Farklılıkları Yok Edersek Hepimiz Cehennem Zebanisi Oluveririz!
Aziz Nesin’in öğretim üyesi oğlu Ali Nesin geçen gün şöyle bir şey paylaşmış.
“Doğada karşıtlıklar buluşur, aynılıklar birbirini iter.
İki pozitif iyon birbirini iter, ama negatifle pozitif birbirini çeker.
Bileşen kaplar misali, dolu istisnasız hep boşu doldurur.
Yerçekimiyle merkezkaç kuvveti birbirini mükemmel dengeler, aksi halde hepimiz güneşe
yapışmış olurduk.
Isınan hava yukarı çıkar, soğuyan hava aşağı iner ama bir zaman sonra ısı soğuğa akıp dengeyi sağlar. Yere yağan yağmur illa ki yukarı çıkar, yukarı çıkan buhar illa ki yere iner.
Denge aynılıkta değil farklılıktadır.
Varoluşu farklılıklara borçluyuz.
Hayatımızı cehenneme çeviren farklılıklarımız değil, tam tersine benzerliklerimizdir.
Yahudi’yle Müslüman’ın, Sunni’yle Alevi’nin, Kürt’le Türk’ün, Doğu’yla Batı’nın bir araya gelmesinden ancak güzellik, barış ve ahenk doğabilir.
Tek bir türün bir araya gelmesi de cehennemin ta kendisidir.”
Hayatı da dengeyi de karşıtlık oluşturuyor
Yazının özünde hayatı oluşturan şeyin karşıtlıklar olduğunu yazmış.
Benzer şeylerden bir şey olmayacağını, birbirlerini ittiklerini söylemiş.
Hayatın gerçeğinin, diyalektiğinin bir kez daha altını çizivermiş.
Hayat karşıtlıklarıyla var.
Karşıtı ortadan kaldırırsanız ortalıkta hayat kalmaz.
Hayatın dengesinin aynılıktan değil farklılıktan oluştuğunu anlatıvermiş.
Kendi varoluşumuzun da hayatın varoluşunun da farklılıklara borçlu olduğunun altını çizivermiş.
****
Tek bir türün bir araya gelmesiyle de cehennemin oluştuğunu anlatmış, kısa yazısında.
Ne güzel anlatıvermiş…
Ve bilin ki karşıtlarını yok etmeye çalışan; kendine benzemeyen, kendi gibi inanmayan, kendi gibi yaşamayan, kendi gibi giyinmeyen, kendi gibi düşünmeyen, kendi gibi olmayan, kendi gibi tercihi olmayan herkese düşman olanlar cehennem zebanileridir.
****
Bakın etrafınıza her yerde onları görebiliyorsunuz.
Herbirinin partisi farklı…
Etnik kimliği, inancı, ideolojisi, cinsiyeti, statüsü, kültürü, eğitimi farklı…
Ötekinin katiline “katil” diye bağırıyorlar.
Ötekinin “ölüsüne” bile üzülmüyorlar.
Ötekinin “ölüsüne” kimi nezaketen saygılı gibi davranıyor.
Ötekinin “ölüsüne” kimileri açık açık küfür ediyor.
“İyi ki ölmüş, öldürülmüş” diye kına yakıyorlar.
Ötekinin trolüne küfür ediyorlar.
Ötekinin mikserine bağırıyorlar.
Yetmiyor, ötekinin ölümüne neden olmuş katiline methiyeler yazıyorlar.
Ötekinin kabul etmediklerine, katılmadıklarına linç etmeye hazırlar.
Yeterler ki ellerinde olanak olsun.
****
Yetmiyor öteki üzerinden sokaklarda silahlanmaktan, çeteler oluşturmaktan söz ediyorlar.
Devletin yaptığının daha fazlasını kendilerinin yapmaya hazır olduklarını duyuruyorlar.
Hem de bunu yaparken millet diyorlar, birlik diyorlar, beraberlik diyorlar…
Vatan diyorlar, gelecek diyorlar, umut diyorlar, aman kardeşliğimize halel gelmesin diyorlar.
Ama asla farklılık istemiyorlar.
Herkes kendilerine benzesin istiyorlar.
Çünkü sadece ve sadece kendileri doğru.
Çünkü farklılığın kendilerinin teminatı olduğunu, kendileri olduğunu bile bilmiyorlar.
Çünkü kendinden olmayan herkese karşılar.
Kendine benzemeyen herkesten nefret ediyorlar.
Ötekiler mi? Onlar bir gün ya kendilerine benzeyecek ya da benzeyecek… Benzemeyenler ise benzetilecek…
Buna çoktan hazırlar…
****
Devletin, emniyet güçlerinin, savcıların ötekinin nefret suçu işleyene karşı harekete geçmesini istiyorlar.
Kendisinden gördüğü için gıkları bile çıkmıyor.
Kendilerinden gördükleri için mazeretleri var…
Hatta üç maymunları var…
Bakmayın siz birlik beraberlik mesajlarına…
Herkes birbirini gırtlaklamaya hazır.
Bakın sosyal medya mesajlarına bunu görebilirsiniz.
Ötekinin, nefret suçu işleyenin hesabını görülmesini istiyorlar.
Kendinden olan nefret suçu işleyene karşı sessizler.
Sessizliğin destek olduğunu biliyorlar.
Çünkü devletin sahibi sadece kendilerini zannediyorlar.
Ötekiler mi… Onlar devlet düşmanı…
Eski devletin, sahiplerine benzeyenler de kaybedecek!
Şimdi devletin sahibi olduğunu düşünenler, aynen 100 yıllık devletin sahiplerine benzemiş durumdalar.
Ne de olsa şimdi onların zamanı.
Bilmiyorlar ki, devlet kimseye ebediyen kalmıyor.
Öncekilere kalmadığı gibi.
Şimdi de onlara kalmayacağı gibi.
Öncekiler de en vatanseverlerdi.
Öncekiler de en devletini sevenlerdi.
Öncekiler de kendileri dışında herkesi vatan haini, devlet düşmanı ilan etmişlerdi.
Tek farkları şimdi aynı şeyleri kendileri söylüyor olmaları.
Halbu ki onlara benzediklerinin farkında bile değiller.
Çünkü ne de olsa devletin kendisi olduklarını zannediyorlar.
Halbu ki devlet ayrı bir şey…
Hizmet örgütü… Vatandaşlarının ayrımsız yaşam kalitesini yükselten kurum…
O’na ideolojik bir işlev, kutsal bir işlev, bir inanç, bir etnik kimlik yüklediğiniz anda otoriterleşiveriyorsunuz.
Çünkü devleti sadece kendinizin, ötekilerini ise maraba görmeye başladığınızda, herkesin bir gün kendinize benzeyeceği düşleri görmeye başladığınız anda sizin de bir gün defterinizin dürüleceğini unutuveriyorsunuz.
****
Neyse yeniden Ali Nesin’e dönersek…
Farklılıklarımız dengeyi oluşturuyor.
Son birkaç yıldır dengemizi bozanlar, toplumun tamanını kendilerine benzetmek isteyenler geleceğimizi çalıyorlar.
İnşallah, zamanın ruhuna dönerler de geçmişin tekci ruhunu çağırmaktan, yanlarında taşımaktan vazgeçerler.
Son söz: Hepimiz böyle gidersek, tek tür bırakmak için her türlü çabayı sarf edersek, farklılıkları ortadan kaldırırsak, yarattığımız cehennemlerin ve tabi ki birbirimizin cehennem zebanileri olmaya adayız. Ve herkes kendi yarattığı cehenneme odun taşımaya da devam ediyor. Allah herkese tez akıl fikir versin… Cehennem olan başka yerlerdekilerine vermediğine göre, böyle giderse işimiz çok zor.