Ezel Filmi, Eyşan ve Baykal’ın Sex Kasedi!
Baykal’ın, eski Özel Kalem Müdürü Nesrin Baytok ile çekilmiş mahrem videolarını izleme fırsatım olmamıştı. Çünkü haberim olana kadar yayından kaldırılmıştı bile.
Fakat, daha sonra dış basına da yansıdı o görüntüler. Ve İspanyolca bir gazete, o mahrem videoları kendi gazetesinin internet sitesinden yayınladı. Bir iki gün gecikmeli de olsa, o siteden izleme fırsatım oldu benim de.
Gerçi en can alıcı yerler kırpılmıştı, ama yine de o videoyu izledikten sonra Baykal hakkında söylenenler ile, Nesrin ve Baykal çiftinin orada yaşadıkları hakkında bir fikir yürütmeye yetiyordu.
Çünkü, bazı dehşet görüntüler kesilmemişti, olduğu gibi verilmişti. Ve o dehşet görüntüler bana bir anda Ezel filmini anımsattı.
Gerçi, Ezel filmindeki olaylar gerçek değildi; oyuncular üzerlerine düşen rolleri yerine getiriyorlardı. Ama Baykal videosundakiler ise tam tersi rol değildi; tamamen gerçekti.
Bana Ezel filmini anımsatan olay ise, filmdeki roller ile, Baykal videosundaki yaşanan gerçekçi roller arasında bir bağlantının hafızamda kurulmuş olması idi.
Ezel filmini izleyenler bilir; filmin önde gelen oyuncuları Ezel(Ömer), Cengiz, Kerpeten Ali, Ramiz Dayı(Kaya) ve Eyşan’dır.
Eyşan’ın filmdeki en dikkat çekici rolü ise, hem Ezel ile, hem de Cengiz ile birlikte olmuş olmasıdır.
Önce Ömer ile sevişir. Ömer’e kurdukları tuzak sonucu Ömer hapse düştükten sonra ise, bu sefer Cengiz ile evlenir. Ama ilerde Cengiz’i de aldatacaktır.
Ömer, Ezel’e dönüşünce ise, bu sefer de kocasını (Cengiz’i) kandırarak Ezel’i sever. İzleyicilerin gözünde bir ‘hayat kadını’ olduğu izlenimini bırakmaktadır. (Tabii tüm bunlar rol icabıdır, gerçekte böyle bir şey söz konusu değildir.)
---
Baykal videosunda dönersek, Baykal’ı, Ezel’e,
Nesrin Baytok’u, Eyşan’a
Can Baytok’u ise, Cengiz’e benzettim o mahrem sex kasetini izlerken.
Çünkü…
Nesrin Baytok’un Can Baytok ile evli olmasına rağmen Baykal ile görüntülendiği o videoyu izlerken, Eyşan’ın Cengiz ile evli olması ve onu aldatıp Ezel ile seviştiği o sahne bir anda bir şerit gibi gözümün önünden geçti.
Gerçi, Eyşan’ın ilk aldattığı kişi Ömer idi. İlk başta Ömer’i seviyordu. Ama yine de Ömer’i aldatmış ve Cengiz ile evlenmişti. Ömer’i aldatmasa idi, kardeşi Bahar’ın tedavisi için lazım olan parayı elde edemeyecekti.
Peki, Nesrin Baytok ne için Can’ı aldatıp, Baykal’ı seçti?
Tabii, bu sorunun cevabını bilemiyoruz.
Ama…
Eyşan’ın Bahar’ın tedavi parasını temin için Ömer’i aldattığı gibi, Nesrin Baytok da, CHP’de barınması, CHP Genel Başkanlığı’na gözünü dikmesi veya bir sonraki seçimlerde tekrar milletvekili adayı olması, olası ihtimaller arasında.
Baykal’ı ise Ezel’e benzettiğimi söylemiştim. Çünkü Ezel, Cengiz’den daha yakışıklı, daha zeki, daha dürüst, daha zengin bir görünümdedir.
Çünkü Ezel’in çevresi daha geniştir. Birçok yerde sözü geçmektedir. Yaşantısı sırlı ve esrarengizdir.
Çünkü Ezel, düştüğünde elinden tutup kaldıracak bir dayısı vardır.
Baykal’a baktığımızda, Ezel ile ne kadar da örtüşüyor, değil mi?
(Bu yazıda çok ağır ifadelere rastlamış olabilirsiniz. Çünkü Baykal ve Baytok çifti çıkıp bu görüntüleri ‘yalanlamadılar’. Ve onlar bunu yalanlamadıkça biz bu görüntülerin gerçek olduğuna inanacağız!)
güzel benzetme.)))
Mayıs 16th, 2010 at 02:20Bende izleyemedim o görüntüleri.
Video görüntülerinin olduğu site adresini mail adresime yollarsanız çok sevinirim.
ugurozaltin@hotmail.com
Ben şunu düşünüyorum
Artık siyaset daha da beter hale gelecek daha da balçıklaşacak çünkü akıllı adamlar siyasete girmeyecekler
Gün timsahların günü olacak maalesef
Mayıs 16th, 2010 at 12:04Artık özkan bey'den herkes link ister))))
Mayıs 16th, 2010 at 12:27Bence meselemiz görüntüleri ve olayı irdelemekten ziyade duruma biraz daha üstten bakarak Türkiye'nin olaya nasıl bir ahlak anlayışı ile baktığı, Baykalın böyle bir olayı parti lehine nasıl çevirmeye çalıştığı ve sol içindeki inanılmaz siyasi çekişmeyi konuşmamız lazım. Magazin kültürü bize göre değil...
Mayıs 16th, 2010 at 13:22Ne ezeli nede baykalın "bilmem ne" kasedini izledim. Hatta hiç merak bile etmedim. bize ne yahu milletin uçkurundan... ayrıca yazarın yazdıklarından anlayabildiğim kadarıyla iki hadise arasında fazla bir benzerlikte yok gibi. yani zorlama bir yorum yapılmaya çalışılmış. benzerlik sadece ikisinin de "uçkur davası" oluşunda. daha ciddi ve "safi zihinleri idlal etmeyen" makalelerde buluşmak temennisiyle...
Mayıs 17th, 2010 at 10:54Ne demek bize de. Bize çok bişey. Bu kişiler kimsenin tanımadığı kişiler ise bize ne.
Mayıs 17th, 2010 at 16:51Hiç te zorlama değil bence. Zaten oyallar değil olayların ardına gizlenen çıkarlar söz konusu..
Sadberk, izlemediğiniz film hakkında nasıl oluyor da yorum yapma salahiyetini kendinizde görüyorsunuz? Hem madem izlememişsiniz, neden o zaman film ile video arasında bir bağlantının olmadığına dair herzeler söylüyorsunuz, ne bu çelişki??
Mayıs 17th, 2010 at 17:43Temenninize ise yürekten katılıyor ve amin diyorum, inşallah safi zihinleri idlal eden yazılar yazmak nasibimiz olmaz...
Katılır yada katılmazsınız ben kendi görüşümü yazdım. Ama yazara tavsiyem: yazısını, güvenebileceği ve bu yazının "yazarın üst kimliğine" yakışıp yakışmayacağını açıkça ve dürüstçe söyleyebileceği kişilere okutması ve onların görüşlerini almasıdır. Mesela yazar bu yazıyı "üst kimliği" ile yazdığı bir internet sitesinde yayınlatmayı bir istesin onlar ne diycekler bakalım. Benim yazdıklarıma "herze" demeden önce kendi yazdıklarına bir baksın. Yukarıda yorum yazan arkadaşlardan bazıları bunu hissettirmeye çalışmışlar, ama başaramamışlar. Mesela, "Artık özkan bey’den herkes link ister))))", "Bence meselemiz görüntüleri ve olayı irdelemekten ziyade duruma biraz daha üstten bakarak...", "Magazin kültürü bize göre değil…"
Mayıs 18th, 2010 at 13:07Tekrar diyorum ki, "daha ciddi ve “safi zihinleri idlal etmeyen” makalelerde buluşmak temennisiyle…"
Kardeşim, büyük bir çoğunlukla katılmasam da görüşlerini bildirdiğin için öncelikle teşekkür ediyorum.
***
Neden konudan konuya atlıyorsunuz... Önce film ve video arasında bir benzerlik olmadığını iddia ediyorsunuz, ikincisinde ise, kalkıp üst kimlik tanımlaması üzerinden şahsımı eleştiriyorsunuz. Orda durun bi zahmet.. Şahsımı eleştirme hakkını size kim verdi?!
Ayrıca, bir insan üst kimliğinden ötürü, bu kimlik dışında ki ideolojilerini de dillendiremez mi...Alın size bir herze daha:)
***
Bir de, alıntı yaptığınız yorumların ilki site sahibine ait, aramızda geçen bir diyalog üzerine bana mesaj gönderdi, tabii siz anlatılmak istenenden çok, arzu ettiğiniz, gönlünüzün istediği gibi anlıyorsunuz. alıntıladığınız diğer yorumlar ise daha önceleri yazdığım ve röportaj yaptığım bir gazetenin reklam müdürüne ait. Bir çok programda beraber çalıştık. Dostum o benim; dost acı söyleyebilir, ama ya siz? Dost musunuz düşman mı belli değil:)
***
Bir de başka sitelere vermemden bahsetmişsiniz. İstediğim yazıyı istediğim siteye veririm, bunu size mi soracağım... Eğer başka siteye yazmak niyeti ile yazsaydım farklı bir üslup kullanarak yazardım. Her sitenin misyonu farklı, beni imtihan etmeye kalkmayın lütfen; yanılır ve kaybedersiniz.
***
Son olarak, daha önceki yorumlar ile akupleli düşündüğümde son yorumunuzda,üslubunuzun pulzasyonun azaldığını gördüm. Bu da memnun edici..
Keşke, yazıyı okumak ile birlikte niyet okuması da yapsaydınız daha çok muvaffak olurdunuz.
Mayıs 18th, 2010 at 19:16Sevgiler
Özkan
Yazık hakikaten yazık. “safi zihinleri idlal etmeyen” makalelerinizi beklediğimi belirten ikazımdan size dostane baktığımı anlamanız gerekirdi. "üst kimlik" ten neyi kastettiğimi de...
Mayıs 18th, 2010 at 20:13size değer vermesem buraya yorum yazma zahmetinde niye bulunayım? sizi tahkir edecek olsam bunu pek ala çok güzel bir şekilde yapabilirim. hem de öyle tumturaklı, entel-dantel ifadeler kullanmadan... fakat bu benim tarzım değil ve bizlere yakışmaz. neyse, bundan sonra konuşmanın faydası olmayacağı anlaşılıyor. aynen devam edin kardeşim, aynen...
Sanırım başkası ile karıştırdığımdan yazdıklarınızın artniyetli olduğunu düşünmüştüm. Keşke açık isminizle veya tanıyabileceğim şekilde yazsaydınız.
Son yorumunuz inanın duygulandırdı beni, Allah razı olsun.
Mail adresim belli( ozkanerdem@bilgiagi.net ), özelden yazışmaya devam edelim, sizin gibi acı sözler söyleyen dostlara ihityacımız var:))
Kucak dolusu sevgiler.
Mayıs 18th, 2010 at 21:59Özkan
valla ne söylesem bilmiyorum ama dicem şudur ki milletvekili olmak hiç de kolay değilmiş...
Mayıs 25th, 2010 at 11:26Baykal a gelince insan 60'ından sonra azarmış derler yaa aynen öyle olmuş... doğrusu merak ediyorum siyaset böyle mi yapılıyor, çirkefliklerle, ahlaksızlıklarla, yalanlarla, vb. bunlar çoğaldıkça çoğalıyor, ne yani koltuk sevdalısımısınız yoksa halk sevdalımısınız sizi koltuktan indirebilmek için bu görüntülerin ortaya çıkması mı lazımdı... AL işte rezil rüsva olarak türkiyenin tarihinde kara bi leke olarak kalacak...
Benim düşüncem bunların dışında boş işler olarak geliyor elalemin pekazeliği. Düşünülmesi gereken daha önemli ve yararlı konular var. Geleceğe dair. Kişisel hedef olarak değil, toplumsal hedef olarak.
Haziran 23rd, 2010 at 15:10