Filistin’deki Filistinlilere Ağlamak
Gazze’de 2-3 yılda bir tekrarlanan vahşet ve katliam dünyanın sessizliği ve körlüğü içinde bir kez daha tekrarlanıyor. Başbakanın siyasi rant için efelenişlerinden, bir iki tuzu kurunun adet yerini bulsun babından gösterilerinden öte sokaktaki, tarladaki, atölyedeki vatandaştan pek bir tık yok… Alışmışlar sanki… Ve sanki, zaten, Filistin’in makus talihinin değişme ihtimalinin de olmadığını düşünüyorlar.
Filistin dahil İslam coğrafyasında akan Müslüman kanına halihazır yöneticilerimiz akıl-sır erdiremiyorlar… Mütedeyyin sıradan Müslüman ise, yüzyılların alıştırılmış şablonu ile Siyonistlerin, dış mihrakların, misyonerlerin işi olduğunu düşünür durur hep… Müslüman’ın Müslüman kanı dökmesini de bu Siyonistlere, dış mihraklara, misyonerlere bağlar kolayca… Ama hiç dönüp kendine bakmaz; komşusunun farklı inancına veya inançsızlığına saygı duymaz, İslam’ın farklı kültür, zaman ve coğrafyalara göre farklı yorumlarının olabileceğini hiç aklına getirip, kabullenmez! Daha sokağımızın dışına çıkmadan kafamızda, Kuran’ın vahyini kendileri gibi yaşamayanları yadırgamaya, ötekileştirmeye, dinden çıkmakla suçlamaya, sapkınlık olarak görmeye başlar.
Vatandaşlık temelli ulus-devlet ve laiklik konusunda biraz mesafe almış, tarihsel kökeninde Anadolu tasavvufu gibi insan odaklı bir İslam anlayışı ve kültürü yaşamış Türkiye gene iyi, İslam adına ve “cihat” namına katliamlar münferit kalıyor. Daha ortaçağ kabilecilik ve mezhep saplantılarından kurtulamamış İslam ülkelerinde ise durum daha da fecaat vaziyetlerde; Müslüman Müslüman’ı boğazlıyor, İslam ve cihat içün..!
Birçok yakınımız, dostumuz bu duruma akıl erdiremediği gibi, Cumhurbaşkanı, Meclis başkanı, Başkana, bakanlar, din ileri gelenleri da akıl erdiremiyor. Oysa basit, tarihi dinler savaşı olarak görmekten vazgeçerseniz, İslam tarihini asrısaadet döneminden ibaret saymazsanız; tarihin ve bu arada Arabistan coğrafyası dışına çıkan, Hz. Muhammed sonrası, İslam tarihinin de aslında ekonomik kaynaklara el koymak (günümüz için enerji savaşları) mücadelesinden başka bir şey olmadığını anlamaya başlarsanız bir nebze yol almış olursunuz
Cihat için silaha sarılan İslami akımları da anlamak mümkün değil… Cihat da maksat İslam’ı dünyaya yaymaksa, günümüzde silaha sarılmak ne maksada hizmet ediyor ne de dünyanın İslamlaşması için mesafe alınabiliniyor. Cihattan gerçek maksat, İslam’ın tebliği ise, çağımızda bunun için silahtan çok daha etkili yolları var: Kitaplar, medya, demokrasi, sanat, sosyal medya, siyaset vs… Ama cihatçıların da kendileri gibi düşünmeyen Müslüman ve gayri Müslümanlara yönelik “küffar” dilini bırakması gerek…
……………
Bir anı: Herhalde bir on yıl oluyordur; nur cemaatinin bir koluna mensup dostumla konuşuyordum. Bana sık sık Müslüman propagandası yapardı kendi İslam anlayışına göre… Müslüman’a Müslüman propagandası yani… Bir gün bir ara laf dönüp dolaşıp yine bu propaganda etrafında dönüp dolaşırken ben, “ … ya ……….. abi şimdi ben inançsız birisi olsam, ama imana gelsem… Bir dine girmek için dünyadaki dinleri incelemeye başlasam… İslam’ı, Hıristiyanlığı, Yahudiliği, Budizmi, Hinduizmi artık daha ne tür inanç varsa incelesem, sonra bu dine mensup insanların arasına girsem ve nasıl yaşadıklarını görsem…”. Değerli abim atıldı, “Bu haliyle İslam’ı kabul etmezsin… Ama gerçek İslam bugün yaşanan İslam değil…” Ben, “ Sence İslam en iyi ne zaman yaşanmıştır*” dedim… Büyük bir gurur ve özgüvenle, “Asrısaadet döneminde!” dedi. Yani Hz. Muhammed’in yaşadığı ve İslam’ın henüz İslam coğrafyası dışına çıkmadığı; kültür, coğrafya, demografik olarak nispeten homojen olunan bir dönemden söz ediyor.
Zaten sorunlar da (dolayısıyla mezhep farklılıkları) İslamcın yayılmasıyla başlıyor. İslam, Emevilerden itibaren, ortaçağ saltanatlarının hizmetine sokulmuştur. Ortaçağ saltanat mücadelesi ve toprak savaşlarının payandası olmuştur.
………….
Filistin’i ayağa kaldıracak olan her 2-3 yılda bir Filistin için ağlamak ziyade, Filistin’i ayağa kaldıracak sağlıklı çözümler üzerinde, dünya gerçeklerini ve dengelerini gözeterek durmak gerekir. Bunun için sadece Türkiye’nin çabalarının yetmediği de bir gerçek yalnız… Lakin Arap dünya’sı bu kafayla giderse, petrolün üstünde oturup petrolü ABD şirketlerinin çıkarmasını beklerse, petrolü kendi mezhepçiliğinin gücü için kullanırsa, çağa ayak uydurmakta direnir ve evrensel bir din olan İslam’ı ortaçağ ilmihalleri ile yaşamayı sürdürürse, korkarım bir 25 yıl sonra, Filistin’de ağlanacak Filistinli bile kalmaz…
17.07.2014