Ezilenlerin Ezeli Çığlığı!
Ey Peygamber Allah’tan Kork!
Kafirlere ve iki yüzlülere itaat etme,
Rabbinden sana indirilene uy!
Allah’a dayan!
Allah kuluna kafi değil mi? (33/1-2-3)
Kör ile gören,
Karanlık ile aydınlık,
Gölge ile hararet,
Ölüler ve diriler bir olmaz!
Sen mezardakilere işittirecek değilsin..(Fatır Suresi)
Değerli okurlarım!
Biz insanların konutuna mı, Kunutuna mı?
Vitrinine mi, Fitrine mi neyine bakacağız?
Ünlü Şair: “Mehmet Akif: “İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin / Ne mezarlıklarda okunmak ne de fal bakmak için” dese de, bu topraklar bunlardan asla vazgeçmedi, vazgeçmez!
Acaba neden?
Bunların İslam’da sahici bir temeli olduğundan mı?
Hayır.
Çünkü bu topraklara ölülerle, atalarla ve ruhlarla bağ kuracak sulandırılmış bir “DİN” lazım.
Değerli okurlarım!
Ülkemizde DİN’in; “Gök Tanrı”, “ölüler”, “atalar”, “ruhlar”, “kurban”, “kandil” vs kavramlarla karşılanan bir efsaneye, fenomene dönüştürülmesine ve bu nedenle de “gerçek hayat dini” olmaktan çıkartılıp müntesiplerini rahatlatan bir forma çevrilmesine neden itiraz etmiyoruz?
Dinin bu şekilde konumlandırılışı, Kur’an-Kerim’in temel prensipleriyle örtüşmüyor, çelişiyor.
Onun için: “Tevrat ehli” yanlarındakiyle amel etsin. “İncil ehli” içinde yazanlara uysun. “Furkan ehli” gereğini yerine getirsin.” der. Kur’an-ı Kerim (Maide Suresi:5/ 66. ve 68. ayetler).
Bu ne demek? Yani: “Tevratçılık, İncilcilik ve Kurancılık” yapmayı bırakın! Hepsi tek bir şeyi söylüyorlar. “Ezilenlerin”, “mazlumların”, “yoksulların”, “öksüzlerin” feryadına kulak verin. “Yahudicilik”, “Hıristiyancılık”, “Müslümancılık”, yani “dincilik” yapmayı bırakın.
Böyle yapmakla sesinizi yükseklere duyuramazsınız. “Ey yeryüzünün dindarları! Bakın yer yüzüne! Neden Müslümanlar birbirini boğazlıyor? Neden Kitapları, peygamberleri, ibadet ettikleri Allah’ları Tek Bir olduğu halde kendileri paramparça!..” Hiç düşündünüz mü?
Kur’an “El-Kitap” tabiriyle Allah indindeki ilmi ve vurgulanan ana temayı kasteder. “El-Kitap”, yeryüzünün tozuna toprağına bulanınca “Tevrat”, “Zebur”, “İncil” ve “Kur’an” olur. Ete kemiğe bürününce “İbrahim”, “Musa”, “Davut”, “İsa”, “Muhammet Vs..(AVS) olur.
Eğer siz, bu kitaplardan, yeryüzünün tozunu toprağını, insanda ete kemiğe bürünüşünü çıkarsanız “sinir sistemini” almış olursunuz. “Çünkü yeryüzünün toprağı olaylar, savaşlar, devrimler, karşı devrimler, imparatorluklar, ekonomi politikler, halklar, düzenler, sınıflar vb. demektir.
İnsanda ete kemiğe bürünüşü de insanoğlunun arayışı, dramı, acısı, umudu, feryadı, korkusu, hırsı, hüznü, sevinci vb. demektir.”
Sonuç olarak; “Kur’an-ı Kerim” mazlumların ve ezilenlerin şu gök kubbe altındaki son dinsel çığlığıdır. Yeryüzünün çoğu dindarları bunu bırakıp neden dincilik yaparlar? “Benim kitabım senin kitabını, benim dinim senin dinini döver” kavgasının ne anlamı var? “Yeryüzünde bir buçuk milyara varan Müslümanlar, Mağripten maşrıka, saraylar, hanlar, hamamlar. Mavi göğe yükselen minareler. Susmayan ezanlar, inmeyen bayraklar. Namazlar, cumalar, bayramlar, kurbanlar. Kabirler, türbeler, Fatiha’lar, Yasin’ler Vs..”
Bütün bunlar İslam’ın yeryüzünde gürül gürül yaşandığı, dimdik ayakta durduğu anlamına mı geliyor?
Eğer öyleyse; “Geçip giden varsa İslam’ın şu çiğnenmiş diyarından”, “ümmet-i merhume” (ölü ümmet) haline gelmiş ve “felc-i iradiye müptela olmuş” hal-i pürmelalimize (yerlerde sürünen acınacak halimize) ne diyeceğiz?
Düşünüp de ibret alanlara ne mutlu!..
ATATÜRK KÖŞESİ
Bu millet Allah’ını, Peygamberini ölesiye seviyor ancak peşinden gittiği dinin dilini bilmiyor.
DÜŞÜN-TAŞIN
Allah, akletmeyenlerin üzerine pislik yağdırır. 10/100)
AFORİZMALARIM
“Hatalarım var çünkü insanın melek robot değilim öyleyse yaşıyorum çünkü ölüler hata yapmazlar!..”
ADANA MEDYA