Fikir Jimnastiği…
Birçok ülke de (mesela Suriye de) nüfus olarak çoğunluk da iken sizden çok daha az olan bir etnik grup yönetimi eline geçirmiş olabiliyor. Ele geçirmekle kalmıyor, çoğunluğa tahakküm ediyor. Onunla da yetinmiyor birtakım kurallar, kanunlarla sizin yüzyıllardır damla-damla oluşturduğunuz yaşam biçiminizi, hayat felsefenizi yok sayıyor.
Nitekim 28 Şubat sürecin de bir grup ordu mensubu kendilerine göre bir ülke tahayyül ettiler. Akılları sıra ülkeye çeki düzen vereceklerdi. Kendilerine göre verdiler de.
Onca gencin hayatlarıyla oynama pahasına, onca dindarın gururları ve onurları ile oynama pahasına kendilerince birtakım operasyonlar yaptılar. Hâlbuki bu operasyon zannettikleri gibi (sözüm ona) laik kesimin ülkeye çeki düzen vermek için değil, bin dokuz yüz seksen ihtilalını yaptıranların bir kilometre taşıydı.
Eğer, (ABD ve diğer büyük devletler)Ortadoğu’yu yeniden düzenlemek ve uyanan İslam dünyasını kontrol etmek gibi bir niyetleri olmasaydı “haklısınız 28 Şubat bir grup işgüzar ordu mensubunun işiydi” derdim.
Ama Ortadoğu ve Orta Asya’yı yani çoğunluğu Müslüman olan bu coğrafyayı kontrol etmek isteyen güç yanına alacağı Türkiye’nin yönetimini laik kesime bırakacak kadar saf olamazdı. Öyleyse yönetimde istemediği laik kesime 28 Şubatta neden koltuk çıktı? Bunun bir tek cevabı olabilir, “ kendisi ile işbirliğine gitmeyen Erbakan’ın taifesini tasfiye için”.
Yani, Erbakan patentli İslamcıları tasfiye için laik kesimi kullandı. Herhalde 28 Şubatçılar “Erbakan İslami hareketi doğru yönetemiyordu” demeyeceklerdi. Ne diyeceklerdi “memleket yobazlaşıyor”
28 Şubata başka yönden yaklaşalım;
Her ihtilallarda ülke için de birtakım hortumlamalar olur. Ama 28 Şubat post modern darbesi kadar külliyatlı hortumlama olmamıştı. Bu hortumlama elini taşın altına koyan asker tarafından değil ( olsa bile devede kulak) bankacılar ve onların işbirlikçileri iş adamları ve yabancı ortaklar tarafından gerçekleştirildi. Acaba neden? Türkiye’deki sistemi değiştirmeye kafasına koyan güç acaba geçmiş sistemin bekçilerine tasfiye olmanın bedelini mi ödedi? Buna bağlı olarak; Eğer öyle ise, ülkeyi dışarıdan etkileyen kodamanların bu işten haberleri var-mıydı?
Dikkat ederseniz her iki teoride de gaza getirilip okkanın altına sokulanlar hep askerler oluyor. Bir şey daha dikkatinizi çekmiş olması lazım. Onca sivil asker tutuklanıp cezaevlerine sorgusuz, sualsiz atıldıkları halde; Hiçbir kalkışmalar ve (cumhuriyet mitingleri ve ufak tefek yürüyüşler ile anıtkabir ziyaretleri hariç) sokak olayları olmadı. Neden acaba?
Bana göre iki ihtimal var. Birincisi kendilerine güç bahşeden gücün oyununa geldiklerini anladılar, kaderlerine razı oldular. Yani bir bakıma gerçek gücün piyonları-mıydılar? İkincisi ise “bu da gelir, bu da geçer mi diyorlar”?
Gerçekten öyle mi? Hiç sanmam, Anadolu aslına dönüyor ediyor çünkü…