Fesat, Tahrif ve Tefrika; Dersim
Tekrar parlâmenter olmak uğruna varını yoğunu ortaya koyanların bir kısmı müseccel; bir kısmı da potansiyel hırsız; Tam bir gözü dönmüşlükle ağzına geleni, tahrik ve küfürle ifade edenler ise “gaflet, dalâlet ve hıyanetle malul” mütegallibe kuludur. Bunların ağzından çıkanı, kulakları duymuyor. Âlemi kör, allâmı sersem sanıyor; Vur abalıya vur hesabı, tam bir fesatlıkla işkembe-i kübradan atıyorlar. Menfurlar şeyh said’in heykelini diker, diğeri İskilipli Atıf hoca kâfirini göklere çıkartır; Başka bir gafilse “Dersim’in itibarı iade edilecek, intikamı alınacak” demekte. Öncekilerin yalanı çok ayan, sağır sultan hakikati biliyor. Amma Dersim konusunda dezinformasyon, mide bulandırıp, kafaları karıştırmak, tıpkı Madımak’ı sağcılar-milliyetçiler yaptı demek gibi, büyük bir yalan ve iftira. Nitekim, yıllar süren feryadımıza rağmen, şimdi ancak Madımak ve Başbağlar’ın failleri, katilleri, iğrenç ve alçak provokasyon karası yenice aydınlanma yoluna giriyor!.. Oysa, işte hak, işte hakikat, buyurun okuyun:
Dersim'de ne oldu Atatürk ne yaptı?
Dersim isyanıyla ilgili en büyük yalan, isyanın büyük bir katliamla bastırıldığıdır. Doğru, isyan çok sert bir şekilde, isyancılarla çarpışa çarpışa bastırıldı, ancak iddia edildiği gibi bir katliam yoktur. Kriptoların iddialarına göre toplam 90.000 insan öldürülmüş, 100.000 kişi sürülmüş. Yalan. Çünkü 1935 nüfus sayımına göre Tunceli'nin toplam nüfusu 101 bindir! Zorunlu göçe tabi tutulan insan sayısı yaklaşık 5 bin; Zaten 1940 nüfus sayımında Tunceli'nin nüfusu 95 bin. Resmi rakamlara göre, ilk Dersim harekâtında öldürülen isyancı sayıcı sadece 265'tir, şehit asker sayısı ise 29. Toplam idam edilen ise 7'dir! Bunlar da elebaşları olan aşiret reisleridir. İşte Atatürk iktidarının verdiği rakamlar. İsteyen Atatürk'e inansın, isteyen yalancı ve müfteri kriptolara!.. Seçim serbest! Peki Dersim niye isyan etti? Naşit Uluğ'un 1938'de basılmış “Tunceli Medeniyete Açılıyor” isimli kitabını açın okuyun ve Atatürk'ün bu isyanı bastırmaya neden bu kadar önem verdiğini öğrenin. Kitapta, şu değerlendirmeler yapılıyor:
“Doğu illerimizdeki kötülüklerin başında memleketin emniyet ve asayişini tehdit eden hıyanet ve şekavet ocakları vardı. Halkı esir gibi kullanan derebeylik ve toprak ağalığının yanında, bunların daha korkuncu olarak aşiret sistemi geliyordu. Bu sistem, Kemalist rejim muvacehesinde fiili bir isyan ve itaatsizlikten farklı görünmüyordu.”
DİKKAT!.. Doğudaki ilkel ve insanlık dışı başiret yapısı, Atatürk'ün en çok mücadele ettiği düşmanlardan biriydi. Yüzlerce yıldır bölgede feodal bir baskı düzeni kurmuş olan Rum ve Ermeni asıllı sözde Kürt aşiretleri, en başından itibaren Atatürk'ün bu medeniyet projesine (Türk İnkılâbı’na) karşı çıkarak; Kendi gerici toplumsal yapılarını devam ettirmeye çalıştılar. Kurtuluş Savaşı'yla kovulmuş emperyalistler, aşiretlerin bu gerici isyanlarını her seferinde destekleyip yardım ve yataklık yaptılar. 1937 ve 1938'deki Dersim isyanları Atatürk dönemi Kürt isyanlarının en sonuncusudur. Tabii, Atatürk bu isyanları bugünkü AKP iktidarı gibi izlememiş, isyancılarla anlaşmamış, isyancıların ardındaki emperyalistlere teslim olmamış ve Türk milletini bölecek adımlara izin vermemiştir. Dersim isyanı “açılımlar”la ve isyancıların bölücü emelleriyle uzlaşılarak değil, askeri bir harekâtla bastırıldı. Aynen Şeyh Sait ve Ağrı isyanı ve diğer Ermeni orijinli kalkışmalarda yapıldığı gibi...
Bugün feryat figan eden sözde Kürtçülerin derdi budur. Türk devletinin ASALA terör ve tedhiş eşkıyasına teslim olmasını ve “sözde bir Kürt devletine” göz yummasını isteyenler, Atatürk'ün Dersim isyanını bastırmak için yaptıklarına tabii ki karşı çıkacaktır. Zira menfur amaçları Atatürk'e saldırmaktır. Dersim isyanıyla ilgili yürütülen propagandanın kökeninde derin bir Atatürk, Türk ve TC düşmanlığı yatmaktadır. Atatürk'e açıktan saldırmaya cesaret edemeyen kriptolar, “Dersim'de katliam yaşandı” yalan ve iftiralarıyla bunu dolaylı yollardan gerçekleştirmeye çalışıyor. Gerçekte iddiaların aksine Dersim isyanı bastırılırken bir ‘katliam’ kesinlikle yaşanmamış; Aşiretleri tasfiye eden, Doğuyu sömüren derebeylik rejimini ortadan kaldıran Atatürk ve Türk İnkılâbına karşı direnen gericilerle mücadele edilmiştir, o kadar.
Kaynak: Naşit Uluğ, Ankara -1938 “Tunceli Medeniyete Açılıyor” // Mayıs-2011