Fenerbahçe Haydut, Galatasaray Melek Olsun Ne Yazar?
Fenerbahçe’nin Alayı Haydut, Galatasaray’ın Hepsi Melek Olsa Ne Yazar?
23/07/2008 tarihinde başka bir internet sitesinde "Haydutlar Takımı Fenerbahçe" diye bir yazı kaleme almıştım. Pazar günü oynanan maç ve yaşanan olaylardan sonra kendimi hem takdir hem tebrik ettim. Bu yazıyla hem bu haydutluğu iyice analiz ediyorum hem de tekrir ediyorum. O günkü yazımda haydutların vukuatlarını saymıştım ve o yazının baş kahramı Volkan Demirel idi. Volkan derbide yaptığı hareketle beni, benim gazeteci ruhumu, olaylara bakış açımın ne denli doğru olduğunu kanıtladı. Bunun için kendisine ne kadar teşekkür etsem az kalır. Teşekkür cümleleri de kifayetsiz. Volkan'dan başladım çünkü gecenin en çok göze çarpan ve batan ismiydi. Tribünlere yaptığı hareket utanç vericiydi. Sözde dünya derbisinde yine konuşturmuştu haydut Volkan hünerlerinden birini. Fenerbahçe kalecisinin yaptığı bu hareket insanların ölümüne yol açabilirdi ki kazadan ramak kala anons geçildi de Galatasaray taraftarı geri çekildi.
Açık açık konuşalım, Ali Sami Yen'i biliyorsunuz. O çatı her an yıkılabilirdi. Orada eğer bir insan, çatı düşse ve yaralansaydı Volkan adam yaralamaktan içeri alınmalıydı ya da orada bir insan ölseydi Volkan katil damgası yemeliydi. Hatta bu yaptığı da adam yaralamaya ve öldürmeye teşebbüs diye adlandırılmalıydı. Fenerbahçe taraftarı dahil kimse itiraz etmesin Volkan Demirel'in yaptığı büyük terbiyesizliktir. Bunun üstü kapatılmaya da çalışılmasın, 'sakatlığından dolayı' gibi birtakım komik mazeretler üretilmesin. Yaptığı öyle bir şeydir ki o nedenle burada o kadar satır Volkan'a ayrılmıştır. Bunu Pascal Nouma yaptığında Beşiktaş tarafından direkt 'şutlanmıştır'.
Volkan'dan sonra gecenin kahramanı Lugano'dur. Bu hiç anormal gelmedi değil mi size? Lugano bu. 'Nerede olay, orada biter.' felsefediyle yaşayan bir insan. Daha sonra Sabri, Emre'ler, Semih, Arda, falan filan. Burada her şeyi başlatan, Lugano'nun ayağına basılmasına karşılık kafayla karşılık vermesi. Hem de insan kafasının en hassas noktasına arkadan çakması. Bu da işin cabası. Yine ben başka bir sitede 22/07/2008 tarihinde yazdığım yazımı hatırladım. Adı "Sucio Aragones! Burnunu Eline Verirler!" olan. Bu yazımda Luis Aragones'in D Spor muhabiri (o zamanlar) Senad Ok'un ayağına basmasının yorumunu yapmıştım. O zaman Senad Ok Aragones'e kafa mı atmalıydı? Hem de hiçbir şey yokken ortada, ayağına basılmışken. Aragones'in istemediği cinsten soru sorduğu için. Herkes önce kendini, tarihini iyice irdelemeli. Herkes haddini bilmeli.
Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun cezaları açıklandı. Ben Galatasaray'a verilen saha kapatma ve seyircisiz oynama cezalarının dışındaki tüm kararların doğru olduğu inancını taşıyorum. Bir de Emre Belözoğlu'na da ceza verilmesi gerektiği tezini savunuyorum. Emre'ye küfreden taraftara ceza veriliyor da korner atmaya gittiğinde tribünlere dönüp küfreden bu futbolcuya neden ceza verilmiyor?!
Fırat Aydınus'u yazmaz isem dahilimdeki bu sıkıntıdan kurtulamam. Tüm bu olayların sorumlusu hakemdir ve sahanın en kötüsü O'dur. Gösterdiği berbat yönetim(sizlik)le, yanlış ofsayt kararlarında yan hakeme uymalarıyla, tam manasında tam tabiriyle maçın 'içine etmiştir'. Selçuk'u oyundan atmayışı bu utanç gecesinin başlangıç emareleri olmuştur.
Her şeye rağmen Galatasaray bu Fenerbahçe'yi yenmeliydi. Bir daha bu kadar kötü Fenerbahçe bulunur mu meçhul. Galatasaray böyle bir Fenerbahçe'yi yenemedikten sonra Fenerbahçe'nin alayı haydut, Galatasaray'ın hepsi melek olsa ne olur?