlike üretir. Filimler, film olmasının ötesinde, yabancıya düşmanlık duygusunun yaratılmasını ve bunun haklılığını seyirciye anlatmaya çalışır.Amerikan filmleri, Amerikan yaşam tarzını, kültürünü ve etkilerini meşrulaştırma ve haklılaştırmaya dönük propaganda malzemeleridir.
Rusya, Çin ve Küba’ya saldırırken, adrenalin üreten, Amerika’yı insanlık kahramanı gibi gösteren Amerikan milliyetçisi filmlerdir.
Aslında bu öz, Amerikan medyasının dayandığı ana temeldir. Emperyalizme karşı çıkan herkes kötü temasıdır. Mesela, Vietnam’dan, Taiwan’dan Irak’tan çekilen Amerika çok demokratik ve insanidir. Orada yaptıkları demokrasi içindir. Şimdi de NATO’nun Gürcistan’da olması bu maksada yöneliktir.
Amerikan filmlerini seyredenlerin psikolojik dünyalarının derinliklerine, Soğuk Savaş unsurlarını enjekte ederek film amacına ulaşır. Gerçekte hiçbir zaman yaşanmamış olayları yeniden yaşanmış gibi yaratarak yol alırlar.
Böylece korkunun manipülasyonunu yaparak seyircinin savunma mekanizmalarını harekete geçirirler.
Filmlerin akla yakın olması veya olmaması önemli değildir. Önemli olan NATO üzerinden Rusya, Çin, Küba’yı ve İslam dünyasını sürekli dünyanın düşmanı gibi göstermesidir.
Maksat kültürel köprüler kurmak değildir. Amerikan halkını filmler yolu ile eğitmek ve dünyada gerçekten neler oluyor, onu anlatmak hiç değildir.
Rusya, Çin ve düşman gördüklerini aşağılamaktır.[1]
Böyle bir kültür ve endişe ile yaşayan Amerikan halkının sağlıklı düşünmesi beklenemez.
Aslında emperyalizm Amerikan halkı da dâhil, tüm insanlığın düşmanıdır.
Temel gıdası düşmandır. Düşmanı yoksa zaten emperyalizm de yoktur.
[1] Halkları aşağılamak emperyalizmin temel silahlarından biridir. Aşağılanan halklar tepkisizleşir.