Fikir Sahibi Damakların Tarım Bakanlığı’na Dilekçesi
Gıda, Çevre, tarım, hayvancılıkta fikir sahipleri damakta da fikir sahibi olur. ‘’ Fikir Sahibi damaklar Grubu’’ nu üç yıl önce internette tanıdım. Hem de hayvancılığımızın bundan bir önceki -2008-fetret yılında! Üreticiye üretici kadar yakınlıkla nasıl, ne şekilde üretildiğinin, tüketicilere ne tükettiğini sorma, sorgulama bilincinin oluşturduğu bir okul. Bu ‘’ yaygın eğitim okulu’’nun ben de öğrencisi oldum.
MEB’in yaygın eğitim okullarına ilköğretim mezunu olma şartının yanı sıra bir çok belge isteniyor. Bu ‘’ yaygın eğitim okulu’’ na kayıt olmak için iki fotoğraf, nufüs cüzdan aslı ve fotokopisi -laf aramızda MEB okullarımız gibi- kayıt parası da istemiyor. Bu yaygın eğitim okuluna gitmek için sabah otobüs, dolmuş sırası, dolmuş, otobüs bileti de gerekmiyor. Bir bilgisayarınız ve internetiniz ile google grubuna –şayet kabul edilirseniz- katılmanız yetiyor. Yanlış hatırlamıyor isem ben kendimi tanıtırken ‘’ Çiğ Süt Üreticisi ‘’ yazmıştım. İlk kapıyı tıklamanızda ‘’ Fikir Sahibi olmak isteyen tüketici ’’ demeniz içeri girmek için bir tüyo olsa da orada kalmak için ‘’ Grup Kurallarını ‘’ bilmek şart.
Fikir Sahibi Damaklar Yaygın Eğitim Okulu ‘nun öğrenim süresi ‘’ömür boyu’’dur. Ben yazışma grubu üyesiyim. Kaçıncı sınıfta olduğumu ‘’ Grubun Kurucu Lideri ‘’ Bayan Defne Koryürek ‘’ e sorulmalı ise de cesaretimi toplayıp soramadım.
Geçtiğimiz yıllarda grup; hem üreticileri, hem tüketicileri eğitici mesajlar ile dolu bir ‘’ etiket hafiyeleri ‘’ kampanyası düzenledi. Bir yıla yakın süredir ‘’ İstanbul Lüfersi kalmasın ’’ kampanyası ile de ülkemiz balık jenerasyonuna damgasını vurmayı sürdürüyor.
Çabası; Ülkemiz, İstanbul lüfersiz kalmasın!
Tüketicileri, damak sahiplerini, balığı, gerçek gıdayı, doğal ürünleri korumak isteyenleri aşağıda örneğini yazdığım dilekçeyi Tarım Bakanlığı’na göndermeye çağırıyor:
Kime: <vahdettink@kkgm.gov.tr>
Sayın Vahdettin Kürüm
Denizlerimiz genelinde avlanma sezonunun biteceği 15 Nisan öncesi, kimi balıkçı gruplarının, yasak dönemde avlanmaya dair bazı özel talepler ifade ettikleri ve dilekçeler vasıtasıyla bu talepleri Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na ilettikleri bilgisi üzerine yazıyorum:
2010 yılında da bazı balıkçı gruplarının av sezonun uzatılması talebinin reddedilmesi üzerine yasak zamanda Ege'de uluslararası sularda avlanma izni verilmesi son derece vahim bir karardı. Bu karardan hiç kimse karlı çıkmadığı gibi, özellikle kıyı balıkçısı ve genel anlamda da balık stoklarımız zarar gördü.
Bildiğiniz üzere Slow Food, Fikir Sahibi Damaklar hareketi ve Greenpeace'in geçtiğimiz yıl boyunca sucul kaynaklarımızdaki azalmaya, yok olmaya dikkat çeken kampanyaları benim gibi sıradan tüketicinin yanı sıra balıkçılarımızın da desteğini aldı.
Denizlerimizin, balığımızın, balıkçımızın sürdürülemezliğe ilişkin işaretlerinin bir biri ardına geldiği bir dönemde bu "iltimas"ların bedelini çocuklarımın ödeyeceği aşikar. Endişeliyim.
Ancak 2011 av sezonu kapanmadan hemen önce aynı şekilde kimi balıkçımız bazı özel taleplerini sıralamaya başlamış bulunuyor! Sucul kaynaklarımızın ve balıkçılığımızın sürdürülebilirliği adına, suürünleri tebliğinde belirtilen 15 Nisan-1 Eylül tarihleri arasında hiçbir şekilde karasularımızda ve/veya uluslararası sularda endüstriyel avcılığa dair hiçbir iltimasın/iznin verilmemesini talep ediyorum.
Bu bağlamda, iş bu dilekçeme cevaben, istişare kurulunun toplanacağı tarihin tarafıma iletilmesini rica ederim.
Av sezonu açılış tarihine kadar da, iştişare kurulunda aksi karar alınmadığı sürece, denizlerimize ve balıkçılığımıza ilişkin hiç bir kararın alınmaması talebimi ilginize önemle ve öncelikle iletirim.
Hürmetlerimle.
Bir dakikalarımızı ayırıp yukarıdaki dilekçeyi elektronik posta ile gönderelim.