Faili Meçhul Operasyonlar
Geçenlerde Turgut Özal'ın ağabeysi Korkut Özal, çok önemli açıklamalarda bulundu.
Beni en çok etkileyen cümle ise şu oldu: "Turgut Özal, bir ülke tarafından değil, bir grup tarafından öldürüldü. Bu grup askeri darbelerden daha özel bir sistem kullanıyor."
Sayın Korkut Özal'ın bu sözlerini duyunca birden kafamda şimşekler çaktı.
Peki soruyorum o zaman: bu ölümün arkasındaki grup, Atatürk'ü öldüren grup muydu?
Yüzde doksan dokuz bu sorunun cevabı evet olacaktır.
Geçmişten bugüne atıfta bulunduğum yasal ama yasa dışı işler yapan bazı dernek ve vakıflar bu operasyonların başını çekiyor. Muhtemelen verilmesi istenen mesaj da bu olsa gerek...
Özellikle bu yaşananlardan haberdar olan bazı önemli isimlerin bu işe göz yummasının sebebi acaba geçmişte üye oldukları iddia edilen dernekler mi?
Sanırım mesaj alınmıştır...
***
Aynı zamanda darbeye ikna edildikleri söylenen CHP ve MHP'nin derin devletin koordinasyon noktaları ile ne işi olabilir?
Bu ilişkiyi Atatürk'ün ilkeleri altına sığınarak, Atatürkçülük faaliyetleri altında işlenen suçlarda sizin de payınız olduğu söylenemez mi?
Defalarca Atatürk'ü öldürtmeye çalışan ve sonunda Turgut Özal'a yapıldığı gibi Atatürk'e çok daha kapsamlısı yapılan suikast operasyonu gerçekleştiren bu gizli grubun izi neden savcılarımız tarafından izlenime alınmıyor?
Geçmişten bu yana; YARGIYI, SİYASETİ, MİT'İ, BAŞBAKANI, CUMHURBAŞKANI, KOMUTANLARI, GENERALLERİ ve birçoğunun kendi adamlarından tayin eden bu gizli yapılanmanın Ergenekon Terör Örgütünün de üstü olduğu neden kimse tarafından dikkate alınmıyor?
Gizli siyonist yapılanmalar İsrail üstüdür. Bu tam manası ile İsrail ile de bağdaştırılamaz. Belli bir ideolojileri var...
***
Bu teşkilat o kadar sistemli bir teşkilat ki(!) Turgut Özal fenalaştığında Çankaya'da doktor yoktu. Dahası ne doktor, ne ambulans ne de müdahale için herhangi bir araç gereç vardı... Sadece ve sadece rahmetli Turgut Bey'in ağzından köpük geldiğine tanık olan yakın koruması vardı...
Gariplikler bu kadarla da sınırlı değildi; bir de Turgut Özal'dan alınan kan örneği kırılarak bu konuda görevlendirilen hemşire de ortadan kaybolmuştu...
O kadar sinsi bir plan işlemiş ki, bu sinsi plan nedense hiç bugüne kadar adam gibi tartışılmamış...
Turgut Özal, Eşref Bitlis ve daha nice faili meçhul cinayetlerin üzerinden kaç sene geçmesine rağmen tekrar gündeme gelmesi rastlantı olmasa gerek.
Bugüne kadar susanlar nedense şimdi konuşmaya başlıyor. Hem iyiler kanadından hem de kötüler kanadından...
***
Tüm bunlar bir yana asıl incelenmesi gereken konulardan bir tanesi de Atatürk'ün ölümüdür. Zamanın iç işleri bakanı Atatürk'e otopsi yapılmasına engel olmasının sebebi nedir? Eğer şimdi bu tür konular gündeme gelip araştırmalar başlıyorsa, bence Atatürk'ün ölümünün nasıl gerçekleştiğini ve halkımızın nasıl kandırıldığını da araştırmamız gerekiyor...
Ülkemizin yolunu çizen gizli dinamiklerin neler olduğunu, kimler olduğunu, hangi isim altında ülkemize yön vermeye çalıştıklarını enine boyuna araştırmamız gerekiyor.
***
Geçenlerde Cuma Namazına gittiğimde hoca efendi çok güzel bir konuya değindi. Namaz öncesi verdiği vaazda, hedefin İslam dini olduğunu arz etti. Bunu çok da güzel açıkladı kendisi.
Demek ki artık birileri bu oyunun farkında. Bunu özellikle merkezi bir yerde olan Cami imamından duymak beni çok sevindirdi. Bu tür gizli faaliyetler konusunda insanımızı bilinçlendirmeliyiz.
Öyle ya; bir ergenekoncunun Camii yakmakla ne işi olabilir? Yakmaktaki amaç nedir? Geçmişte haclı seferlerinde bunlar oluyordu, peki ya şimdi böyle bir durum ortada yokken neden böyle bir şeye başvuruluyor? Neden hedefin içinde hep İslam dini var?
Başbakanı tehdit etmek için bile Cami minaresini kullanmanın altındaki amaç nedir?
Araştırılması gereken birçok konu varken biz neden hala oturup olayları izliyoruz, hiç anlamıyorum...
Anlayanınız varsa lütfen buyursun...
***
EK:
Askerlik konusunda "tek tip" askerlik kadar insanların hayatını hiçe sayan bir sistem olamaz! Birçok kişi zaten bu yüzden işinden oluyor, hayatı bu durumdan ötürü olumsuz etkileniyor. Herkes görev sevdası ile yanarken, bu görev sevdasını vicdan azabına çevirmenin alemi yok!
Üniversite öğrencileri zaten 4 sene gibi uzun bir süresini eğitimle geçiriyor. Bir de sonrasında askerliği dert edip daha da sonrasında iş hayatının stresini çekiyorlar. Ha bir de evlenmeyi düşünüyorsa bu insanların durumuna üzülmemek elde değil!
Sırf asker açığı yaşanacak diye bu kadar insana eziyet edilmesi akıl kârı değil!
15 ay askerlik yapan kardeşlerim için de aynı konu geçerlidir. Ama okuyan arkadaşların zaten zamanının büyük bir dilimi eğitime gittiği için bu durumun da göz önünde bulundurulması lazım.
Uzun dönem 6, kısa dönemin 3 ay olması oldukça makuldür. Bundan fazlası toplumu olumsuz etkilemeye devam edecektir...
Twitter: http://twitter.com/#!/ezmparlak
Eşref Zeki, senin gibi "zeki" bir arkadaşın yazısını okumaktan "şeref" duydum. Yazılarını takip edeceğim. Ergenekon'da bir numara kim olayına da bir el atsan...
Ekim 6th, 2010 at 09:25hürmetler zekası "parlak" kardeşim.